Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nevin Balta

Nevin Balta

SÖZÜN ÖZÜ

Atatürk'ün kaleminden Cumhuriyet

97 yıl önce Ankara'da Ekim ayında yeni bir yönetim biçimine gidişin koşulları meydana gelmekteydi. Atatürk 29 Ekim'e birkaç gün kala yaşanan gelişmelerin heyecanını kendi kaleminden Söylev (Nutuk)'de yazmıştı. 

                               Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti'nin Bakanlar Kurulu Başkanı Fethi (Okyar) Bey'di. Bu göreve Rauf (Orbay) Bey'in istifa etmesiyle İçişleri Bakanı iken getirilmişti. Rauf Bey görevi bırakalı iki ay kadar olmuştu. Rauf Bey, Lozan Barış Konferansı sırasında uyuşmazlığa düştüğü Başdelegemiz İsmet Paşa'nın İsviçre'den Ankara'ya dönüşünde düzenlenen karşılama törenine katılmak istememiş, "Seçim bölgem Sivas'a gitmek istiyorum" diye Atatürk'ten izin rica etmişti. Bunun üzerine Atatürk kendisine: "Ankara'da bulunarak İsmet Paşa'yı, Hükûmet başkanına yaraşır bir biçimde kabul etmesi ve kutlaması gerektiğini" bildirmişti.

                Ne var ki Rauf Bey, "Kendimi tutamıyorum, yapamayacağım!" diyerek isteğinde direnince, Bakanlar Kurulu Başkanlığı'ndan çekilmek zorunda kalmıştı. İşte bu istifadan sonra Hükûmet Başkanlığı görevi Fethi Bey'e verilmişti. Bu olaylar, 1923 yılı Ağustos ayının başlarında geçer. Ekim ayına varıldığında Meclis'in bütün gücüyle hükûmete yüklendiği görülür. Meclis'in bu tutumunu Atatürk Söylev (Nutuk)'de şöyle anlatır:

                               "Baylar, çok geçmeden Meclis'te Fethi Bey'in Bakanlar Kurulu'na ve özellikle Fethi Bey'in kendisine karşı iğnelemeler ve eleştiriler başladı. Anlaşıldığına göre kimi milletvekillerinde bakan olmak istek ve dileği artmıştı. İş başındaki bakanları beğenmiyorlardı. (Fethi Bey, dikkatini ve gücünü Bakanlar Kurulu Başkanlığı görevinde toplayabilmek için İçişleri Bakanlığı'ndan çekildi. Yine o gün, Meclis İkinci Başkanlığı da Ali Fuat Paşa'nın çekilmesiyle boşaldı. (24 Ekim 1923) Bizimle görüşte ve çalışmada uzlaşıp birleşmeyi gerekli görmeksizin bağımsız ve gizli olarak çalışan küçük bir grup belirdi. Bu grup temiz yürekli ve haksever gibi görünerek, bütün parti üyelerine kendi görüşlerini benimsetmede başarılı olmaya başladı. Örneğin, bir parti toplantısında, İçişleri Bakanlığı'na Erzincan Milletvekili Sabit Bey'in ve Meclis İkinci Başkanlığı'na da İstanbul'da bulunan Rauf Bey'in, Meclis'çe seçilmesini sağladı (25 Ekim 1923). Oysa ben, Sabit Bey'in İçişleri Bakanı olmasını uygun görmemiştim. Sabit Bey'in kimi illerde vali olarak çalıştırılmış bulunmasını, yeni Türkiye'nin içişlerini yeni koşullarla yönetebileceğine yeterli kanıt sayamıyordum. Rauf Bey'in de, Meclis İkinci Başkanlığı'na seçilmesini doğru bulmuyordum. Çünkü Rauf Bey, daha dün Bakanlar Kurulu Başkanı idi. Ne gibi duyguların etkisi altında çalıştığından dolayı, başbakanlıktan çekilmek zorunda bırakıldığı biliniyordu. Buna karşın, onu Meclis'in İkinci Başkanlığı'na getirmekle, bütün Meclis'in onun görüşüne katıldığını; yani bütün Meclis'in Lozan Barış Antlaşması'nı yapan ve Bakanlar Kurulu'nda Dışişleri Bakanı olarak bulunan İsmet Paşa'ya karşı olduğunu göstermek amacı güdülüyordu. Bakanlar kurulu çalışmalarının her gün temelsiz birtakım nedenlerle çığırından çıkarıldığı kanısına vardıktan sonra uygulamak için sırasını beklediğim bir tasarının uygulama zamanının geldiği yargısına varmıştım. (...) Gerek Bakanlar Kurulu Başkanı Fethi Bey'in, gerek öbür bakanların çekilmeleri zamanının geldiğini ve bunun gerekli olduğunu ileri sürdüm. Yeni Bakanlar Kurulu seçiminde, şimdiki bakanlar Meclis'çe yeniden seçilirlerse; bunlar, yine bakanlıktan çekilecekler ve Bakanlar Kurulu'na girmeyeceklerdi (...). Baylar, alınan bu kararın ve böyle davranışın içyüzü incelenirse şu sonuç çıkar: İktidar tutkusu olan grubu hükûmet kurmakta büsbütün serbest bırakıyoruz (...), bunların diledikleri gibi bir Bakanlar Kurulu kurarak ülkenin alın yazısına el koymalarında bir sakınca görmüyoruz; şu ya da bu yolda bir hükûmet kurmayı başarabilirlerse, bu hükûmetin yönetim biçimini ve yönetimdeki becerisini bir süre izlemenin ve dahası ona yardım etmenin uygun olacağı kanısına vardık (...) Hükûmet kurmayı başaramazlarsa ortaya çıkacak düzensizlik, elbette Meclis'i uyarmaya yarayacaktı."

Konuya yarın devam edeceğim...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları