Seyran Kitap'tan 1998 yılında çıkan "Yahya Kemal'de Türk Müslümanlığı" adlı kitabıyla dost ya da düşman birçok çevrenin olumlu ya da olumsuz tepkisini çeken Sait Başer, bu kez "Toplumsal Aklı Anlamak" adlı yapıtıyla okur karşısına çıktı.

*

Türkler dini İslamiyete samimi olarak bağlı olduğu için her toplumu kendi gibi sanmaktadır. Bunu iyi bilen düşmanlar ve art niyetli gruplar, Türklük şuurunu ve Türklüğü dumura uğratmak için çalışmaktadır. Kripto ve bazı dini cemaat ve tarikatler tarafından kullanılmak ve kimlik bunalımına düşürülmek istenmektedir. Örnek olarak verirsek, ülkemizde dini bir topluluk Müslüman Türk çocuğuna "Sen Türk müsün Müslüman mısın?" gibi art niyetli sorular yönelterek fitne çıkarmakta, 'Türk' demek ya da 'Türk olmak' suçmuş gibi faaliyet göstermekte, aslında küfre hizmet etmektedir. Bu tür kişilere her tarafta rastlamak mümkündür. Din adamlarımızın 'Türk milleti' diyememelerinin acaba nedeni nedir? Bu tür art niyetli propagandalar mı?

Biz sözü uzatmadan konumuza dönelim.

*

Sait Başer, yeni çıkan kitabını tanıtırken şöyle diyor: "Onayını okuyucusunun iç dünyasından beklemekte, onu, uzun asırların telkinleriyle itiraz edilemez sanılan otoriterlerin baskısından uzak tutmak istemekte ve bu sebeple alışılmış formatlara uymak kaygısından uzak kalmaya çalışmaktadır."

*

Başkasını bilemeyiz ama biz yazarın bu ifadelerinden şunu anlıyoruz. Örnek olarak bazı dini topluluklardaki üst kişiler yani hoca ya da şeyhler dokunulmaz oluyor. Ne deseler doğru kabul ediliyor. Sözlerine şüphe ile bakanlar ise 'hain' olarak 'ajan' olarak görülüyor.  Bir tabu olarak görülüyorlar. Dine hakaret edilse sesi çıkmayan birçok insan, dini liderine aleyhte bir söz söylense saldırgan hale geliyor. Bunlar araştırılması gereken konular.

*

Sait Başer, toplumsal aklı incelerken bir 'Türk Aklı'nın da bu toplumun tarih ve kültüründe saklı biçimde yaşadığı görüşündedir. Dolayısıyla bu eser, aslında yazarının zihninde kurmaya yahut yakalamaya çalıştığı bir 'Türk Aklı'nı tespit gayretinin ön ürünüdür. Bu konuda kısmetse çalışmaya devam edeceğini belirtirken, "elinizdeki bu eser bir 'mukaddime' niteliğindedir" ifadelerini kullanıyor. Böylece okur, ileride bu konuda  daha kapsamlı bir kitap yazılacağını anlıyor ve seviniyor.

Sait Başer, kitabının birinci bölümüne "Akıldan Anlamamız Gereken" başlığını koyarken, burada "İnsan Tabiatı Taklitle mi Akıl Melekesini Kazanmaktadır?" sorusunu inceliyor sonra "kıyas, çoklu ortam ve akıl" konusuna değiniyor. Sekiz bölüm halinde hazırlanan eserde "İnanan, İnanılan İlişkisi Hakkında", "İnanma Akli Bir Kabul müdür?", "Tepeden İnme Sistemler", "İnancın Meşrulaşması", "Anlama Hangi Şartlara Tabidir?", "Yorum Türleri Hakkında Köklerin Tahribi: Özgürlük" "Tarih Toplum ve Kimlik" gibi birçok ara başlık  yer alıyor.

Kısacası 'Türk Felsefesi' kurma niyetinde olanlara katkı olmak üzere atılmış samimi bir adım.

Kitap Post yayınlarından çıktı.

Özellikle felsefe eğitimi gören öğrencilere tavsiye ederiz.

Esen kalın.