Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüdavendigâr Onur

Hüdavendigâr Onur

Yazar

Toplumsal hayatta kahvehane yaşamı

Editör, yazar Cem Sökmen, bir ziyaret için geldiği Yeniçağ'da, "Aydınların İletişim Ortamı Olarak Eski İstanbul Kahvehaneleri" adlı yapıtını bize imzaladı.

Ötüken yayınevinden çıkan eser üç bölüm halinde hazırlanmış olup ilk bölüm "Kahvehanenin Türkiye'ye Gelişi ve İlk Kahveler" hakkında bilgi veriyor. Burada, Mahalle kahveleri, Yeniçeri Kahvehaneleri, Esnaf Kahvehaneleri, Tulumbacı Kahvehaneleri, Âşık Kahvehaneleri ve Meddah Kahvehanelerinden bahsediliyor. Kitabın ikinci bölümünde "Aydın Kahvehanelerinin Ortaya Çıkışı, Yükselişi ve Düşüşü" başlığı altında "Beyazıt Mekânları, Şehzadebaşı Mekânları, Beyoğlu Mekânları" ele alınıyor. Üçüncü bölümde "Dünden Bugüne İstanbul'un Kültürel Merkezleri: Modernleşme Ekseninde Değişen Şehir ve İletişim Ortamları" incelenirken, Beyazıt, Şehzadebaşı, Beyoğlu, Babıâli'den bahsediliyor.

*

Cem Sökmen, bir sözlü iletişim ortamı olan kahvehanelerin tarih boyunca çeşitli işlevler üstlendiğini ve zamanla yapısal değişimler yaşadığını belirterek "Kahvehane kurumuna ad veren ve kaynaklık eden kahve bitkisi, kök boyasıgillerden sıcak ülkelerde yetişen ve yirmi kadar türü bulunan beyaz ve hoş kokulu çiçekli, yedi metre boylanabilen bir ağaç türü" olduğunu belirtiyor. Kahve kelimesinin "Türkçeden Avrupa dillerine geçtiğini" ifade ederek etimolojik açıdan ileri sürülen görüşlerden bahsediyor.

Sökmen, İstanbul'da açılan ilk kahvehane için Gelibolulu Mustafa Ali Beyin 1553, Peçevi'nin 1554 tarihlerini verdiğini anımsatırken, araştırmacılar tarafından kesin bir tarih üzerinde anlaşılmış olmasa da İstanbul'da ilk kahvehanelerin 1550'li yılların başında açıldığının genel kabul gördüğüne dikkat çekiyor.

Kahvehanelerin ev-cami-çarşı üçgeninde süren yaşam tarzına yeni bir alternatif getirdiğini anlatan Sökmen, böylece kahvehanelerle birlikte sadece akrabalar değil farklı toplumsal katmanlardan gelen insanların da bir arada bulunmaya başladığını ifade ediyor. Kahvehanelerin İstanbul'un fethinden tam yüz yıl sonra örneklerinin görüldüğünü anlatan Sökmen, sözlerine şöyle devam ediyor: "Fetihten sonra İstanbul'a getirilen Türk nüfusun birkaç kuşakta ortaya çıkardığı İstanbullu tipinin sadece özel alanda kalmayarak şehir yaşamına katılmasına olanak sağlamıştır. İlk örneğinin görülmesinden sonra 45 yıl içinde sayıları 600'e yükselen kahvehanelerin en yaygın türü mahalle kahveleri olmuştur.  Mahalle kahvehaneleri adeta mahallenin yönetildiği karar merkezi işlevi görmüştür."  

*

Cem Sökmen'in yapıtında okura bildirdiği bazı kıraathanelerin adını köşemize alarak yazımıza son verelim: Marmara Kıraathanesi, Adliye Kıraathanesi, İkbal Kıraathanesi, Meserret Kıraathanesi, Halk Kıraathanesi, Elit Kıraathanesi, Fevziye Kıraathanesi, Darüttalim Kıraathanesi.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları