Türk fikir adamlarından Nevzat Kösoğlu'nun  yurtsever binlerce insanın yetişmesinde emeği vardır. Türk milliyetçiliği, Türk tarihi ve kültürü üzerine kaleme aldığı yazıları ve kitaplarıyla tanınmaktadır.

*

Kültürlerin oluşumunu içinde hayat bulduğu maddi şartlar ve inançlar belirler. Yani kültür, toplumların yaşayış ve düşünüş biçimidir. Maddi ve manevi olarak ikiye ayrılır. Maddi kültür öğeleri araç-gereçler, günlük yaşamda kullanılan eşyalar vb., manevi kültür ise bir ulusu diğerlerinden ayıran gelenek,  görenekler, inanç ve sosyal normlar gibi tasnif edilebilir.

Köşemizin bugün konusu ise Nevzat Kösoğlu'nun kültüre yaklaşımıdır.

*

Kösoğlu, tarihi ve coğrafyası farklı olan kültürlerin üsluplarının da farklı olduğunu belirtmektedir. Ona göre, her kültür üç ana safhadan geçer. Bunlar kuruluş, olgunluk, durgunluk ve soğuma. Kuruluş safhasını kültürün ilk ateşli ve iman devresi olarak tarif eder. Kültür bu dönemde canlı ve yaratıcı olup, problemler ve kültürel karşılaşmalardan çekinmez. Onları kendi ölçülerine göre yorumlar ve değerlendirir. Kösoğlu'na göre, bu dönemde beşeri ilişkiler sıcak ve rahattır. Çünkü kültür yabancı kültürlere hor bakmaz; yabancı kültür mensuplarına karşı sert davranmaz. Çünkü hoşgörülüdür.

*

Kültürün ikinci safhası ise olgunlaşma ve giderek durgunlaşma dönemidir. Kösoğlu, buna gerekçe olarak "İlk zamanlardan itibaren karşılaşılan bütün hayat hadiselerine belli biçimlerde cevaplar verilmiş, çözümler getirilmiş" olmasını gösterir. Çünkü bu dönemde hayat belli bir üsluba kavuşmuş, hukuktan ahlaka, iş hayatından aile düzenine kadar kültür her karşılaştığı her meseleyi belli bir biçimde çözüme kavuşturmuştur. Kültür bu dönem de de yaratıcıdır. Ama iman, kuruluş devresindeki kadar ateşli değildir.

*

Kültürün üçüncü çevresi ise soğuma dönemidir. Bu dönemde iman zayıflamaya başladığı gibi dinin emirlerini yapma konusunda da uzaklaşma görülür. İnsanlar bu konuda inanç ve geleneklere bağlılıktan bahsetse de genelde uygulamada buna riayet edemezler. İnancının gereğini yapamamaktan dolayı zamanla ızdırap duymaz olurlar. Bu devre insanın nefsine daha çok uyma dönemidir. Kültür ve imana bağlılık artık iyice bozulmaya başlar. Halk böyle bir zamanda günlük telaş içinde olurken, aydın geçinenler ise gidişattan rahatsız olmalarına rağmen bir çare bulamamanın burukluğunu yaşarlar. Devlet ve toplum hayatında adalet ve hukuk anlayışı azalır ve belki de zulüm başlar.

*

Nevzat Kösoğlu soğuma dönemine değinirken, çözülmeyi önlemek için yılmadan çaba göstermekten yanadır. Ona göre çözülmenin yani kendine dönüşün yolu "yeni bir imân alevlenmesidir; ancak bu durumda kültür yeniden yaratıcılığına kavuşacak, geleneksel biçimlere takılı kalmaktan kurtularak üslubunu yenilemeye, canlandırmaya başlayacaktır." Ancak bu da zordur. Buna rağmen Kösoğlu, ümitsiz değildir. Çünkü geleceğe ümitle bakan ve bu konuda çaba gösteren hareketler de vardır.