Kerkük'ten deyimler ve atasözleri
"Yıllar boyunca çoğunu Irak Türkleri ağzından derleyerek bir araya topladığımız, ayrıca bir çok yetkili kaynaklardan yararlanarak anlamlarını kolay bir dille yazdığımız deyim ve atasözlerini bu kitapta sunmakla mutluyuz. Bunlardan başka, toplanmaya değer birçok deyim ve atasözünün bulunduğu şüphesizdir."
Yukarıdaki sözler, Irak Türklerinden Kerküklü İhsan Sıddık Vasfî'ye ait. Vasfî'nin kaleme aldığı "Irak Türkleri'nde Deyimler ve Atasözleri" adlı kitabın sunuş yazısında, daha önce bu konuda yazılmış çalışmalardan bahsediliyor. Kerküklü şair Dede Hicri'nin "Durub-i Emsal" adlı şiirinde atasözlerinin işlendiği belirtiliyor. Örnek olarak şiirden birkaç mısranın kitaba alındığı görülüyor. Sonra Irak Türklerinde söylenen atasözleri üzerine çıkan iki yapıtın adı veriliyor. Bunlar:
"1- Avukat Ata Terzibaşı'nın 'Kerkük Eskilersözü'
2- Şakir S. Sabit'in "Kerkük'te Hayatı İçtimaiye" (Sosyal Hayat).
Ayrıca, Gazanfer Paşayef tarafından "Irak Kerkük Atalar Sözleri" adıyla Bakü'de 1979'da yayımlanan bir yapıt anımsatılıyor.
Biz, Vasfî'nin kitabından bazı deyim ve atasözlerini köşemize alacağız.
*
Deyimler
Abdest bozmak: Ayak yoluna gitmek
Acınnan (açlıktan) köpük kusmak: Açlıktan çok perişan olmak
Aç gözlü: Doymayan.
Adam yerine koymak: Adam sayarak ona göre karşılamak.
Adı Haraba (kötüye) çıkmak: Fena bir insan diye tanınmak.
Adı batsın: Defolsun, ortadan kaybolsun.
Hatırını kırmak: Gönlünü incitmek.
Şeytana külah biçer.
Tahtası şaş: Dengesiz, aptal.
Havada bulut var: Durum sakıncalıdır 'uyarı'
Hiçe saymak: Hiç önem vermemek
Hoş beş etmek: Ağırlamak ve sohbet etmek.
İller boyunca: Yıllarca, yıllar yılı.
İş adamı: İş başaran kimse.
İş kızgın-sıcak iken: Sıcağı sıcağına, zaman geçmeden.
İnce yel: Hafif rüzgâr.
İmanı gevremek: Çok sıkıntı ve güçlük çekmek, zor duruma düşüp yorulmak.
*
Atasözleri
Ac aman bilmez, uşağ (çocuk) zaman bilmez.
Ac gözlünün karnı toh olu (doyar) göz toh olmaz (doymaz)
Acele işe şeytan karışı (...şır)
Adamın adı haraba (kötüye) çıkacağına canı çıksın.
Ağaç (dayak, değnek) cennetten çıkıp (çıkmış)
Ağaç yaş iken eğili (...lir)
At almadan ahır yapılmaz.
Arkadaş dem (zor) günde gerek.
Ayaklar nece varsın gevil (gönül) varmayan yere
Ayıpsız dost isteyen dostsuz kalı (r)
Balığa bıçak yoktur.
Ecel geldi cihana, baş ağrığı mahana (ağrısı bahane)
El elden üstündü (...dür)
Eski pambuğ (pamuk) bez olmaz, eski düşman dost olmaz
Derdini sahlıyan (saklayan) derman bulmaz
Doğru haberi uşağtan (çocuktan) al
Tek elin sesi çıhmaz (çıkmaz)
Ürüyen köpek dişlemez (ısırmaz)
Yalğuzluk (yalnızlık) Allah'a gelip (özgüdür)
Gavur ekmeği yen (yiyen) gavur kilinci atar (kılıcı çalar)
Geçmişe -geçene- mazı diyeler (derler)