Türk fikir adamlarından Ahmet Arvasi hakkında Hasan Külünk Bey ile bir söyleşi gerçekleştirdim. Bunu da siz okurlarımla paylaşmak istedim. 

                                                                                                         Hasan Külünk

1. Ahmet Arvasi''yle nasıl tanıştınız?

   Ahmet Arvasi hocayı gıyabında tanırdım ama yüz yüze tanışmamız sanırım 1974-75''lerde  Beyazıt''ta beyaz saray 41 numarada faaliyet gösteren Ahmet Büyükkarabacak ağabeyimize ait Milli Hareket Yayınevinde gerçekleşti. Atatürk Eğitim Enstitüsü''ne öğretim görevlisi olarak tayin edilmişti, okulda müdür yardımcısı olarak çalışan Sakin Öner''le beraber Beyaz Saray''a geldiler ve orada tanıştık.

2. Arvasi Hocayla ilgili unutamadığınız bir anınız var mıdır?

   Ankara''da Abdülkadir Sezgin''in evinde bir gece birlikte kaldık. Ben sabahleyin başkanlığını Ahmet Arvasi hocanın yaptığı Türk Gençlik Vakfının bazı işleri için İskenderun''a gitmek üzere Adana''ya geçtim, o da genel idare kurulu toplantısına katılmak üzere MHP Genel Merkezine gitti. O gece çok az uyuduk yemek, çay, sohbet ve tabii sigara. Her hareketini çok dikkatle ve hayranlıkla izledim. O geceyi unutamam. Birde rahmetli Gün Sazak beyefendinin vurulması üzerine gösterdiği serdengeçti tarzı muhteşem öfkesini hiç unutamam. Öyle ki bıraksalar silahı eline alıp suçlu saydığı herkesi kurşuna dizecek gibi olmuştu. Ertesi gün çıkan Hergün gazetesinde tepeden tırnağa öfke dolu muhteşem bir yazı yazmıştı.

3. Ahmet Arvasi''nin Türk Milliyetçiliği hareketindeki yeri size göre nerededir?

  Benim gözümde, Dündar Taşer ve Prof. Dr. Erol Güngör''den sonra Türk Milliyetçiliği fikriyatını hayata taşınabilecek şekilde en güzel anlatan, o yıllarda çokça tartışılan ırk ve din kavramlarını muhteşem bir sadelikle açıklayıp bütünleştiren, ifade eden bir çok tartışmayı sonlandıran, hem tabanda hem de tavanda karşılık ve saygınlık  bulan bir abide düşünür, Türk münevveridir Arvasi hoca.

4. Ahmet Arvasi, Osman Yüksel Serdengeçti, Alparslan Türkeş ve daha nicelerinden öğrendiklerinizle günümüzde yaşananları harmanlayarak "Devletle Hasbihal" adlı kitabı yazdığınızı belirttiniz. Bu kitabın amacını ise "O günlere ışık tutanların ışığını,

günümüze ulaştırmak" olarak açıkladınız. Konumuz Ahmet Arvasi olduğuna göre, "Arvasi''nin ışığı nasıldı? Günümüze nasıl ışık tutuyor?"

   Arvasi hoca hedef kitle olarak üniversite gençliğini seçmişti. Bizlere hitaben anlayacağımız dozda hem tarih şuuru hem de din şuuru ekseninde ilerleme ve olgunlaşma sağlayacak bir süreç inşa etti. Kendisinin "Türk İslâm Ülküsü" olarak adlandırdığı bir terkip oluşturup mütevazi imkanlarla, yılmadan, her türlü zorluğa rağmen, azimle, gayretle haykırdı. Bizler o sese kulak verdik inandık güvendik ve o  sesin aydınlattığı ufuklarda hayatımızı düzenlemeğe gayret ettik. Elimizden geldiğince o sesi ve ışığı yetişen yeni nesillere aktarmaya, tanıtmaya, inandırmaya ve yaşatmaya çalışıyoruz.

5. Ahmet Arvasi, Alparslan Türkeş ve siz. Üçünüzün bir arada olduğu ortak bir anınız var mıdır?

Siyaset üzerinde de etkili olmayı misyon edinmiş sapık bir tarikat ve o tarikatın MHP içinde yürüttüğü bir operasyon hakkında Ülkücü Kadro dergisinde bir dizi yazı yayınladık. Bu yayın üzerine ortalık karıştı. Hakkımızda bir yığın şikâyet ulaştı rahmetli Türkeş''e. Tabii sigaya çekildik, savunmamızı yaptık tam kabul edilmese bile hoş karşılandık. Sonuç olarak rahmetli bize bir görev verdi. Dedi ki; "değişik konularda benimle röportaj hazırlayın soruları sorun cevaplarını benim adıma yazın Arvasi bey kontrol etsin sonra yayınlayın." Bunun üzerine bir dizi röportaj hazırlayıp yayınladık. Bunlardan birinde Alparslan Türkeş sorulan bir soruya "Orta öğretimde Kur''an-ı Kerim dersi okutulmalıdır." cevabını verdi. Ben de bu ifadeyi dergiye kapak yaptım. Otuz bin tiraj yapıyoruz, Ankara dağıtıma on bin dergi gönderiyorum, yer yerinden oynadı. Parti bu başlığı çok tuttu. Anadolu ayaklandı. TBMM başkanlığına hitaben dilekçeler yazıldı bir milyon civarı imza toplandı. Olay Meclis tarafından Millî Eğitim Şûrası''na sevk edildi. Süreç devam etti araya 12 Eylül girdi daha sonra Millî Eğitim Bakanı Hasan Sağlam''ın da gayretleriyle orta öğretimde "mecburi din dersi" olarak hayata geçti.

6. Ahmet Arvasi cezaevinde yatmasına rağmen, sürgün hayatı yaşamasına rağmen devlete kırgın değil. Kendisini yakından tanıyan birçok kişiden "Çektiği sıkıntılara rağmen devlet düşmanlığı yapmadığını" duydum. Sizce Arvasi''nin bu özelliği neye dayanıyor?

Ahmet Arvasi hoca, Dünya Türklüğünün, bütün Müslümanların ve mazlum milletlerin kaderinin Türk devletinin gücü ile ilintisinin bağımlı gibi olduğuna inanırdı. "Türk devleti güçlüyse Türk dünyası için umut vardır, Müslümanların ve mazlum milletlerin istikbali Türk devletinin güçlülüğüne bağlıdır. Mekke ve Medine''de ezan okunuyorsa eğer bunu, bu haliyle dahi Türk devletinin varlığına borçluyuz" diye inanırdı ve o yüzden Türk Devletine asla toz kondurmazdı. Kötülüklerin devlete sızan kötü insanlardan kaynaklandığını söyler mücerret manada Türk devletinin masum olduğuna inanırdı. Bütün zulüm sürgün ve baskılara rağmen bu fikrinde en ufak bir tereddüt olmamıştır. Cezaevinden yeni çıktığı günlerde genelkurmaydan aranıp bir konferans istenmesi üzerine hemen hazırlığını yapıp Ankara''ya gitmiş ve genelkurmay başkanlığında Doğu meselesiyle ilgili konferans vermiştir. Daha sonra  o

  konferans kitap olarak da yayınlanmıştır.

7. Ahmet Arvasi''nin kitaplarındaki "ana fikir" sizce nedir?

Ahmet Arvasi hocanın kitaplarında ana fikir, İslam''la mücehhez Türk münevverlerinin/ülkücülerin hem Türk devletinin hem Türk dünyasının hem de İslâm dünyası ve mazlum milletlerin umudu olduğunu, elinde bir tuğla dahi olan herkesin bu duvara onu yerleştirmesi gerektiğini anlatırdı.