Tarihçi, Türkolog Hüseyin Nihal Atsız, Türklerde cihan hâkimiyeti ve büyük ülkülere bağlanma düşüncesinin milletimizin Orta Asya'daki hayatından beri var olduğunu belirterek şöyle der: "Hun, Göktürk ve Osmanlı imparatorlukları bu büyük ülkünün sonucu olup cihan tarihinde bunlarla kıyaslanabilecek devletler olarak yalnız Roma ve Abbasiler gösterilebilir."

Atsız, Türk Ülküsü kitabında Türkiye'nin 1918'e kadar büyük bir devlet olduğunu, sonra bu özelliğini yitirdiğini belirtir. Atsız, bu görüşlerine şöyle açıklık getirir: "Milletimiz, tarihinin her devrinde büyük devlet sahibi olmuş ve 1918 yılına kadar en güçsüz zamanlarımız da dâhil olmak üzere Türkiye daima büyük devlet sayılmıştır. Fakat Birinci Dünya Savaşı’nda yenilip topraklarımızın yarısını elden çıkarmamız üzerine, Türkiye, artık büyük devlet olmak vasfını kaybetmiştir."

*

Atsız, Cumhuriyete kadar Türk milletinin bilinen ve görünen düşmanla mücadele ettiğini, şimdi ise savaşın şartlarının değiştiğini belirterek kalkınmanın önemine değinir. Bir dava adamı olarak Atsız, Türkiye'nin kalkınması dâvâsını aynı zamanda "Onun tekrar büyük devlet olma dâvâsı" olarak göstermektedir.

Atsız, Türkiye'nin kalkınmasının yalnızca refahını düşünmek, memleketi kuvvetlendirmek olmadığını ifade ederek burada ahlâkın önemine dikkat çeker. Atsız, "Refah içinde ve ileri bir memleket, ahlâk ve fikir bakımından da üstün değilse, yıkılmaya mahkûmdur. Fertlerinde bir fikir için ölmek hasleti bulunmayan milletler, düşman saldırısı karşısında ölmekten kaçınacakları için o refahtan hiçbir hayır gelmeyecektir."

Zaferin hiçbir zaman mahvolduklarını sananlar tarafından kazanılamayacağına dikkat çeken Atsız, kalkınma hamlesinin bilim metodları ile olacağını belirtir. Atsız ayrıca şu noktaya önemle değinir: "Fakat milletimizin toplum ve fert psikolojisiyle tarihî, millî gelenekler, toplumsal yapısı da hesaba katılmazsa bilim metodları ile davranış başarıyı sağlayamaz. Çünkü nasıl ilaçlar, aynı hastalığa tutulmuş insanlar üzerinde aynı tesiri göstermiyorsa, bilim metodu da her toplum üzerinde aynı sonucu vermiyecektir."

Atsız ayrıca, kalkınmak için bilim metodunun öndüşüncelerden sıyrılmayı da emrettiğini ifade eder.

Atsız, Türk milletinin kalkınması derken birinci şartın "Büyük Türkiye hedefi" olması gerektiğini belirtir. Sonra "Kültürü, bilimi, tekniği ile birlikte ahlâkı ve erdemi ile de ileri ve üstün olacak" Türkiye'yi hayal eder.

Böyle bir Türkiye bugün var mı?

Bize göre yok.

Türkçü fikir adamlarımızdan Nihal Atsız bugün Türkiye'de ahlakın ayaklar altında kaldığını görse üzüntüden kahrolurdu.

Esen kalın.