Atatürk ve din ayrımı

Son dönemlerde Atatürk ve din algısının bir araya getirilerek toplum içerisinde çeşitli ayrışmalar yaşandığını gözlemliyorum. Bu konuya değinerek, aslında Atatürk'ün din üzerinde nasıl bir anlayış sunduğunu anlatacağım.

Atatürk, laikliği, devletin ve bireylerin dini inançlardan bağımsız olması olarak siyasetten ayırmıştır. Din, Atatürk'ün laiklik anlayışında kişisel bir mesele olarak kabul edilmiş, devletin yönetimine müdahale etmemesi gerektiği de belirtilmiştir. Ancak, son zamanlarda din, toplumu Atatürk çerçevesinde ayrıştırmaya başladı.

Atatürk'ün laiklik anlayışı hem bireylerin hem de devletin dini konulardan tarafsız olmasını savunur. Ancak, şu anda bu tarafsızlık yerini ikiye ayrılmış bir topluma bıratı: bir tarafta Atatürkçüler, diğer tarafta İslamcılar. Bu ayrımın nedeni nedir? Bu olayların başında, benim görüşüme göre, Suudi Arabistan'daki olay fitili ateşleyen durum oldu.

Atatürk hiçbir zaman dini eleştirmemiştir. Atatürk, laiklik ilkesi çerçevesinde dini özgürlükleri güvence altına almış. Bireyler, kendi inançlarına özgürce sahip olabilmiş ve ibadet etme özgürlüğüne sahip oldu. Atatürk'ün laiklik anlayışı, dinin bireyin özgür iradesine dayalı bir konu olması gerektiğini vurgularken, aynı zamanda toplumsal düzenin laik, demokratik ve bilimsel temeller üzerine oturtulmasını savunmuştur.

Son olarak, Atatürk'ü din karşısına getirmek doğru değildir. Atatürk, dünyaya din özgürlüğünü ve eşitliğini savunan bir örnek olarak görülmüştür. Aynı şekilde, dini inançlarda da özgür bir ülkeyiz, bunu da Atatürk ve kahraman şehitlerimize borçluyuz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları