DEVLET biz Türkler için her zaman kutsal ve önemli olmuştur. Yazının başlığındaki söz ise, "Büyük bir zafer veya kurtuluş için her türlü tehlikenin, hatta ölümün bile göze alınması gerektiğini" vurguluyor.

Özgür, bağımsız, müstakil bir Devlet'imiz varsa; bizler de varız demektir… Devlet, bir millet için çok önemlidir… Millet de Devlet için çok önemlidir…

Her iki unsur da birbirini tamamlar; yüceltir…

Biri olmadan diğeri olmaz…

Bir ülkede vatandaş ne kadar özgür, ne kadar aydın ve ne kadar medeni ise; insan haklarından en üst derecede faydalanabiliyorsa… Devlet de ona göre güçlüdür, muktedirdir…

Devleti yücelten ve güçlü kılan adaletidir.

Hükümetler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetmek, her alanda daha güçlü ve müreffeh kılmak için vardır.

Hükümet, bu dev mekanizmayı yönetmek için belli bir süreliğine milletten oy alır… Biz insanlar da, seçtiğimiz hükümete -gönül rızası ile- boyun eğeriz.

Anayasa devlettir… Yargıtay, Sayıştay, Emniyet, Jandarma, adliyeler, valilikler, kaymakamlıklar Devlet'tir veya Devletin temsilcileridir…

Fakat günümüzde Devlet ile onu geçici bir süreliğine yöneten Hükümet birimleri birbirine girmiştir. Bunu şundan anlıyoruz;

Devleti temsil eden bir vali veya bir kaymakam veya en uç noktadaki bir polis memuru Hükümetin bir temsilcisi gibi davranmaktadır. Telefonunda AK Parti marşı çalan çok polis tanıyorum. Veya başka partiden başka bir Devlet adamı…

Aslında bu böyle olmamalı… O kişi, o yüksek memur; particilik anlayışını veya siyasi görüşünü büyük bir olgunlukla içinde saklamalı; tam bir Devlet memuru gibi davranmalıdır.

Vatandaşa tarafsız olduğunu, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti'nin tarafsız bir memuru olduğunu göstermelidir…

Günlük hayatımızda, şurada, burada bunun böyle olmadığına hepimiz şahit oluyoruz…

CUMHURBAŞKANI TARAFSIZ OLMALIDIR

Şimdi bu açıdan bakınca bir düşünün… Cumhurbaşkanı, şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başıdır… Tarafsızdır…

Partilere aynı uzaklıkta olmalıdır…

Çünkü bulunduğu makam bunu gerektirir… Oysa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, Cumhurbaşkanımız bir partinin AK Parti'nin Genel Başkanı'dır aynı zamanda… Bundan dolayı da hiçbir zaman tarafsız kalamıyor; yemin merasimindeki "tarafsızlık" ilkesine her gün ve defalarca ters düşüyor!

Oysa ki, Cumhurbaşkanı o tarafsızlık makamına yani Devlet'in başına geçtiği zaman parti ile ilişkisini kesmeli; partiler üstü olmalıdır…

Bizde ise Sayın Cumhurbaşkanı bir belediye başkanı ile bile söz düellosuna giriyor; onları, o yüce makama muhatap kılıyor…

Olmuyor vesselam olmuyor…

TARİHTEKİ 17 DEVLETİN DE TEMSİLCİSİDİR

Oysa ki Cumhurbaşkanı tarihte kurulan 17 Türk Devleti'nin de başı sayılır… Çünkü bu bir silsiledir ve binlerce yıldan bu yana bu anlayış oluşa gelmiştir. Bir kimsenin Devlet'siz kalmaktansa, bir kuzguna yeme olması daha evladır bir bakıma.

Hep merak ederim; nedir, kimdir bu 17 devlet… Sayalım;

1- Büyük Hun Türk İmparatorluğu (MÖ. 220-MS: 216)

2- Batı Hun Türk İmparatorluğu (MS. 100-374)

3- Avrupa Hun Türk İmparatorluğu  (375-453)

4- Ak Hun Devleti  (424-652)

5-  Göktürk İmparatorluğu  (552-745)

6- Uygur Devleti  (745-845)

7- Karahanlılar Devleti  (932-1040)

8- Gazneliler Devleti  (962-1182)

9- Babür İmparatorluğu  (1525-1857)

10- Büyük Selçuklu İmparatorluğu  (1040-1157)

11- Timur İmparatorluğu (1346- 1405)

12- Altınordu Devleti  (1224)

13- Hazarlar  (602-1016)

14- Avar İmparatorluğu  (562-792)

15- Harzemşahlar  (1172-1231)

16- Osmanlı İmparatorluğu  (1299-1922)

17- Türkiye Cumhuriyeti Devleti  (1223- ilelebet)

Cumhurbaşkanlığı Forsu'nda 16 yıldız var… Ve bu çemberi andıran yıldızlar topluluğunun içinde de bir büyük Güneş var… İşte Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil eden bu 17. Yıldız-Güneş'tir…

Böylesine önemli bir Devlet anlayışının temsilcisidir Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan…

Bu şan ve şeref yetmez mi?

O artık bir partinin Genel Başkanı değil, anlı şanlı ve mazisi binlerce yıla dayanan bir DEVLET'in başıdır…

Ve tarafsız bir makamın temsilcisidir…

Tarafsız kalmalıdır…