Merhaba sevgili okurlarım, hepinizi en samimi duygularımla selamlıyorum. Her birimizin, her gün daha yakından hissettiği artan fiyatlar ve ekonomik durum gün geçtikçe derinleşmekte. Şu an ülkenin ve vatandaşın bir numaralı gündemi cebi ve boğazı. Bu halde ise, stokçuluk meselesi gerçekten de krizi derinleştiren ve etkisini şiddetlendiren bir etken olarak öne çıkıyor. Geçtiğimiz ay "Marketlere Ceza Yağdı" başlıklı yazımızda, köşemize ekonomik krizle bağlantılı olarak stokçuluk meselesini getirmiştik. Hamdolsun, sesimiz gerekli mercilere ulaşmış ve önerilerimiz dikkate alınmış. Hem bize şahsi olarak ulaşan bilgiler hem de hepimizin haberlerden takip ettiği üzere devletimiz bu konuda harekete geçti. Yazımız bir şeylere vesile olduysa ne mutlu bize. Nelerden bahsettiğimizi kısaca hatırlatalım. Krizi fırsat bilen bazılarının dolar ve euronun yükselişini bahane edip stokçuluk yaptığından bahsetmiştik. Bu fırsatçılığın bilhassa adını hepimizin bildiği büyük market zincirleri tarafından yapıldığını ve bunların bir çeteleşmeye gittiklerini söylemiştik. Bu çetenin bir araya gelip kendileriyle bu kriz ortamında rekabet edemeyecek orta ve küçük işletmeleri yuttuğunu anlatmıştık. Bu firmaların üreticiden ürünün hepsini aldığını ama piyasaya azar azar ve yüksek fiyattan sürdüğünü ortaya koymuştuk. Bütün bu tezgah ekonomik kriz bahanesiyle yapılıyordu, olansa yine vatandaşa oluyordu. Bu ne Müslümanlığa ne de vatanseverliğe sığar. Kurnazlık karşısında biz de önerilerde bulunmuştuk. Hatta bu "market çetesi" de işin içinde, ve bunlar "dışardakilerle" beraber "ekonomik darbeye" hazırlanıyor demiştik. Nitekim bir aya kalmadı dolar 14 lirayı zorlar hale geldi…
Değerli okurlarım
Böyle olağanüstü durumlarda devlet olarak alacağınız tedbirler de hızlı ve olağanüstü olur. Nasıl ki 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası büyük çapta ve hızlı bir temizlemeye gidilmek zorunda kalındıysa, orada Fetö'ye yapıldığı gibi gerekirse mal varlıklarına el koymaya gidilebilir. Bu sorunu kayyum çözecekse, evet kayyum... Nitekim geçtiğimiz günlerde gerekli düzenleme yapıldı ve devlete söz konusu el koyma yetkisi verildi. Artık her kim ki vatandaşa ve devlete zarar veren bu stokçuluk hainliğini yaparken yakalanırsa devlet malına el koyup hazineye devredecek. Bu elbette önemli bir adım, fakat biz daha da caydırıcı olması açısından hapis cezasının da olması gerektiğini öneriyoruz. Böylesine zor bir zamanda kendi cebini düşünüp haksız kazanç elde etmek isteyen, stokçuluk yapan her kim varsa devlet kolundan tuttuğu gibi hapse atacak. Böylece buna yeltenen kişi bir kere değil bin kere düşünmek zorunda kalacak... Böyle hayırsız ve bereketsiz kazanç hiçbir zaman hayır getirmez de, hele vatandaşın fiyatlar altından belinin iyice büküldüğü böyle bir dönemde bunu yapmak vatan hainliğinden başka bir şey değildir. Ve biz biliyoruz ki milletin iradesinden, devletin gücünden üstün bir şey yoktur. Bunlarla nasıl olması gerekiyorsa o şekilde mücadele edilmeli, anladıkları dilden konuşulmalıdır.
Bu stokçuluk zulmü yalnızca ekonomik-teknik bir mesele değil artık siyasi ve milli bir meseledir. Vatandaşa direkt etkisi olan böyle ciddi bir konunun önü bedeli ne olursa olsun alınmalıdır. Şayet önlem alınamaz da kriz daha da derinleşir, vatandaş raflardaki fiyatların daha da arttığını görürse 2023 seçimlerine gittiğimiz bu süreçte bunun kayıplarının kısa ve uzun vadede neler olacağının iyi hesap edilmesi gerekir. Türkiye'nin kaderini her zaman olduğu gibi vatandaşın cebi belirler.
Kalın sağlıcakla.
