Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Şahintürk

Fatih Şahintürk

GİZLİ GERÇEKLER

Sabatay Sevi 4'ncü Mehmed'in huzurunda

Geçen haftaki köşe yazımda Sahte Mesih Sabatay Sevi'nin, kendini nasıl Mesih ilan edip Sabatayizm hareketini nasıl başlattığını yazmıştım.

Kendini Mesih ilan eden Sevi, Yahudi cemaati liderleri tarafından Osmanlı Sarayına ihbar edilmiş ve tutuklanmıştı.

Bu hafta kaldığımız yerden devam edelim…

Sabatay Sevi, 16 Eylül 1666'da Aydos Kalesinden Edirne'ye getirilerek Edirne Sarayında padişah Sultan 4'ncü Mehmed Han'ın da bulunduğu bir heyet tarafından yargılandı ve sorguya çekildi.

Sabatay Sevi'yi yargılayan heyette Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmed Paşa, Şeyhülislam Minkarizade Yahya Efendi, Sadaret Kaymakamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, ulemadan Mehmed Vani Efendi hazır bulundu.

Sultan 4'ncü Mehmed Han, yargılamaları bir kafes arkasından takip etti. Yargılama esnasında Hekimbaşı Hayatizade Mustafa Fevzi Efendi (Moses Ben Raphael Abravanel) tercümanlık yaptı.

Yargılama sırasında Sabatay Sevi, Mesihlik iddiasını yineledi, inkâr etmedi. Osmanlı Yahudilerini kurtarmak ve Kudüs'e götürmek üzere Tanrı tarafından seçildiğini iddia etti.

Yargılama neticesinde yargı heyeti, Sevi'nin bir keramet göstermesine karar verdi. Heyet, Sultan 4'ncü Mehmed'e de danışarak bu kararı onayladı.

Sevi'den istenen keramet şöyleydi: Sevi, çırılçıplak soyunacaktır, okçular Sevi'ye nişan alacaktır, eğer Sevi gerçekten Mesih ise oklar ona tesir etmeyecektir, böylece Mesih olduğu ortaya çıkacaktır, padişah da onu affedecektir.

Hekimbaşı Hayatizade Fevzi Efendi, kararı Sevi'ye tebliğ etti. Ancak korkuya kapılan ve öleceğini anlayan Sevi, Mesihlik iddiasını inkar ederek padişahtan af diledi.

Bazı rivayetlerde, Hekimbaşı Hayatizade Efendi'nin bu esnada Sevi'ye gizli olarak, hayatta kalması için İslamiyet dinini tercih etmesinin gerekli olduğunu söylediği belirtiliyor. Buna göre Sevi, affedilmesi durumunda Müslüman olacağını padişaha ve heyete bildirdi.

Sevi'nin talebini değerlendiren yargı heyeti, padişah 4'ncü Mehmed'in onayıyla Sevi'yi Müslüman olması ve bir daha böyle işlere kalkışmaması şartıyla affetti.

Bunun üzerine Sabatay Sevi, hemen orada Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman olduğunu açıkladı. Sevi'ye "Mehmed Aziz" adı verildi. Ayrıca Kapıcıbaşı kadrosundan günlük 150 akçe karşılığı maaş bağlandı. Sevi'nin karısı Sara Hanım da Müslüman olarak Fatma adını aldı.

Bu kez şok yaşama sırası Sabatay Sevi'nin taraftarlarındaydı. Yargılama sonunda Sevi'nin Mesihliğini inkar edip Müslüman olması ve Mehmet Aziz adını almasını duyunca şok oldular.

Ancak tartışmalar dinmedi. Sonunda Sevi ve Nathan, taraftarlarına "büyük bir müjde" açıklamak için harekete geçti.

Müritlerini bir araya toplayan Sevi, önce müritlerine "bu can bu bedende olduğu sürece Müslümanım" dedi. Ardından, elbisesinin altına sakladığı bir güvercini serbest bırakarak "artık can bedenden ayrılmıştır" dedi. Sevi böyle davranmasının kendisine Tanrı'nın bir işareti olduğunu müritlerine inandırdı.

Sonunda birtakım Yahudiler Sevi'den yüz çevirse de müritlerinin büyük bir kısmı Sevi'nin Mesih olduğunu, bu hareketinin de kendisinin bir mucizesi olduğuna inandı.

Sabatay Sevi, müritlerine kendisinin Tanrının kontrolünde olduğuna inandırdıktan sonra, müritlerinin uyması gereken 18 prensip açıkladı.

Buna göre, Sabatay Sevi'nin müritleri de Sabatay Sevi gibi Müslüman olacak, Türk adı alacak, ancak Sabatayist prensipleri gizli olarak yaşayacaklardı.

Sevi ayrıca müritlerine, Müslümanlar gibi oruç tutmalarını ve kurban kesmelerini de tavsiye etti. Sevi'nin müritlerinden istediği en önemli emir ise "Dışarıya kız verilmesin, dışarıdan kız alınmasın" emriydi. Buna göre Sabatayistler, yalnızca Sabatayistler ile evlenecekti.

Böylece 1666 yılında Sabatayizm adı verilen, zahiren Müslüman, batınen Yahudi olan Sabatayizm inancı, Sabatay Sevi liderliğinde İzmir'de başlamış oldu.

Sabatay Sevi, yani Mehmet Aziz, İzmir'de iki yıl yaşadıktan sonra 1668'de eşi Fatma Hanım ile birlikte İstanbul'a gelerek buraya yerleşti ve yaklaşık 4 yıl İstanbul'da yaşadı, cemaatini buradan idare etti (1668-1672).

Bu sırada eşi Fatma Hanımı kaybeden Sabatay Sevi, bunun üzerine müritlerinden Abdulgaffur Efendi'nin (Joseph Plossof) kızı Ayşe Hanım ile ikinci evliliğini yaptı.

1672'de Sabatay Sevi, kendisine inanan müritleri (Sabatayistler) ile İstanbul Kuruçeşme'de bir evde Mezamir okurken yakalanınca ailesiyle birlikte Karadağ Ülgün'e sürgün edildi. Kapıcıbaşılık maaşı da kesildi.

Hayatının son 4 yılını Ülgün de sürgün olarak yaşayan Sabatay Sevi, 17 Eylül 1676 tarihinde, 50 yaşında Karadağ Ülgün'de hayatını kaybetti.

Sabatay Sevi'nin 1676 yılındaki ölümünden sonra Sabatayizm hareketi sona ermedi. Sevi'nin ölümünden sonra ortaya çıkan hareket liderleri, cemaatin Yakubi Karakaşi ve Kapani diye 3'e bölünmesine neden oldu.

Sabatayizm'in mezheplerini oluşturan bu bölünme hareketlerini de haftaya yazalım…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları