Merhaba değerli okurlarım,
Yıllar içinde kullana kullana anlamını unuttuğumuz bir kelimeyi sizlere hatırlatmak isterim: Milletvekili. Ne anlama geliyor milletvekili? Asıl olanın vekili. Bugün içinde bulunduğumuz sistemde biz seçim zamanı geldiğinde sandığa gidip bizi Meclis'te temsil edecek kişilere yetki veriyoruz. Kimin adına? Sizin benim yani milletin adına. Bu ülkenin ve devletin gerçek sahipleri adına. "Asıl" olanlar adına. Onlar ise "vekil" yani ikinci.
Malumunuz son günlerde üst düzey bir parti yetkilisi bir şehit yakınına ağza alınmayacak galiz küfürler etti. İlk önce montaj, iftira gibi sözlerle kıvırmaya çalışsa da kamera kayıtları çok açık olduğu için en sonunda mecburen de olsa Gurup Başkanvekilliği'nden istifa etti. Bu münferit bir olay gibi gözükse de aslında çoğu milletvekilinin halka nasıl baktığının gün yüzüne çıkmış bir ifadesi oldu.
Bir milletvekili her ne şartta olursa olsun halka yukardan bakamaz. Çünkü az önce de bahsettiğimiz gibi, o vekil vatandaşın vekilidir. Onun görevi vatandaşı Meclis'te temsil ederek vekillik etmektir. Fakat maalesef ki bugünkü milletvekilliği makamının yağlı ballı imkanları her şeyi unutturuyor bu arkadaşlara. Daha seçilir seçilmez son model arabalar, yüksek maaşlar ve her türlü lüks, imtiyaz ve ayrıcalık ayaklarının altına seriliyor. Beşer şaşar elbet. İnsanoğlu nankör, rahata çabucak alışır, geldiği yeri unutur…
Tabii bu sözlerimiz yalnızca o bahsi geçen vekile değil tüm vekillere. O vekil yaptığı saygısızlığın bedelini hem millet önünde hem de mahkemelerde ödemeye devam edecek muhakkak. Peki nasıl olmalı bir vekil? Bir vekil sorumlu olduğu halka hesap verebilmelidir. O halk onu o makama getirdiyse kendisine hizmet etmesi için getirdi, dertlerine çare bulması için getirdi. Milletin sorunlarını çözsünler diye bu kadar yetkililer ve devletin bütün imkanlarını kullanabiliyorlar. Ha aralarında yok mu peki işini seven, milletine gerçekten gönülden hizmet edenler? Elbette var. Bizzat benim tanıdığım, bildiğim ve saat gece yarısı kaç olursa olsun ulaşmak istediğimizde bizi geri çevirmeyen bir sürü düzgün milletvekilimiz de var. Ve bu kişiler benim seçim bölgemde benim sandığa gidip oy verdiğim kişiler bile değil… Ona rağmen nasıl yardımcı olabilirim düşüncesindeler. Böyle iyi örneklerin yanında öyle vekiller de var ki seçilene kadar vatandaşa ağam - paşam, seçildikten sonra bir daha seçildiği mahalleye hatta ilçeye bile uğramıyorlar. Bu durumun adı vefasızlıktan da öte bir mesele. Bu ne insanlığa sığar, ne ahlaka sığar ne de vicdana…
Elbette ki bu sözlerimiz yalnızca o parti ya da şu partiye yönelik değil, her birine. Unutmayalım ki bizim meclisimiz gazi bir Meclis. İçinde bulunmanın sorumluluğu ayrıdır, ciddiyet ister. Her bir partinin içinde bulunduğu makama layık olmaya çalışan ve milletine en iyi şekilde hizmet etmeye çalışan insanlar illa ki var. Böyle olmayıp görevini suistimal edenlere de neyin ne olduğunu hatırlatmak millet olarak bize düşüyor. Milletin "asıl", onlarınsa "vekil" olduklarını hiçbir zaman unutmayalım. Yalnızca böyle skandalların ardından değil, her gerektiğinde hesabımızı sormak da millet olarak bizim boynumuzun borcudur.
