Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Şahin ŞİMŞEK

Şahin ŞİMŞEK

MERCEK

Google kopyacısı bazı  ilahiyatçılar

Son yıllarda sayıları her geçen gün artan zamane İlahiyat fakülteleri öğrencileri ile ilk dönem İslam alimleri  mukayese edilmeye çalışılıyor. Şimdiki ilahiyatçılar adını bile bilmediği ama künyesiyle tanıdığı Ebû Hanife'nin binlerce talebesi olup, bunların içerisinden kırk kişi müctehid mertebesine ulaşmış olduğu halde bizim ilahiyat hazırlık talebesi Nisa Nur, İmam-ı Azam'ın içtihadlarına utanmadan kafa tutuyor. İlahiyat 4. Sınıf öğrencisi Özgürcan'ın okumaya vakit bulamadığı kitapları derleyen, toplayan, yazan, bir hadis için binlerce kilometre giden İmam Buhari, Özgürcan'ın derin tenkitlerinden kurtulamıyor. Çünkü onun Google diye bir sihirbaz amcası var ve halinden  çok mutlu…

66 yaşında hapis cezası alarak kuyuya atılan ve 15 senelik bu zamanda ezberden öğrencilerine 30 ciltlik El Mebsut adlı  fıkıh usulü kitabını yazdıran İmam Serahsi'ye, sehiv secdesi yapmayı bilmeyen İlahiyat 2. sınıf öğrencisi Betül kafa tutuyor. Ama halinden çok mutlu. Abdullah ibni Mesud hadis rivayet ederken yüz şekli değiştiği, nefesi kesildiği, titrediği halde, ilahiyat 2. Sınıf öğrencisi Umutcan hadis okurken veya kendisine okunurken bacak bacak üstüne atıyor. Çünkü olabildiğince edepsiz ama bir o kadar mutlu. İmam Buhari gece uykudan uyanır, lambasını yakar, hatırına gelen faydalı bir şeyi yazardı. Hatta bir gecede yaklaşık yirmi defa kalktığı olurdu. İlahiyat 1. Sınıf öğrencisi Mert ise sabah namazına kalkmadığı halde hadis tenkiti yapıyor. Çünkü o aşırı mutlu

Şimdi sizlere sadece bilginlerden bir tanesinden bahsedeceğim. Adı İmam-ı Azam Ebû Hanîfe. Künyesi Nu'mân b. Sâbit. Hanefî mezhebinin imamı olan bu büyük alim, tâbiînden sayılır. Hicri 80, Miladi 699 yılında Kûfe'de doğmuş, Hicri 150 de Miladi 767 senesinde Bağdat'ta Abbasi Halifesi Ebu Cafer Mansur tarafından şehit edildi. Hanefî mezhebi Irak'ta doğmuş ve Abbâsîler devrinde ülkenin başlıca fıkıh mezhebi olmuştur. Mezhep özellikle doğuya doğru yayılarak Horasan ve Mâverâunnehir'de en büyük gelişmesini göstermiştir. Birçok ünlü Hanefî hukukçu bu ülkelere mensuptur.

İmam-ı A'zamın babası Sabit (rahmetullahi aleyh) küçük yaştan beri ahlakı temiz, takva ve vera sahibi idi. Yüzü gayet nurlu olup züh­dü, salahı ve ilmi pek çok idi. Ashâb-ı Kirâm'dan birkaç zâtı görmüştür. İmamı Azam'ın babası bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Su içinde bir elma gördü. Abdestten sonra suda çürüyüp gidecek olan bu elmayı alıp yedi. Fakat tükrüğünde kan gördü. Şimdiye kadar böyle bir hal görmediği için tükrükteki kanın bu elma­dan ileri geldiğini tahmin etti. Yediğine pişman oldu. Elmanın sahibini bulup helallaşmak için dere boyunca gitti. Nihayet yediği elmaya benzeyen bir meyve bahçesi gördü. Sahibini sordu. Bu zatın gayet cömert ve ihsan sahibi olduğunu, hatta ağaçta bulunan bütün elmaları toplayıp götürülse yine bir şey demiyeceğini, bir elmanın ne ehemmiyeti olacağını söylediler. Buna rağmen elmanın sahibini buldu, meseleyi an­lattı, ya parasını almasını veya helal etmesini istedi. Bahçe sahibi gencin bu halini görünce takva ve verasının doğru olup olmadığını öğ­renmek için şöyle dedi:

- Yediğin elma için ne vereceksin?

- Altın gümüş neyim olsa veririm.

- Ben altın gümüş istemem ama, eğer kıyamette senden davacı olmamı istemezsen bir teklifim var, onu kabul etmen gerekir.

- Teklifin nedir?

- Yapacaksan söyliyeyim…

- Şeriata uygunsa yapabilirim.

- Kör, sağır, dilsiz ve kötürüm bir kızım var, bununla evlenmeğe razı olursan o zaman elmayı sana helal edebilirim.

Sabit hazretleri ahirete kul hakkıyla gitmemek için bu teklifi kabul etti. Düğün hazırlığı yapıldı. Sabit hazretlerinin ilk gece odaya girmesiyle çıkması bir oldu. Hemen kayınpederine koşup, "efendim, bir yanlışlık var galiba, içeride sizin bahsettiğiniz vasıflarda bir kız yok, tam tersi!"

Kaynatası tebessüm ederek, "Evladım o benim kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kör dediysem, o hiç haram görmemiştir. Sağır dediysem, o hiç haram duymamıştır. Dilsiz dediysem, o hiç haram konuşmamıştır. Kötürüm dediysem, o hiç harama gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allahü teâlâ mübarek ve mesut etsin."

İşte bu evlilikten, yani böyle anne ve babadan İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretleri dünyaya geldi. İmam-ı Azam'ın ilminin ışığıyla aydınlanmayı ve faydalı ilimle amel işlemeyi Rabbimiz nasip eylesin.

*

Türk halkı arasında güzel bir söz vardır. Şöyle:

İslam'ın şartı beştir. Altıncısı haddini bilmektir.

Allaha Emanet olun...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları