GEÇEN hafta camilerde "Minik Serçe" adıyla maruf Sezen Aksu ile uğraşıldı. Koskoca Diyanet İşleri'nin başka bir konusu yokmuş gibi, işi buralara kadar getirdi…
Oysa ki, ülkemizde mevcut olan Diyanet Ordusu şöyle vaaz vermeliydi:
Çarpmayacaksın…
Çırpmayacaksın…
Yetim Hakkı Yemeyeceksin…
Kadınları katletmeyeceksin…
Halktan özveri bekleyen Ankara'dan da tasarruf ve şeffaf bir yönetim isteyeceksin…
Mahkemeler… Eğitim… Hastaneler… Ve güncel hayatın her alanında çekilen sıkıntılar… Yapılan haksızlıklar…
Kısacası kul hakkı… Yemeyeceksin…
Demeliydi…
Diyanet ne yapıyor!
Meğerse, 5 yıl önce vizyona girmiş bir şarkının sözlerinde Adem ve Havva ile ilgili cahil anlamına gelen sözler varmış… Peki o zaman Sezen Aksu, bu kadar büyük bir suç işlemişse (!) 5 yıldır neden sustunuz da şimdi konuşuyorsunuz?
Peygamberimiz ümmi değil miydi?
Hatta ilk "Oku" emri geldiğinde;
"Ben okuma bilmem ki!" dememiş miydi?
Ve ikinci bir emirle "Oku… Allah'ın adıyla oku" başlamamış mıydı okumaya?
Şimdi bunun böyle olduğunu söylemek İslam'a ya da İki Cihan Serveri Peygamberimize hakaret mi oluyor?
Kaldı ki, Adem ile Havva, Cennet'ten kovulan ilk insanlardır…
Memleket yanıyor… Biz nelerle uğraşıyoruz…
Cumhurbaşkanı, Cuma namazı kıldığı caminin imamını yanına alarak, "Ve dinimize saldıranın boynu koparılır" türünden çok tehlikeli bir demeç veriyor…
Daha kime, ne diyeceksiniz?
DİYANET ÖZERK BİR KURULUŞ OLMAKTAN ÇIKTI
Sevgili okurlar, bundan birkaç gün önce Namık Kemal'in Evrak-ı Perişan adlı eserini okuyordum. Burada ilginç bir tespitte bulunmuştu fikir dünyamızın önemli ismi… Şöyle diyordu:
Osmanlı Padişahları'nın da katıldığı hutbede Şeyhülislam ya da hoca, vaazının sonunda: "İnnehu la yuhibbu-z zalimin"…
Anlamı: "Şüphesiz Allah zalimleri sevmez"
Bu gelenek, 9. Padişah Yavuz Sultan Selim'e kadar böyle devam etmiş…
Fakat Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra bu kısım şöyle değiştirilmiş:
"Her kar ki Hüsrev bekoned şirines…"
Yani: "Padişahın yaptığı her iş güzeldir…"
İşte durum aynen böyledir… Şimdiki Diyanet İşleri de özerk bir kurum olmaktan çıkmış, tamamen hükümetin dümen suyunda gidiyor…
Oysa ki, hükümetler gelip geçici, İslamiyet ise kalıcıdır…
Türkiye'de karakış tam hükmünü sürerken…
İnsanlar çaresizlik ve hayat pahalılığı içinde kıvranırken…
10 milyon işsiz yıllardan beri bir iş bulabilmek için çırpınırken…
Hükümet ve Diyanet işi gücü bırakmış, Minik Serçe'ye saldırıyor…
