Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Levent Doğan

Levent Doğan

Yazar

Depremin Süren psikolojik etkileri

Yaşanan elim afetin yaralarını toplumca sarmaya devam ediyoruz.

Bu süreçte birçok kişinin fedakarca ve kahramanca davranışı herkesi oldukça gururlandırdı.

Bununla birlikte tüm bu yaşananları dışardan takip etmekten ve kendince yardımlar yapmaktan başka yapacağı bir şeyi olmayan kişilerde de bazı psikolojik etkiler gözlemlenmeye başlandı.

Bunlardan ilki yoğun bir suçluluk hissiyatı.

Açıktım ve üşüyorum demek; bir giysiye ihtiyaç duyduğumuzu düşünmek gibi günlük ve doğal yaşantılarımız artık suçlu ve utanmış hissetmemize yol açabiliyor.

Bu suçluluk hâli kimisinde birkaç gün veya sadece bazı yaşantılarda oluşurken, kimisinde yaşamının neredeyse her yerine tesir eden bir mücadeleye dönüşebilir.

Bu duygularla baş etmenin ilk adımı her zamanki gibi kabul ve doğru değerlendirmeyle başlar.

Böyle hissediyor olmamız, yaşanan bu felakete verdiğimiz insani ve bence ahlaki de bir reaksiyondur.

Evet doğaldır ama sürmemelidir, tükenmelidir.

Dolayısıyla, bu hissiyatları hissediyor olmayı bile takdir ile kabullenerek, bu duyguları sosyal çevremiz ile paylaşabiliriz.

Çevremizden alacağımız bu sosyal desteğin yanında, gönüllülük temelli yardımlara katılımlar göstererek, sadece kontrol edebileceğimiz davranışlara odaklanabiliriz.

Ayrıca hayatımızın rutinlerine ufak ufak geri dönmeye gayret ederek, bu duyguların yarattığı bunalıma ara verebiliriz.

Bunu yapmak olayları unutmamıza ve duyarsızlaşmamıza yol açmaz, sadece şiddetli olumsuz duyguları tüketecek alan yaratırken sahiden ve sadece yapabileceğimiz yardım ve destek davranışlarına odaklar.

Depremin yaratabileceği bir diğer psikolojik etki ise depremle ilgili neredeyse fobi halini alabilecek bir kaygılanımdır.

En başından şunu bilmeliyiz ki deprem hakkında kaygılanmak, depremle ilgili daha dikkatli ve bilinçli olmak demek değildir.

Bilakis, panik halinde olmaktır. Panik halinde olmaksa etkili bir başa çıkma yaratmaz ve sadece duygu durumumuzu bozarak sıradan yaşamlarımızı da olumsuz etkiler.

Bu gibi durumlarda, her zamanki gibi irrasyonel ve aşırıya giden kaçınma ve güvenlik davranışlarınızı kesmelisiniz.

Bahsetmem gereken son etki ise varoluşsal krizler hakkında.

Özellikle bu gibi büyük yıkım yaratan, bizleri acizliğimiz ve çaresizliğimizle baş başa bırakan felaketlerde kendimizi hayatın anlamını sorgular vaziyette bulabiliriz.

Bu noktada ilk adım derhal bir yardım almaktır. Bu profesyonel veya sosyal destek olabilir. Önemli olan hayatla ve varoluşla ilgili düşünce ve duygularınızı paylaşmaktır.

Ayrıca, suçlulukta bahsettiğim gibi bu durumda yapabileceklerinize odaklanmak ve hayatınızdaki aktiviteleri bir nebze artırarak hayatın akışına tekrar dahil olmak yardımcı olacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları