Bir ilde yeni faylar tespit edildi 'Çok çok önemli diyerek konum verdi'

Bir ilde yeni faylar tespit edildi 'Çok çok önemli diyerek konum verdi'
O ilde yeni fay hattı tespit edildi. Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, çok çok önemli diyerek konum verdi

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, 30 Ekim 2020'deki Sisam Depremi'nden en çok etkilenen Bornova Havzası'nda yapılan çalışmaları paylaştı.

Bornova Havzası'nda, özellikle güneyden gelen Tuzla Fayı veya Orhanlı Fay Zonu gibi yapısal süreksizliklerin havzanın altında bazı kolları olabileceğini belirten Doç. Dr. Sümer, bu çalışmalarla havzanın derinliklerindeki yapıları ilk defa keşfettiklerini ifade etti. Bu proje öncesinde havzanın altındaki yapı hakkında bilgi sahibi olmadıklarını ancak bu çalışma sayesinde bu bilgileri elde ettiklerini vurguladı.

ekran-goruntusu-2024-04-04-115523.png

DAHA ÖNCE BELİRLENMEMİŞ FAYLAR TESPİT EDİLDİ

Ege Denizi'nde İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında gerçekleşen depremin ardından çok sayıda binanın yıkıldığı ve 117 kişinin hayatını kaybettiği hatırlatıldı. DEÜ öncülüğünde, 8 üniversiteden yaklaşık 30 bilim insanının katılımıyla gerçekleştirilen çalışmaların depremin neden Bornova Havzası'nı daha fazla etkilediğini araştırdığı belirtildi.

Doç. Dr. Sümer, önceki bilimsel çalışmaların Bornova Havzası'nın yer bilimsel verilerinin yetersiz olduğunu gösterdiğini ve bu yüzden daha fazla veriye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Deprem sonrasında TÜBİTAK'ın yaptığı çağrıya yanıt vererek hızla bir proje geliştirdiklerini ve yaklaşık 2,5 yıldır bu çalışmayı sürdürdüklerini açıkladı. Projenin sonuçlarının geçen hafta TÜBİTAK'a sunulduğunu belirterek, elde edilen yer bilimsel verilerin bilgisayar simülasyonlarıyla farklı faylarda oluşabilecek deprem senaryolarına tabi tutulacağını söyledi.

ekran-goruntusu-2024-04-04-115509.png

"İLK KEZ GÖZLEMLEDİK"

Proje kapsamında elde edilen ön sonuçları paylaşan Doç. Dr. Sümer, şunları belirtti:

"İzmir Fayı'nın ve Bornova Fayı'nın havza içindeki bazı parçalarına dair veriler elde ettik. Özellikle güneyden gelen Tuzla Fayı veya Orhanlı Fay Zonu gibi yapısal kırıklıkların, havzanın altında belirli kolları olabileceğini tespit ettik. Bu projeye başlamadan önce, havzanın derinliklerinde ne olduğu konusunda bilgimiz yoktu. Ancak bu proje sayesinde, havzanın altındaki yapıları ilk kez gözlemledik. Dünyada belki de böyle bir metropol alanında 8 kilometreye kadar uzunluğa sahip sismik yansıma kesitlerini ilk kez gerçekleştirdik."

ekran-goruntusu-2024-04-04-115500.png

"BU FAYLAR DOĞRUDAN TEKLİKELİ OLABİLİR"

Bu sonuçların son derece önemli olduğunu vurgulayan Sümer, "Havzanın altında nelerin bulunduğunu gördük. Bir bakıma, havzanın röntgenini çektik diyebiliriz. TÜBİTAK-MAM ile birlikte, bu metropol alanında en uzun kesitleri aldık. Bornova Havzası'nın altında nelerin olduğunu ilk kez gördük. Daha önce belirlenmemiş fay hatlarını tespit ettik. Bu faylar doğrudan tehlikeli olabilir, ancak gelecekte oluşabilecek bir depremde bu fayların etkilerini kesinlikle sayısal verilerle değerlendirmemiz gerekiyor" dedi.

"DEPREM DALGALARI BU BÖLGEDE DAHA ETKİLİ"

ekran-goruntusu-2024-04-04-115452.png

Sisam Depremi'nin Bornova Havzası'nda neden etkili olduğuna ilişkin açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Ökmen Sümer, "Havzanın geometrisi kıyıya doğru derinleşiyor. Havza dolgusunda farklı türde çökeltiler bulunmaktadır. Bu çökeltiler, özellikle depremde farklı davranışlar sergileyen bölgelerde kıyı kesimlerinde ve sığ derinliklerde bulunmaktadır. Kıyıya doğru havza dolgusunun kalınlığının artması ve kötü zemin özellikleri, deprem dalgalarının bu bölgelerde daha fazla etkili olmasını sağlamıştır. Bu nedenle, havzanın batı bölgeleri daha çok etkilenmiştir" şeklinde konuştu.

"SON DERECE KRİTİK KONU"

Doç. Dr. Sümer, özellikle faylarla kontrol edilen havzalar için bu ölçekte ve kapsamda yapılan bilimsel çalışmaların hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak, "Havza bazında, tüm yer bilimsel özelliklerin multidisipliner bir perspektifle incelenmesi gerekmektedir. Ardından mikro bölgeleme ve kentsel dönüşümde mühendislik parametrelerinin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Tüm bu adımları gözden geçirmeden, detaya inmek bizi geriye götürebilir. Bu son derece kritik bir konudur" dedi.

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.