Beş Minare Hikayesi
7000 yıllık kadim bir şehir olan Bitlis ilimiz, Doğu Anadolu da bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir ilimizdir. Bitlis'in gerçekten çok kadim bir şehir olduğu hemen hemen herkes tarafından bilinmektedir. Bitlis'te bir çok tarihi eser mevcuttur. Bunlardan en meşhur olan Bitlis kalesi gezmeye görmeğe değer bir eserdir. Bunun yanı sıra Ahlat Selçuklu mezarlığı bir başka güzel, tarihi Hamamları, Hanları, Medreseleri, Camileri, Türbeleri, Kervansarayları, köprüleri, Kaplıcaları hepsinin ayrı ayrı birer hikayeleri ve güzellikleri var. Bütün bunlardan bahsetmeğe kalksam 10'larca ciltlik ansiklopedi olur. En akılda kalan insanlara Bitlis dediklerinde ilk akıllarına gelen "Bitlis'te beş minare" türküsü, bende herkes tarafından keyifle dinlenen bu türkünün hikayesini sizlerle paylaşmak istedim.
1916 yıllarında Anadolu düşman işgali altında! Ruslar, Doğu Anadolu bölgesinde ilerlemeye çalışıyor, kahraman Anadolu insanı ise genç yaşlı demeden cepheye gitmiş vatanını savunuyordu. Ruslar, bazı bölgeleri ele geçirmişlerdi. Ele geçirdikleri yerlerden birisi de Bitlis idi. Bitlis, o dönemde o bölgede aktif yaşantının olduğu bir şehirdi. Ancak düşman işgal etmeye başladığında hem şehirden göçenler hem de cepheye gidenlerden dolayı şehrin nüfusu oldukça düştü. Bitlis'e gelen Rus askerleri ise işgal sırasında birçok yere zarar veriyor, şehri harabe haline getiriyorlardı. Savaş sona erdi. Kahraman Anadolu insanı düşmanın Anadolu'yu teslim almasına izin vermedi. Düşman Anadolu'dan çekildi. Çekilmesine çekildi de ama arkasından kocaman bir yıkım ve enkaz bırakmıştı.
İşte beş minarenin hikayesi de tam olarak burada başladı.
Bitlis Rus işgalinden çıktıktan sonra orduların başında olan kişi komutan Şerif bey, savaş sonrası Bitlis'i görmek için Bitlis'e yüksekten bakan bir tepe olan ve şu an "Şerif bey tepesi" olarak adlandırılan tepeye çıkıp Bitlis'e bakar ve görür ki Bitlis yıkık dökük her taraf yerle bir olmuş sadece ayakta kalan 5 minare durur... Ve orada oturup türküyü söyler. Komutan Şerif bey oğluna dönerek oğul şehrimiz viran olmuş talan olmuş her taraf yanmış kül olmuş diyerek yere çöker, oğluna dönerek hele oğul sen var git şehre, bi bak bakalım yaşayan var mı bi kontrol et gel. Benim dizlerim tutmuyor der ve oğlunu şehre gönderir. Oğlu şehre gider ve şehri kontrol edip dönerken uzaktan bağırmaya başlar:" Laov Laov Babo Babo, şehir de hiç kimse sağ kalmamış hepsi ölmüş ya da göç etmiş, sadece beş tane minare kalmış." Bunu duyan baba kederlenir umutla döndüğü memleketinin bu haline dayanamaz ve o meşhur "Bitlis'te Beş Minare" ağıtını yanık yüreğiyle söylemeye başlar…
Bitlis'te beş minare
Beri gel oğlan beri gel
Yüreğim dolu yare
Beri gel oğlan beri gel
İsterem yanen gelem
Beri gel oğlan beri gel
Cebimde yok on pare
Beri gel oğlan beri gel
Tüfengim dolu saçma
Beri gel oğlan beri gel
Vururum benden kaçma
Beri gel oğlan beri gel
Doksan dokuz yarem var
Beri gel oğlan beri gel
Bir yare de sen açma
Beri gel oğlan beri gel
Şerif bey dertli dertli bu ağıtı söylerken şehre indiğinde şehirde yapılan yıkımları zülümleri katliamları gözleriyle görünce yere yıkılır. Ruhunu teslim eder. Rivayete göre Şerif Tepesine gömülür. Ama net olarak bilinen bir mezarı yoktur. Ruhu şad olsun.
Kalın sağlıcakla.