Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüsameddin Acar

Hüsameddin Acar

Yazar

Babalar Günü'ne özel

Yaşlı bir baba…

Kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş…

Bir gün canı yaprak döneri çok çekmiş. Babasının isteğini fark eden oğlu, almış babasını güzel bir lokantaya götürmüş…

Baba, yemeği önce kendisi yemek istemiş… Ancak yaşlılığın verdiği zayıflık sonucu elleri titrediği için lokmayı ağzına götürmek isteği her seferinde üzerine dökmüş; dönerin yağı sakalına damlamış…

Lokantadaki insanların bakışları da pür dikkat onların üzerinde…

Yaşlı baba, aşağılayıcı, alaycı bakışların hedefindedir.

Bir süre sonra oğlu sabır ve itina ile lokmaları babasının ağzına koymaya başlar…

Nihayet yemek bitmiş ve oğlu babasını alıp lavaboya götürür elini-yüzünü iyice yıkar. Üstünü başını silip temizler, saçını sakalını düzeltip tarar. Gözlüklerini silip gözüne takar ve ardından da koluna girip dışarı çıkarır…

Lokantada bulunanların alaycı bakışları hala onların üzerindedir…

Hiçbir bakışı umursamayan hayırlı evlat ise yüzündeki tebessümle ve babasına sevdiği yemeği yedirmenin hazzı ile lokantadan ayrılmak üzeredir.

Yemek parasını ödeyip çıkarken, arkalarından yaşlı bir amca seslenir:

"Hey evlat, burada bir şey bıraktığının farkında mısın?"

Delikanlı az düşündükten sonra çocuk cevap verir:

"Hayır, masada bir şey bıraktığımı sanmıyorum!"

Yaşlı amca:

"Hayır evlat, yanılıyorsun! Sen burada çok değerli bir şey bırakıp gidiyorsun!"

Şaşkınlık içinde:

"Ne bırakmışım ki bey amca?"

"Sen burada her evlat için bir ders ve her baba için bir umut ışığı bırakıp gidiyorsun!"

***

O anda salonda tam bir sessizlik hâkim olur.

Herkes yaptığından, tavırlarından ve düşüncelerinden dolayı utanç duymaya başlar.

Unutmuşlardı bir an, başları her dara düştüğünde babalarına sığındıklarını:

"Baba, şunu istiyorum."

"Baba, bana şunu al."

"Baba, şu okulda, şu üniversitede okumak istiyorum, şu kadar okul harcı gerekiyor."

"Baba, okul masrafları için şu kadar para lazım!"

"Baba, falan şehre gezmeye gitmek istiyorum, para gerekiyor!"

"Baba, doğum günümde bana ne aldın?"

"Baba… Baba…"

İsteklerin sonu gelmez…

Ama bir defa olsun dememişlerdi sanki:

"Yanımdasın ya bana, benim için her şeye değer ve yeter!"

"Babam! Senin yanında olmak benim için bir dünyadır…"

***

Hep sahip olmak istediklerimizden söylenip durduk, yokluklarımızdan sitem edip, şikâyetçi olduk… Ama belki de hiç sormadık ona:

"Baba, senin benden bir isteğin var mı?"

Çoğumuza kesin sormuşlardır çocukluğumuzda:

"Anneni mi çok seviyorsun, babanı mı?" diye.

İlk başta "Her ikisini de" desek de, az ısrar sonucu utanarak, sıkılarak kısık sesle "Annemi" diyorduk; buna rağmen babalarımız yine de yüzündeki tebessümü eksik etmezdi.

Ama bir gün gelir de kayıp giderse elinizden, aile fertlerinin güzel yaşaması için ne tür zahmetlere katlandığını işte o zaman anlarsınız…

Düşünüyorum da, baba hakkında bir sure inmiş olsaydı kesin babaya da yemin edilirdi…

"Ant olsun ekmek kokan nasırlı ellerine!"

"Ant olsun hep kaygı taşıyan gözlerine!"

"Ant olsun içine akan kutsal gözyaşlarına!"

"Ant olsun keder dağına dönüşen yüce kalbine!"

"Ant olsun gururuna, garipliğine, kadri bilinmeyen kadrine!"

Cennet senin ayaklarının altında olmasa da…

Tüm babalarımızın ölenlerine rahmet, hayatta olanlara sağlıklı bir ömür diliyorum.

Babalar Gününüz kutlu olsun…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları