Almanya'da başlayan dizel yasakları tüm Avrupa şehirlerine yayılıyor. İlk olarak 2018 yılında Köln'de başlayan 'dizel yasağı' Hamburg, Stuttgart, Bonn ve Essen'in ardından geçtiğimiz sene İtalya'nın tarihi kenti Milano'da da uygulanmaya başlanmıştı. Almanya ve İtalya'da dizel araçların satışının yavaşladığı, dizel araç sahiplerinin ikinci el satışında büyük maddi kayıplara uğradığı gözlemleniyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan laboratuvar testlerinde çevreye 10 kat daha fazla zarar verdiği kanıtlanan dizel yakıtı, yanarken ortaya çıkardığı katı parçacıklar nedeniyle yalnızca havayı kirletmekle kalmıyor, tarihi yapılara da zarar veriyor.
Milano'nun ardından 2020 yılına dizel yasağıyla giren Barselona ve Madrid'in ardından Fransa, Hollanda ve Norveç şehirlerinde de uygulanması beklenen 'dizel yasağı'nın Türkiye'de de ses getirmesi bekleniyor.
Alternatif yakıt sistemleri üreticisi BRC'nin Türkiye CEO'su Kadir Örücü'ye göre, dizel yasağı Türkiye'yi de etkileyecek. Tüm dünyada üretimi yavaşlatılan dizel motorlu araçların 2030 yılında tamamen üretimden kaldırılacağına dikkat çeken Kadir Örücü konuyla ilgili şu bilgileri veriyor:
"Dünya Sağlık Örgütü tarafından hem çevreye hem de insanlara zarar verdiği kanıtlanan dizel motoru araçlar, benzinli araçlara göre 10 kat daha fazla zararlı gaz salınımı yapıyor. 2030 yılında dizel araçlar kademeli olarak üretimden kaldırılacak. Tarihi dokuyu korumak ve hava kalitesini arttırmak için başlatılan dizel yasağının yakın zamanda başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerimizde göreceğimize inanıyorum. Hava kirliliği ve insan sağlığı açısından en önemli kirleticiler PM olarak adlandırılan katı parçacıklar ve NOx olarak kısaltılan azot oksitlerdir. Avrupa Birliği ülkelerinde PM'den kaynaklanan sağlık harcamalarının ton başına 75 bin Euro, NOx'dan kaynaklananın ise 12 bin Euro olduğu hesaplanmaktadır. Almanya'da Münster Mahkemesi'nin Köln'de başlattığı dizel yasağı bugün İtalya ve İspanya'da uygulanıyor. Bu yıl bitmeden de Fransa, Hollanda ve Norveç'te yürürlüğe konması bekleniyor. Tarihi değerine paha biçilemeyen İstanbul'da da dizel yasağını görmemiz mümkün. Kent merkezi bu denli yoğun olan bir şehirde PM değerlerinin ne denli yüksek olduğunu sıkışık trafikteki hava kalitesinden anlayabilirsiniz."
En ucuz enerji
güneş ve rüzgâr
Elektrik pahalı bir enerji. Yaşamımızın birçok bölümünde kullanıyoruz. Halbuki ülkemiz ucuz enerji üretecek olanaklara sahip. Yılın büyük bölümü güneş ve rüzgâr almakta. Tam bunları düşünürken BloombergNEF'in hazırladığı 'Türkiye Enerji Piyasasının Uzun Vadeli Görünümü' başlıklı raporu açıklandı. Bu rapor, benim de düşüncelerimi teyit etmekte. Raporda Türkiye'de elektriğin en ucuza üretildiği kaynakların güneş ve rüzgâr enerjisi olacağı belirtilmekte... İşte size rapordan bazı satırlar…
Türkiye'nin toplam elektrik kurulu gücünün 2017 ile 2050 yılları arasında iki katına çıkması öngörülüyor. Onshore rüzgâr (yüzde 25) ve güneş (yüzde 25) enerjisi kurulu güçlerinin payının toplam kurulu gücün yarısına denk gelmesi bekleniyor. Rüzgâr ve güneşin kurulu güçteki payı artarken, yatırım maliyetlerindeki düşüşe dikkat çekiliyor.
Raporda güneş ve rüzgâr enerjisi santrallerinin maliyetlerinin, doğalgaz ve kömür santrallerine oranla çok düşük olacağı belirtiliyor. Doğru düzgün güneş görmeyen Avrupa bile güneş enerjisinden faydalanırken, biz de daha geçen aylarda güneş enerjisinden elektrik üretmeye bürokratik kolaylıklar sağlandı. Geç oldu ama güç olmasın, artık ülkece yenilenebilir enerjiye her alanda teşvik verilmeli…
