Afrika'dan gelen yabancı öğrenci tehlikesi: Neden geliyorlar

“Afrika'dan gelen yabancı öğrenci tehlikesi” başlıklı yazımda Afrika’dan gelen yabancı öğrencilerin Türkiye’deki oluşturduğu tehlikeleri yazmıştık.

Bu yazıda ise Afrikalıların neden Türkiye’ye geldiğini anlamaya çalışacağız.

Afrikalılar neden Türkiye’yi tercih ediyor?

Bazıları Türkiye'nin Afrika’daki varlığını "yeni Osmanlıcı siyasetin parçası" olarak nitelendirse de işin aslı pek de öyle görünmüyor.

Sanıldığı gibi Türkiye tarafından Afrika’da “iskan politikası” yürütülmüyor.

Zaten tersten bir iskan olduğu da gözler önünde. Sınırlar genişlemezken, nüfusun arttığı bir “iskan politikası” söz konusu.

Modern kapitalizm döneminde hala Afrika'da emperyalist ülkelerin kapışmaları sürerken, Türkiye de AKP’nin iktidar olmasıyla birlikte 2005 yılından bu yana yeni bir Afrika politikası izlemeye başladı ve 2005 yılını "Afrika Yılı" ilan etti.

Türkiye, kıtadaki nüfuzunu güçlendirmek için aynı yıl “Afrika açılımı” başlattı ve Afrika Birliği’nde (AfB) gözlemci ülke statüsü kazandı.

2002 yılında Türkiye’nin kıtada sadece 12 büyükelçiliği bulunurken, 2022 yılında bu sayı 44’e yükseltildi.

İki ülke arasında ticaret hacmi 2003'te 5,4 milyar dolar seviyesindeyken, 2022 yılına gelindiğinde 40 milyar doları aştı.

Tabii müteahhitlerimiz durur mu?

Afrika Kıtası'nda Türk müteahhitlik firmalarının üstlendiği projelerin hacmi de hızla büyüyerek 77,8 milyar dolara ulaştı.

Türk şirketlerin patronları sermayesini güçlendirecek diye ülkenin kapıları Afrikalılara açılmış oldu.

Örneğin; Türk şirketleri Somali’nin başkenti Mogadişu'nun ana deniz ve hava limanlarını işletiyor ve Somali hükümetinin gelirlerinin %80'i bu limanlardan sağlanıyor.

Afrika’daki siyah pastadan bir dilim alınmak istenmesinin sonucunda Türkiye’nin en ücra ilçelerinde bile Afrikalı görmek mümkün hale geldi.

Türkiye Maarif Vakfı’nın, Türkiye Burslarının, YÖK’ün, Yunus Emre Enstitüsü’nün, TİKA’nın, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) gibi daha birçok kurumun kıtadaki faaliyetleri nedeniyle son yıllarda Afrika’dan gelen yabancı öğrenci sayısı haliyle arttı.

Yalnızca YTB’nin 2010-2019 arasında 52 Afrika ülkesinden toplam 5 bin 259 öğrenciye burs verdiğini bunun 1147’sinin de sadece 2019 yılında verildiğini düşünürsek, Afrikalılar gelmek de haksız değiller.

Bu Afrikalılaştırma da Türk milletinin ödediği vergilerle gerçekleştiriliyor.

Yunus Emre Enstitüsü de Afrika'da 7 ülkede faaliyetlerine devam ederken, Türkiye Maarif Vakfının da 26 ülkede 191 kurumu bulunuyor.

TİKA da geri kalmayarak Afrika’da 23 ofisiyle bölgede varlığını devam ettiriyor.

YÖK ve üniversitelerin yabancı öğrenci sayısı verileri birbirleriyle uyuşmadığı için Türkiye’de kaç Afrikalı öğrenci olduğu tam olarak bilinmiyor fakat 2022 yılında YÖK Başkanı Özvar’ın “54 farklı Afrika ülkesinden 50 binden fazla öğrencimiz bulunuyor” açıklamasıyla en az 50 bin öğrenci olduğunu söyleyebiliriz.

Bir başka veriye göre ise Türkiye’de Afrikalı öğrenci sayısı, 2016 ile 2021 arasında %183 arttı.

Afrika ile ilk güçlü temasların olduğu zamana bakacak olursak da karşımıza FETÖ çıkıyor…

Fethullahçılığın suç olmadığı zamanlarda, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in bölgedeki yapılanmasıyla iş dünyası, eğitim ve insani yardım kuruluşları kıtada bir ağ kurmuştu.

2016'daki darbe girişimi sonrası ise AKP hükümeti, yapılanma içindeki kurumları kıtadan uzaklaştırıp yerlerine yeni aktör yerleştirmek zorunda kaldı.

Bu yapılanmayı bozarken bölgede Türkiye’nin etkisi artırılmak istendi.

Saydığımız birçok nedenden hareketle, şu anda Türkiye’nin kapıları Afrikalı öğrencilerin “açıl susam açıl” demesiyle açılan sihirli bir kapıya dönüştü.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları