Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sıla Topbaş

Sıla Topbaş

MUNSAP

2020 ekonomik ve siyasi kutuplaşmalar içeriyor

Bugün size bizi karamsar düşüncelere uğratacak bir rapordan söz etmek istiyorum.

Malum 21-24 Ocak 2020 tarihlerinde İsviçre'nin Davos kasabasında Dünya Ekonomik Forumu gerçekleşti. Forum sonrası birtakım bildiriler yayımlandı. Bunlardan biri de Marsh & McLennan Şirketler Grubu ve Zurich Sigorta Grubu'nun destekleriyle hazırlanan Küresel Riskler Raporu... 

Bu raporun sonuçlarına göre; tüm uzun vadeli riskler iklime yönelik ciddi tehditler oluştururken, ekonomik çatışmalar ve iç siyasi kutuplaşma 2020 yılının önemli kısa vadeli riskleri olarak gözüküyor. Yine rapora göre, iklime, çevreye, halk sağlığına ve teknolojik sistemlere yönelik ciddi tehditleri ortadan kaldırmak için dünya liderleri, şirketler ve siyasete yön verenler arasında işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Araştırmaya katılanların yüzde 78,5'i ekonomik çatışmaların, yüzde 78,4'ü iç siyasi kutuplaşmaların, yüzde 77,1'i aşırı ısı dalgalarının, yüzde 76,2'si doğal kaynak ekosistemlerinin tahrip olmasının ve yüzde 76,1'i ise siber saldırıların artmasını bekliyor.

Jeopolitik karışıklıkların ve çok taraflılığın yok olması, herkesçe paylaşılan kritik küresel risklerle başa çıkma yeteneğini tehdit ediyor. Toplumsal bölünmelerin onarılması ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlanması sorunları acilen ele alınmadıkça, liderlerin iklim veya biyolojik çeşitlilik krizleri gibi tehditleri sistematik olarak ele alamayacakları konusunda uyarılarda bulunuyor.

İş dünyası ve devlet liderleri ortak risklere karşı birlik olmalı:

Küresel Riskler Raporu; dünyanın jeopolitik bozulmaları içeren sisin kalkmasını bekleyemeyeceği bir zamanda mevcut riskleri azaltmak için çok paydaşlı bir yaklaşıma açıkça ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. 2020'de yerel ve uluslararası kutuplaşmanın artacağı ve ekonomik yavaşlamanın yaşanacağı bir yıl öngörülüyor. Jeopolitik türbülansın; iş dünyası ve devlet liderlerinin ortak risklere karşı acilen birlikte çalışmaya ihtiyaç duydukları bir zamanda, büyük güçlerin rekabet ettiği istikrarsız, tek taraflı dünyaya doğru bizleri ittiğine dikkat çekiliyor. Rapor, tüm paydaşların geleceğe hazırlanırlarken, günümüzün çığır açan güç kaymalarına ve jeopolitik türbülansa adapte olmadıkça; en acil ekonomik, çevresel ve teknolojik zorluklardan bazılarını ele almak açısından zamanlarının tükeneceğini ortaya koyuyor. Bu durum da iş dünyası ve siyasete yön verenler tarafından eylemde bulunulmasına en çok ihtiyaç duyulan noktalara işaret ediyor.

İklim yangınları yaşanırken, deniz seviyesi giderek yükseliyor:

Rapora göre, özellikle iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve türlerde görülen azalma gibi kritik sorunların ele alınması açısından aciliyet ihtiva ediyor. Siyasete yön verenlerin dünyayı korumaya yönelik hedeflerini, ekonomiyi iyileştirmeye yönelik hedefleriyle eşleştirmelerine ve şirketlerin de bilim bazlı hedeflere kendilerini adapte ederek gelecekte yaşanabilecek potansiyel afet risklerinden kaçınmaları gerekiyor.

Genç nesillere göre gezegenin durumu endişe verici:

Küresel Riskler Raporu, 1980'den sonra doğanların riskleri nasıl gördüğüne de dikkat çekiyor. Genç nesiller kısa ve uzun vadede çevresel riskleri diğer katılımcılara nazaran daha yüksek derecelendiriyor. Genç nesil katılımcıların neredeyse yüzde 90'ı, 2020'de aşırı sıcak dalgalarının, ekosistemlerin tahrip olmasının ve kirlilikten etkilenen sağlık tablosunun ağırlaşacağına inanıyor. Bu yüzdeler, diğer nesiller için sırayla yüzde 77, yüzde 76 ve yüzde 67 olarak sıralanıyor. Genç nesiller ayrıca çevresel risklerin etkisinin 2030 yılına kadar daha katastrofik ve daha muhtemel olacağına inanıyor.

İnsan aktivitesinin, halihazırda gıda ve sağlık sistemlerimizin temelini oluşturan tüm vahşi memelilerin yüzde 83'ünün ve bitkilerin yarısının yok olmasına neden olduğunu belirten rapor, gençlerin bu endişelerinin haklılığına işaret ediyor.

Rapora göre önümüzdeki 10 yıl içinde "gerçekleşme olasılığına" göre en büyük 5 risk:

*) Örneğin sel, fırtına gibi olağanüstü hava olayları,

*) İklim değişikliğinin iyileştirilmesi ve uyum çabaları konusunda başarısızlık,

*) Deprem, tsunami, volkanik patlama, jeomanyetik fırtınalar gibi büyük ölçekli doğal afetler,

*) Büyük ölçekli biyolojik çeşitlilik kaybı ve ekosistem çökmesi,

*) İnsan yapımı çevresel zararlar ve afetler…

Avusturalya'daki bitmeyen yangınlar, fırtına ve yumruk büyüklüğündeki dolu yağışları, iklim değişikliğinin ciddiyetini gösteriyor, umarım gündemdeki saçma sapan konuları bırakıp artık bu konuları ciddiyetle ele alabiliriz…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları