Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Ziya Gökalp'in fikirleri sonsuza dek yaşayacak

1908'de, İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra, Ziya Gökalp'ın kurduğu gizli Cemiyetin Diyarbakır temsilcisi olan, daha sonra da Peyman Gazetesi'ni çıkaran Gökalp, 1909'da  Selanik'te toplanan, İttihat ve Terakki Kongresi'ne il temsilcisi olarak katıldı. Kongreden bir yıl sonra örgütün Selanik'teki merkez yönetim kuruluna üye seçilen ve 1910'da kurulmasında liderlik yaptığı İttihat Terakki İdadisi'nde, sosyoloji dersleri verdi. Gerek Selanik  ve gerekse İstanbul ve Diyar-ı Bekir'de, edebiyat, felsefe, siyaset ve sosyoloji ile uğraştı. Dilde, sade Türkçe'ye taraftardı. Şiirde hece veznini kullandı. Düşüncelerini  "Türk milletindenim, İslam ümmetindenim, Garp medeniyetindenim" diye özetlemiştir.

Üyesi bulunduğu, İttihat ve Terakki partisinin kongresinde; "Din ve devlet işlerinin ayrılması, kadınlara eşit haklar tanınması, medresenin kapatılması" fikirlerini savunmuştur. Ziya Gökalp, bu sırada, Yeni Lisan makaleleriyle, dil hakkındaki fikirlerini içeren Genç Kalemler Dergisi'nin kadrosuna girerek, dergide yayınlanan, Türkçülük ve Türk Dili ile ilgili makale ve şiirleriyle, büyük ilgi uyandırdı. Gökalp, Yeni Felsefe, Rumeli gibi dergi ve gazetelerde de bu konularda çeşitli yazılar kaleme aldı.

1912'de, Ergani, Maden'den, Meclis-i Mebusan'a seçilerek İstanbul'a geri dönen ve Türk Ocağı'nın kurucuları arasında yer alan Gökalp, derneğe ait Türk Yurdu, Halka Doğru, İslam Mecmuası, Milli Tetebbular Mecmuası, İktisadiyat Mecmuası, İçtimaiyat Mecmuası ve Yeni Mecmua gibi yayın organlarında yazılarına devam ederken, Darülfünun-u Osmani'de de sosyoloji dersleri verdi.

Birinci Dünya Savaşı'nda, Osmanlı yenilgisinin ardından Darülfûnununda profesörlük yaparken 1919'da, İstanbul, İşgal Kuvvvetleri Komutanlığı tarafından tutuklanarak Malta Adası'na sürgüne gönderildi ve 1921'e kadar burada kaldı, dönüşünde Diyarbakır'da 'Küçük Mecmuayı' çıkardı.

İki yıllık sürgün döneminden sonra, Diyarbakır'a geri dönen Gökalp, 1923'te, Maarif Vekaleti Telif ve Tercüme Heyeti Başkanlığı'na tayin edilerek Ankara'ya gitti. Aynı yıl, İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Diyarbakır temsilcisi olarak girdi. Ziya Gökalp'in, Hakimiyeti Milliye, Yeni Gün, Cumhuriyet Gazetesi'nde makaleleri çıkıyordu. Müdafaa-i Hukuk Fırkasının "Dokuz Umde [ilke]  Beyannamesi [bildirgesi]"ne katkıda bulundu, "Dokuz Yol" adlı  bir kitapçık yazarak bunu tanıttı.

"Osmanlı İmparatorluğu içinde Türklüğü keşfeden adam Ziya Gökalp'ti. Ziya Gökalp ülkeyi Osmanlıcılığın ya da İslamcılığın değil, ulus birliğinin kurtaracağını görmüştü. Ona göre çeşitli etnik köken, din ve mezhepten halkı birleştirecek şey Türkün ülküsüydü. "Türküm" diyen ve bu duyguyu taşıyan herkes Türktü."

Ziya Gökalp: "Umut altın gibidir. Hiçbir yerde paslanmaz. Umut elmas gibidir, hiçbir kesici madde onu kesemez. "Umut ruhun gençliğidir. Bu ülke özellikle umutla kurtulacaktır"

Mustafa Kemal Atatürk: "Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim." ifadeleriyle Gökalp'in fikrini benimsediğini göstermiştir.

Ziya Gökalp: "Bana yol gösteren benden olmalı! Türke baş olamaz Türküm demeyen!" derken,

Atatürk: "Hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin?" demiştir.

Ziya Gökalp, 25 Ekim 1924 tarihinde, kısa süren bir hastalığın ardından İstanbul'da uçmağa vardı.

Kızıl Elma (1914), Yeni Hayat (1918) ve Altın Işık (1923) adlarında üç kitapta, masal ve şiirlerini topladı.  1923'te yazdığı Türk Töresi, Türkçülüğün Esasları ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin programını değerlendirdiği  Doğru Yol gibi eserleri de bulunur. Ölümünden sonra, 1926'da, Türk Medeniyeti Tarihi ve Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler adlı iki eseri daha yayınlandı. Yine ölümünden sonra çeşitli gazete ve dergilerde çıkmış  Çınaraltı (1939), Fırka Nedir? (1947), Ziya Gökalp Diyor ki (1950), Ziya Gökalp'in neşredilmemiş yedi eseri ve aile mektupları (1956), Ziya Gökalp'ın Yazarlık Hayatı (1956), 2 kitaplık Ziya Gökalp Külliyatı (1. kitap Şiirler ve Halk Masalları (1952), 2. kitap Limni ve Malta Mektupları (1965)), Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri (1973) gibi birçok yazı ve mektupları, düzenlenerek kitaplarda toplandı.

Kendi sözleriyle o, "şiir için değil şuur için" çalışırdı. Fikirlerini satırlara dökmesinin sebebinin, halk hafızasında kalıplaşmış bazı sözlerin kalmasını sağlamak olduğunu ifade eden Gökalp, Türk edebiyatında sanatçılığından ve şairliğinden çok, fikir adamlığı yönüyle göze çarpan biriydi. Şiirlerinde hece ölçüsüne değer veren Gökalp'in amacı, fikirlerini geniş kitlelere yaymak olduğundan, eserlerinde kullandığı dil sade ve doğaldı.

"Türkleşmek, İslamlaşmak, Çağdaşlaşmak" sözüyle ifade ettiği, Türk kültür ve felsefesinin, Batı'nın bilimsel ve yenilikçi değerleriyle ve İslam'ın ahlaki yapısını birleştirmeye çalıştı.

Temellerini, Emile Durkheim'in, düşüncelerine dayanan "dayanışma" içinde olan bir toplumsal birliğin oluşmasını arzulayan Gökalp, siyasi fikirlerini ve hedeflerini, çok sayıda makalede yazarak, milli edebiyatın kurulması ve gelişmesinde de etkin rol oynadı. "Vatan" adlı şiirinde beklentilerini dile getirdi.

 

VATAN

 

Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur,

Köylü anlar manasını namazdaki duânın.

Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'ân okunur.

Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüdâ'nın.

Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!

 

Bir ülke ki toprağında başka ilin gözü yok,

Her ferdinde mefkure bir, lisan, âdet, din birdir.

Meb'üsânı temiz, orda Boşolar'ın sözü yok,

Hududunda evlatları seve seve can verir;

Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!

 

Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye,

San'atına yol gösteren ilimle fen Türk'ündür;

Sanatkarlar birbirini daim eder himaye;

Tersaneler, fabrikalar, vapur, tren Türk'ündür,

Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!

 

Aramızdan ayrılanlar, hatırlandıkça yaşamaya devam ederler. Ziya Gökalp de hatırlandıkça Türk Ulusunun hafızasında, savunduğu Türklük ve ulusçuluk fikirleri ile sonsuza dek yaşayacak. Bu noktada, başta Mustafa Kemal Atatürk ve tüm Türk ulusuna benliğini hatırlatan Ziya Gökalp'i 97. ölüm yıldönümünde minnet ve şükran duygularımızla anıyoruz.

 

Esenlik dileklerimle,

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları