Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Movit

Hüseyin Movit

DİKKAT ETSENİZ İYİ OLUR

Yeryüzünün öteki coğrafya adlarını nasıl yazacağımız da ayrı bir sorundur

Çeşitli kaynaklarda, değişik haritalarda ırmağa nehir, nehire ırmak dendiğini görmekteyiz. Türkçe kökenli ırmağın Arapça kökenli nehirden bir farkı var mı? Bir akarsu bazen çay, bazen dere bazen de su ile bütünlenip adlandırılıyor. Bunların birbirinden ayrılan özellikleri nelerdir? Önce ırmağın, nehrin, çayın, derenin, suyun tanımlarını doğru bir biçimde yapmalı ve bu terimleri yayınlarda birbirine karıştırmamalıyız. Örnek olarak Manavgat Nehri mi, Manavgat Irmağı mı, Manavgat Çayı mı Manavgat Suyu mu? Bolu yöresindeki Çorlu Suyu'na, Hayrabolu Suyu'na neden su denmiştir? Reşat İzbırak'ın Coğrafya Terimleri adlı kitabında 'su'yun bu tanımı yoktur. Bu örnekleri düşünürken Karasu örneğini de hatırlatmalıyız.

Unutmamak gerekir ki, mesele yalnızca yukarıda sıraladığımız coğrafya adları ile sınırlı değildir. İli, ilçeyi, köyü, beldeyi, sokağı, caddeyi, mahalleyi, kaleyi, höyüğü tamlama biçimindeki adlandırmada büyük harfle mi yazacağız? Ankara keçisi, tiftiği, Van kedisi, Beypazarı kurusu, Maraş dondurması gibi örneklerdeki kediyi, keçiyi, tiftiği, kuruyu, dondurmayı da mı büyük harfle başlatacağız?

Kılavuzlarda ve bu konuyu ele alan öteki başvuru kitaplarında verilen örneklerin sayıları kısıtlıdır. Sırf kuralı belirlemek için birkaç örnek vermekle yetinilir.

Kural koyarken bir araya getirilmiş örneklerden hareket etmek ve kuralı, taranmış malzemenin ortak özelliklerinden çıkarmak gerekir. Bu düşünceyle, bir yerleşim adıyla veya denizlerimizden birinin adıyla karışabilen örnekleri sıralamaya çalışalım:

Konya Ovası, Ergene Ovası, Muş Ovası, Bolu Ovası, Ağrı Dağı, İznik Gölü, Akşehir Gölü, Van Gölü, Çıldır Gölü, Çekerek Irmağı, Ceyhan Nehri, Ergene Nehri, Gediz Nehri, Sakarya Nehri, Dicle Nehri, Çoruh Nehri, Fethiye Körfezi, Dikili Körfezi, Antalya Körfezi, İskenderun Körfezi, Anamur Burnu, Ankara Çayı, Manavgat Çayı, Banaz Çayı, Ermenek Çayı, Dalaman Çayı, Mengen Çayı, Kelkit Çayı, Emet Çayı, Gönen Çayı, Bitlis Çayı, Orhaneli Çayı, Hayrabolu Deresi, Çorlu Suyu, İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı, Çubuk Barajı vb.

Yukarıda yaptığımız sıralamayı bir de herhangi bir yerleşim yeri adıyla karışmayan örnekleri bir araya getirerek yapalım:

Ihlamur Vadisi, Aras Nehri, Murat Nehri, Göksu Nehri, Meriç Nehri, Tunca Nehri, Fırat Nehri, Seyhan Nehri, Menderes Irmağı, Hasan Uğurlu Barajı, Altınkaya Barajı, Seyhan Barajı, Sarıyer Barajı, Hirfanlı Barajı, Ömerli Barajı, Gökçekaya Barajı, Kayalıköy Barajı, Erçek Gölü, Salda Gölü, Hazar Gölü, Abant Gölü, Eber Gölü, Süphan Dağı, Nemrut Dağı, Erciyes Dağı, Kaz Dağı, İnce Burun, Kerempe Burnu, Tanin Geçidi, Kurubaş Geçidi, Zigana Geçidi, Kuskunkıran Geçidi, Sertavul Geçidi, Sığacak Körfezi, Saros Körfezi, Porsuk Çayı, Harşit Çayı, Menderes Çayı, Zilan Deresi, Karasu Deresi vb.  Devam edecek.(Prof. Dr. Hamza Zülfikar, gulceedebiyat.net .)

Hıncal Uluç, konuştuğu gibi yazar

Hakan Aygün'ü "Telefonlar kitlendi" dediği için Türkçe Gönüllüleri-Dil İzleme Grubu olarak eleştirdik.

Hıncal Uluç Sabah'taki köşesinde bizi eleştiren yazıyı kaleme aldı.

İşte yazısı:

"Dil izleme..

Türkçe Gönüllüleri dil izliyorlar bilir misiniz?.. Gurubun (Pardon grubun) başkanı Hüseyin Movit..

Hakan Aygün'e de "Telefonlar kitlendi" dediği için takmış.. "Kilitlendi" demeliymiş..

Bu millet "kitlendi" diyor hocam yıllardır.. Hiç duymadın mı?..

Yazarken öyle, konuşurken böyle devri de geçti.. Nasıl konuşuyorsan öyle..

Türkçe Gönüllüleri'ni izleyen bir gurup kurmamız gerekecek anlaşılan!.." (Sabah, 05.10.1999)

Hıncal Uluç, kendini alamamış, bu kez rahmetli üstadımız Şiar Yalçın'a çatıyor:

"Sen öyle yaz üstad.. Keyfin bilir. Ben yazmam.. Ben konuştuğum gibi yazarım. Çünkü Türkçe'nin temel ilkesi konuşulduğu gibi yazılmasıdır." (Sabah, 15.2.1997)

Yazarımız yanlışa devam ediyor:

"Bağırsaklarım ikide birde kitleniyor.." (26.05.2002)

Hıncal Uluç devam ediyor:

1- Telefonlar kitlenmiş

2- Burada da telefonlar kitlensin.

3- İstanbul'da deprem sonrası telefonlar kitleniyor!." (Sabah, 03.10.2004)

Hıncal Uluç hataya devam ediyor. Aynı cümlede tam beş kere "kitlenmek" uydurmasını kullanarak.

1- Makine bilgisayarla kendine yüklenmiş tümöre kitlenmiş.

2- Dedik ya, kitlenmiş tümöre..

3- Bu "Kitlenme" lafı size bir şeyler hatırlatmıyor mu?

4- Bu Rus füzelerinin özelliği, hedefe kitlenmesiydi.

5- Tümöre kitleniyor ve onu, sadece onu öldürüyor.. (Sabah, 10.12.2005

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları