Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Yazlık sinema

Beyaz camın henüz evleri işgal ve insanları kendine esir etmediği zamanlarda, Bayazıt Gedikpaşa''dan (o zamanlar ayakkabı imalathaneleriyle dolu olduğu yıllardı) bol arabesk namelerinin ayakkabı atölyelerinden yayıldığı caddeden aşağıya doğru kendinizi Arnavut kaldırımlarının üzerinden bıraktığınız vakit, yolun sonu sizi bambaşka bir yere götürürdü.

Gedikpaşa Caddesinin yarısından itibaren, atölyeler sanki bir sınır ile belirlenmiş çizgili alandan öteye geçemez artık yavaş yavaş Kadırga semtinin havasını solumaya başlardınız.

Müslüman, Ermeni, Rum ve az da olsa Yahudisi ile bir yün yumağı halinde birlikte yaşayan ve çokça da mutlu olan insanlarla dolu bir semt.

Kadırga ile Yenikapı arasında tam 6 adet sinema vardı. Gedikpaşa''da Azak Sineması (ki eskiden tiyatro imiş) Yenikapı''daki şimdi "Bulvar Palas" adında alışveriş merkezine dönmüş "Bulvar Sineması" vardı diğer 4 sinema ise yazlık sinemalardı.

Türk tiyatrosu ve sinemasına emek vermiş, ustaların çoğu Kadırga, Yenikapı, Fatih ve Samatya semti içinde yaşarlardı. Birçok insanın hayranı olup sadece beyaz perdede gördüğü simalar, bu semtlerde oturanların komşusu, abisi ve ablasıydı.

Havalar ısınıp, yaz mevsimine geçildiğinde semtin akşamları ayrı bir güzellik içinde olurdu.

Rengarenk lambaların uzunca elektrik kablosuna dizilip, akşam karanlığı inmeye başladığında sinemanın her tarafında yandığında renk cümbüşü başlar ve bu cümbüş sizi sinemanın büyülü dünyasının içine alırdı.

Film öncesinde sinema önünde ayaküstü buluşan ailelerde, erkekler genelde günün siyasi olayları üzerine ayaküstü sohbet eder, siyasetçilerin bir araya geldikleri televizyondan yayınlanan toplantılarının yankılarını konuşurlardı. Kadınlar ise kendi aralarında bambaşka sohbetlere dalıp giderlerdi.

Yazlık sinemalar, kışın ya kapalı olur ya da otopark niyetine kullanılırdı. Burada bekçilik yapan mahallenin bildik tipleri kendilerine ayrı bi''dünya kurup yaz gelip de sinemalar açılıncaya kadar yaşarları.

Bu sinemaların geniş alanları az da olsa bazen mahalle maçlarına sahne olarak görev alırdı.

Sinemaların açık alandaki ön taraflar genelde mahallenin genç bekar erkekleri tarafından işgal edilir. Buralardan yükselen kahkahalar akşamın karanlığında yıldızlara kadar yükselirdi.

En ön tarafın sağ veya sol tarafında kuytu denilecek az ışığın olduğu, karanlık bölgelerde yanlarında getirdikleri alkollü içeceklerle belli tiplerde yerini alır, bunlar genelde arabesk temalı filmlerdeki şarkıların eşliğinde o şişelerin dibinde kaybolup gider, ara sıra efkarlanıp nara atmaya kalktıklarında ise sinemanın sahibi, mahallenin "delikanlı ağabeyleri" tarafından gerektiği şekilde uyarılır, uzunca bir zaman ortalıklarda görünmemeleri sağlanırdı.

Aileler ise arkada üstü kapalı, geniş loca tadındaki alanda oturur, filmi "Elvan Gazozu" ve "Çekirdek" eşliğinde seyreder, arada filmin kötü karakterine annelerin bedduaları duyulurdu.

Genç kızlar ise kaçamak gözlerle verilen arada gönül verdiği mahallenin gencini arar, hafif bir gülümseme ile varlığından memnuniyetini gösterirdi.

O tatları, heyecanları yaşamış insanlar büyüdüler ve zamanın getirdiklerine karşı direnmediler, öylece seyrettiler. Mahallelerde ne çocukların top koşturduğu arsalar, ne yaz gecelerini renklendiren o lambaların süslediği sinemalar kaldı.

Şimdi nefessiz bir ortamda, ellerde cep telefon ile adını bilmediğimiz bir sürü diziyi ve filmi seyretme telaşındalar. Daha doğrusu şehrin ezici kalabalığından kaçmak için buldukları bu yola sığınmaktalar.

Her şey değişiyor her şey.

İnsanların duygularının tercümanı o arabesk kralı ağabeyler, şimdi onlar da zamane uymuş ağabeyler.

"Yolunu bulma" telaşındalar.

Yolunu bulanlar, yoluna devam ediyorlar.

Futbol ise çoktan arsadan çıktı, borsa tahtalarında yerini aldı ve son zamanlarda da bahis sitelerinde "al takke ver külah" ilerliyor.

Maalesef her zaman kasanın kazandığı sistemde, kazanan başrol oyuncuları, kaybedenler ise figüranlar…

O ekranlarda karşılıklı atışan, ülke sorunlarını tartışan siyasetçiler de yok ve yokluklarında "siyaset yerlerde sürüklenmekte".

A,B,C,Y ve Z hatta X kuşağı bile kayıp bir kuşak içinde geleceğim ne olacak derdinde!

Bu işlerin cevabını bilen var mı?

Var ise çıksın anlatsın bizlere, yok ise de bırakın hayalimizdeki o renkli lambalarla süslü sinemalardaki seyrettiğimiz filmlerin ve anıların hatıralarıyla yaşayalım.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları