Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehlika Figen Yazar

Mehlika Figen Yazar

Sonsuz Bilinç

Yargısız alandan bakabilmek

Şimdi size belki de hiç hayatımızda bizlere öğretilmemiş bir bakış açısını fark ettirmeye çalışacağım. “Yargısız olmak”. Yargının içimizde yarattığı kötülüğü burada bu kelimelere sığdırmam kolay olmayacak ancak yine de size küçük de olsa bunu fark ettirmek istiyorum. 

“Yargı” kelimesi çok spesifik bir kelime olsa da inanın daha fazlası. Çocukluğumuzdan beri hep yargılanarak büyütüldük. Bunun daha da ötesi suistimal edilerek. “Suistimal” konusu çok derin bir konu ve bu konuyu ileriki yazılarımda anlatacağım. Şimdi “yargı”nın aslında ne kadar önemli olduğunu burada açıklamaya çalışacağım.

Çocukluğumuz dedik. Evet, her ne kadar sevilerek büyütülmüş olsak da tabii bu sevgi yoğunluğu kişiden kişiye değişir, çünkü ne de olsa sürekli yargılanmışızdır da aynı zamanda.

“Uslu dur çocuğum, yaramazlık yapma”, “otur yerine” ya kızmış ya da şiddet uygulamışızdır çocuklarımıza, “Eğer yaramazlık yaparsan ağzına acı biber sürerim”. En önemlisi de hepimiz çocukken annemiz, babamız, öğretmenlerimiz tarafından sözle ya da dayakla şiddete maruz kalmışızdır. Tabii küçükken sözlü ya da sözsüz şiddete maruz kalan çocuk, büyüdüğünde o da kendi çocuklarına aynı muameleyi yapar. Çünkü bilinçaltındaki tek referans noktaları, bir çocuğun eğitilmesi ve disipline edilebilmesi için mutlaka dövülmesi ya da sövülmesi gerektiği inancıdır. Ne de olsa “dayak cennetten çıkma”dır. Anlatmak istediğim sadece “fiili şiddet” değil. Bu zaten insanlığımızın dışında bir durum, bununla birlikte daha da önemlisi küçük bir sözle de olsa insanları yargıladığımız anda fiili şiddetten hiçbir farkımızın olmayışıdır.

 Burada önemli olan konu yargıladığımız ya da yargılandığımız an gerçek kendimiz olmaktan çıkıp kendimizi durduruyor olmamızdır. İçimizdeki yaratılıcılığı, gücü, özgüveni, değerli hissetmeyi, en önemlisi kendimizi sevmeyi unutmaya başlayışımızdır. Tasavvufta “Her şey ya da hiçlik” olma durumu ancak yargısız alanda kalıp olanı olduğu gibi sevmekten geçer.

Ayrıca Access Consciousness (İng.Çvr: Bilinç Erişimi demek) da “Bilinçte kalmak için her şeyi olduğu gibi kabul etmek ve yargılamamak” olduğunu savunur. Eğer yargısız alanda olursak kendi hayatımızın da yaratımını başlatmış oluruz. Yargı bizi durdurur. Bakınız “Access Consciousness nedir?” https://www.accessconsciousness.com/tr/.)

Peki ne yapacağız? Bu alışkanlığı nasıl değiştireceğiz? Access Consciousness’ın yine bizlere anlattığı bir yöntemi sizinle paylaşacağım. Eğer karşınızdaki kişi yargılayacağınız bir davranışta bulunursa ona “İlginç Bakış Açısı” deyin. Evet yanlış duymadınız “İlginç, bu söylediğin ya da bu yaptığın ilginç”. İLGİNÇ, ENTERESAN, DEĞİŞİK. Bu kelimeleri söylediğiniz ve hissettiğiniz an, o anda onu yargılamadan onu onaylamadığınızı da göstermiş olursunuz. Böylelikle karşınızdaki kişinin olumsuz enerjisine çekilmeden o kişiden de özgürleşirsiniz.

Çünkü bizler hep karşımızdakini suçlayarak ya da kendimizi savunarak hayatımızı bir şekilde tüketmiş varlıklarız. Halbuki tartışma ya da kavga iki kişilik olur. Herkes kendine göre haklıdır. Ya gerçekten haklı haksız diye bir kavram yoksa, sadece bakış açıları varsa? İşte yine aynı yere geldik. Eğer haklı ya da haksız kavramından bakmazsak yine yargısız alanda kalmış oluruz. O anda başkalarının ne düşündüğü, ne söylediği hiçbir şeyi umursamaz ve gerçekten de kendi merkezimizde kalarak özgür bir enerjinin içinde var olmaya devam ederiz.

Önümüzdeki üç gün bu egzersizi yapın. Her kim olursa olsun karşınızdaki kişide bir öfke, kızgınlık, yargı durumu oluşursa eğer, hemen kendi kendinize “Bu onun ilginç bakış açısı, onun söylediği bu durum tamamen ona ait. Gerçekliği yansıtmıyor” deyin. İşte o anda kendinizi nasıl iyi hissettiğinizi fark edeceksiniz. Yargısız günler diliyorum…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları