Viva (Yaşasın) Carlos Santana!

Carlos Santana'nın ne kadar iyi bir gitarist olduğunu biliyorduk. Ama bugün onun ne kadar güzel bir insan olduğunu öğrendik. İstanbul'daki boyacı roman çocukları ile ilgili bu anısını okuyunca çok şaşıracaksınız.

Dünyaca ünlü Meksikalı gitar virtüözü Carlos Santana'nın doğum günü 20 Temmuz 1947. Efsane müzisyen sayısız esere ve konsere imza attı.

Hele 1989 yılındaki İstanbul konserinde öyle güzel bir hikayesi var ki bugünün anısına onu sizinle paylaşmak istedik.

1989 yılında, İstanbul'a ilk kez gelen Carlos Santana, (2009 yılında bir daha gelmişti) alanda karşılanıp konaklayacağı otele getiriliyor. İlk gün serbest, akşama basın toplantısı yapılacak. Dinlenmek yerine, "Çıkalım İstanbul'u dolaşalım" diyor.

Yanına bir rehber veriliyor, kendisine bir de araç tahsis ediliyor. Kapalıçarşı, Sultanahmet, Ayasofya derken Santana güzel bir çay bahçesi görüyor. Hem üstadı dinlendirelim hem de bir Türk kahvesi içsin diye bahçede bir masaya oturuyorlar.

O ana kadar koca Santana'yı bir Allah'ın kulu tanımıyor. Resimdi, imzaydı diye taciz eden de yok… Kendi de zaten bu durumdan şikâyetçi değil, çünkü adamın öyle kompleksleri yok… Rehberle beraber kahveleri höpürdeterek sohbet ediyorlar.

Birden çay bahçesinin önünden geçmekte olan boyacı Roman çocuklar bağırmaya başlıyorlar: "Heyy !.. Hello Santana! Welcome İstanbul! I love you Santana!.."

Çay bahçesinin garsonları çocukları tersliyor. "Kesin ulan, bağırmayın, içeri falan da girmeyin, dağılın buradan, müşteriyi rahatsız etmeyin !" Santana rehberine diyor ki: "O çocukları buraya çağır, ben içeri gelmelerini istiyorum."

Rehber çocuk hemen garsonlara durumu izah ediyor: "Aman abilerim, adam dünya starı, herkese rezil oluruz, boyacıları yanına istiyor, bırakın gelsinler…" Çaresiz izin veriyorlar.

Boyacı çocuklar sandıklarıyla beraber dalıyorlar çay bahçesine. Rehber söylediklerine tercüman oluyor, başlıyorlar koca Santana'yla sohbete. Diyorlar ki: "Sen dünyanın en büyük gitar ustalarındansın. Senin çizmelerini boyayalım, kıyağımız olsun, beş kuruş istemeyiz."

Santana çok mutlu oluyor, hem de çok şaşırıyor… Çocuklara gazoz, kola, meyve suyu… ne isterlerse ısmarlıyor. Sonra da aklına takılan soruyu soruyor: "Geldiğimden beri beni İstanbul'da kimse tanımadı. Peki sizler beni nasıl tanıdınız?"

Çocuklardan biri cevaplıyor: "Biz boya yaparken bazı müşteriler gazete okur. Fırça sallarken arada gazetelere de yan gözle bakarız. Resmini orada gördük. 'Dünya Yıldızı Santana İstanbul'a Geliyor' yazıyordu, oradan tanıdık seni."

Çizmelere boya cila yapılıyor. Santana para vermek istiyor. ama çocuklar mutlu, "Misafirden para alınmaz" diyerek geri çeviriyorlar. "Peki," diyor Santana, "yarın akşam konserim var, beni dinlemek ister misiniz?" Çocuklar sevinçten deli oluyor. "Hem de çok isteriz Santana."

Rehberden ikişer kişilik davetiyelerden alıyor, çocuklara veriyor. "Kardeşiniz varsa yanınızda getirebilirsiniz" diyor. Çocuklar çok mutlu, yüzlerinde gülücüklerle çıkıyorlar, çay bahçesinden caddeye doğru seğirtip dört bir yana dağılıyorlar…

Ertesi akşam Açıkhava'da müthiş bir izdiham yaşanıyor. Roman çocuklar ellerinde davetiyelerle göğüslerini gere gere konsere geliyorlar. Ana kapıdan giremiyorlar, çünkü Santana misafirlerine VIP davetiye vermiş, çocuklar nereden bilsin VİP'i. Neyse sonunda anlaşılıyor. VIP kapısına gelince de kıyamet kopuyor.

Kapıda, "Kimden çaldınız lan bu davetiyeleri?" sorusuyla karşılaşıyorlar. Çocuklar, "Biz kimseden çalmadık abey. Biz Santana'nın misafirleriyiz, o verdi bunları bize…'' deyince, ''Hadi ulan!'' diyerek ve sille tokat tartaklanarak çocukların ellerinden davetiyeleri alınıp kapıdan kovuluyorlar.

Ama Santana'nın VIP misafirleri pes edecek cinsten değil… Sanatçıların arka giriş kapısını buluyorlar. Orada da aynı muamele tabii: "Hadi yürüyün lan!" Çocuklar asla durmuyor. "Santanaaa! Santanaaa!.. Help, help !.." diye hep bir ağızdan basıyorlar feryadı.

Bir şekilde rehbere haber gidiyor, o da gidip durumu Santana'ya anlatıyor. Sonra da rehber gidiyor, çocukları alıp kulise, Santana'nın yanına getiriyor. Salya sümük, gözyaşları içinde başlarına geleni anlatıyorlar. Santana bu duruma çok üzülüyor ve sinirleniyor: "Misafirlerimi alın ve yerlerine oturtun" talimatı veriyor.

Boyacı çocuklar rehberle beraber sahne kenarından seyircinin arasına iniyorlar. Ancak bu da büyük sorun yaşatıyor. Çocukların yerine çoktan birileri oturmuş bile. Vali yardımcısının kızı, damadı… Belediye'den falancanın bacanağı, filancanın eltisi, görümcesi. "Biz protokolüz kardeşim, kalkmıyoruz !" diye diretiyorlar.

Görevliler de durumun farkında ama korkudan bir şey yapamıyorlar. Dakikalar geçiyor, ancak sorun çözülemiyor. Sonunda merdiven basamaklarına minder koyulup Santana'nın VIP misafirlerini oraya oturtuyorlar. Rehber tekrar Santana'ya gidiyor ve olanları anlatıyor.

Sanatçı diyor ki, "Git onlara söyle, benim misafirlerime kimse saygısızlık yapamaz… Eğer sahneye çıktığımda çocukları en ön sırada, koltuklarda görmezsem tek bir nota çalmam. Sahneye çıkarım, olayı anlatır, veda eder giderim. Tazminat falan da umurumda değil, bedeli ne olursa olsun öderim."

Konserin başlaması lazım ama bir türlü başlamıyor. Alkışlar, ıslıklar başlıyor. Ve işler karışıyor. VIP bölümünde bir kargaşa var… Bu defa görevliler durumun vahametinin farkında. Çocukların koltuklarına çöken baldız, bacanak, elti, görümce ve de enişte yerinden kımıldayacak gibi değil…

Ancak durum bu sefer ciddi. Tek tek koltuklardan kaldırılıyorlar. En ön orta protokol koltuklarına Santana'nın VIP misafirleri olan Roman çocuklar oturuyorlar…

Kulise "tamam" diye haber gidiyor, ışıklar açılıyor, sahne aydınlanıyor ve Carlos Santana sahnedeki yerini alıyor… Yer yerinden oynuyor. İlk iş olarak ön tarafa bakıyor, misafirleri yerinde mi diye… Çocukları görüyor, bakıyor ki herkes mutlu… Başparmağını yukarı doğru çevirip VIP misafirlerine bir 'Okey' işareti çekiyor.

Bu işaret üzerine çocuklar hep bir ağızdan; "Adamsın Santana" diye bağırıyor.  Sonrasında o sihirli parmaklar gitarının tellerine gömülüyor. Açıkhavada çıt yok. Herkes gitardan çıkan ezgiye kaptırmış kendini.

Onun içindir ki Santana gibi sanatçılara 'virtüöz', 'muhteşem', 'büyük star' demeden önce ''Adam'' diyorlar. Buna karşılık biz de, gelin avazımız çıktığı kadar "Viva Santanaaaa!.." diyelim.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları