Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Veda busesi

Birbiri ardına göçüp gidiyorlar işte hayatımıza dokunan "ustalar". Her biri gönül hanesine birer "Veda Busesi" kondururken, satırlara dökülmüş yazılar içindeki kelimelerle hayatlara dokunmaya devam edecekler.

Her bir satır, her bir insan yüreği…

Türk edebiyat tarihine "Beş hececiler" olarak geçmiş edebi topluluğun şairlerinden birisi olan usta Orhan Seyfi Orhon, kanser hastalığına yakalanıp vefat eden kızının ardından yazdığı şiir "Veda Busesi"'ni bir sevgiliye okuyanlar işin ana duygusuna futbol sahalarında görebilecekleri en ıska vuruşu yapmışlardır.

Halbuki usta kızına olan özlemini, yaşayacağı hasreti dökmüştü dizelerine;

Hani o bırakıp giderken seni

Bu öksüz tavrını takmayacaktın?

Alnına koyarken veda buseni

Yüzüne bu türlü bakmayacaktın?

Hani ey gözlerim bu son vedada,

Yolunu kaybeden yolcunun dağda

Birini çağırmak için imdada

Yaktığı ateşi yakmayacaktın?

Gelse de en acı sözler dilime

Uçacak sanırdım birkaç kelime...

Bir alev halinde düştün elime

Hani ey gözyaşım akmayacaktın?

sözleriyle…

Biz bizi var eden, millet olarak ileri seviyelere taşıyan her özelliğimizi, özentilik ve yapay öykünmeler ışığında üzerimizden sıyırıp atarak, yozlaşmış, yalancı, kendi çıkarları için her işi yapabilme kıvamına gelmiş bir "illet" oluverdik. Biz bize, üzerimize olmayan elbiseyi giymekten onur duyduk.

Bugünkü hayatımızın her alanındaki yaşadıklarımızın temelidir bu maalesef. Siyasette, sporda, basında ve diğer tüm alanlarda. Sokaktaki insanda, esnafta, marketteki kasiyerde, adının önüne ardına onurlu meslek gazetecilik sıfatını ekleyen "medya mensubunda", sahadaki futbolcuda, adalet dağıtacak hakimde ve hakemde…

Yozlaşmışlık her yerde.

Ligin üçüncü haftası geride kalırken, milli ara ile "su molası" aldığımız bu vakitlerde, aşırı nem ile terlemiş futbol formalarımızın ağırlığında şöyle bir sahaya ve kenarına baktığımızda yozlaşmanın futbolda devam ettiğini utanç ile izliyoruz.

Futbolu yönetmesi gereken başta TFF ve kurumları, onlara ayak uyduran nalıncı keseri misali yöneticiler futbol hayatına inatla ve inançla yıkmak üzere çıktıkları yolda devam ettiklerini görüyoruz.

TFF her sezon öncesi yayımcı kuruluşla görüşüyor ve belirli bir ücretle futbol hayatının sürdürülmesini belirliyor, kulüpler TFF'nin kendine ayırdığı "Limitler" ışığında transferler yapıyor ve sezona hazırız "terennümleriyle" ilk başlama vuruşu için, meşin yuvarlağa yuvaşak bir dokunuş yapılıyor.

Kulüplerin transfer politikalarındaki yapılması gereken doğrular bellidir! Mesela bir kulüp yeni bir teknik direktör ile anlaşacak ise bunu en az altı ay önce yapmalıdır ve bir sonraki sezonun yapılanması adına tüm söz hakkı teknik direktör ve heyetine bırakılmalıdır. Teknik direktör ve heyeti, kenar yönetimindeki bulunacakları takımı etüd ederek, kendi sistemlerine uygun futbolcuların kalması diğerlerinin gönderilmesi adına rapor hazırlar. Sonrasında takımın sistem içindeki eksik kalan bölgeleri için kimlerin transfer edilmesi gerekli listesini hazırlayıp yönetime sunarlar. Yönetimlerde belirlenen limitler ışığında bu transferleri gerçekleştirip, takımı teslim ettikleri teknik direktör ve heyetinin sezon ve ileriki sezonlar için icraatlarını izlemeye başlarlar.

Tabi! Bu normal futbol ülkelerinde olur, bizim gibi sağ kulağını, sol eliyle gösteren futbol ülkelerinde değil. Zaten bu yüzden kulüplerimizin borç haneleri gözlerimizin yuvalarını terk ettirecek seviyelere gelmesine sebeb olmuştur.

Bizde teknik direktör "günah keçisidir" yönetimi ortaya koyduğu tüm salaklığın, ahmaklığın faturasını ödeyen, taraftarın futbol açlığının giderilmesi adına sunulmuş adak kıvamındaki "günah keçisi"

Kasımpaşa A.Ş.,

Yukatel Kayserispor,

Aytemiz Alanyaspor,

Adana Demirspor A.Ş.,

Göztepe A.Ş. kulüplerimiz üçüncü haftanın ardından günah keçilerini, adak sunağına kurban olarak verdiler.

Teknik direktörlerimiz hayatlarının devamı için yollarına "Gidenlerin Türküsü" eşliğinde devam ederken, futbolun ağa babaları ise futbolu ve futbolseverleri sömürmeye devam edecek.

Her zaman yazdığım gibi; "yerseniz tabi!"

Hayata gözlerini yuman tiyatromuzun önemli ustalarından Ferhan Şensoy'u  rahmetle anarken, yazımı izin verirseniz onun değerli satırlarıyla bitirmek istiyorum;

Beyoğlu sakinleşti

sıyrıldı maskesinden

tramvay bomboş geçti

İstiklâl Caddesi'nden…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları