Türk Pop Müziğinde "Kraliçe" payesi birine verilecek ise o isim şüphesiz Sezen Aksu'dan başkası olamaz.

Yıllarımıza, aşklarımıza, hüzünlerimize, kalp kırıklıklarımıza dokunan sözlerle bezenmiş nice güzel şarkılarla hayatımızda var olan ve olmaya devam edecek bir isim Sezen Aksu.

Serkan Gürkan'ın "Kraliçenin Notaları" albümünü dinlediniz mi?

Sadece müziğin ve notaların eşliğinde, ruhunuzun sonsuz derinliğinde havada uçuşan her harfin, bir araya gelerek belki yaşanmış ve bir daha yaşayamayacağınız aşkı ya da sizi geride bırakmış adı hâlâ "sevdalı" yazılan o ahu gözlüyü hatırlatan kelimeleri, kelimelerin dizelere dönüştüğü şarkıların notalarının albümü.

Sezen Aksu "Kraliçemiz", "Kıymetlimiz" ne güzel ve ne anlamlı size yakışan bu payeyi söylemek.

Bir diğer tutkumuz ise futbol.

Ne adı, ne şarkısı, ne de notaları yazılmamış, yazılmayacak bir aşkın adı.

Ve umutsuzca bu aşkın peşinde koşanlar, belki bir gün ama mutlaka diyen, kanatlarının, futbol ateşiyle yanıp kül olmasını bekleyen, isteyen pervâneler.

Süper Lig 2019-2020 Cemil Usta sezonunda ikinci perdeyi sonuna kadar açıverdik.

Sezonu açtığımız ilk hafta içine tam on sekiz gol sığdırmış, süper lig kulüplerinin, sezonun ikinci bölümü için yerlerini değiştirdikleri ilk haftada bu sefer otuz bir gol attılar.

Sayısal çokluk yönündeki bu istatistik bilgi sakın sizi aldatmasın.

Ortada kalite adına hiçbir şey yok.

Sahtekârca kart görenler, kendine oynama imkânı vermemiş alt yapısından yetiştiği kulübüne karşı intikam karakteri sergileyenler, takım içinde oynadığı mevkinin hakkını veremeyenler.

Ve bunları oralara getiren adı yönetici "Vasıfsız Elemanlar"...

Futbol içinde sistem önemlidir, sistemin devamı daha da önemlidir, sisteme uygun oyuncuların transferleri ise tamamlayıcıdır.

Ligin ikinci yarısında evinde lider Sivasspor ile karşılaşan ve tamamen faturası kendisine kesilecek bir gole imza atan Beşiktaş kalecisi Karius, takıma uyum sağlamış ve geleceğe yönelik olumlu sinyaller veren Fabri'nin al, al değil al-sat fikri yönünde, sadece para kazanmak adına yanlış stratejiyle gönderilmesini (tıpkı Beşiktaş oyun sisteminin çökmesine sebep olan Marcelo'nun gidişi gibi) akıllara düşmesine sebep oldu.

Beşiktaş gibi aynı zahmetli yollardan geçen Galatasaray, belki de saha içinde en başarılı olduğu bölge kaleci mevki ile (Simovic-Taffarel-Mondragon-Muslera) bu yanlışı, doğru şekilde anlatmada en iyi örnektir.

Beşiktaş adına sadece Karius üzerinden maçın analizini yapıp, günah defterine adını yazıp, haftaya bakmak işin en kolayı olur. Abdullah Avcı'ya baktığımızda ligdeki yarışın henüz bitmediği ve her an her şeyin değişebileceği sözüne kulak verirsek yine kendisinin çok sevdiği rakamsal verilere baktığımızda "adam haklı beyler, hadi dağılalım" demek işin pespayeliğine kaçmaktır.

Salı günü (21.01.2020) Hayatta Beşiktaş Radyo'da Endirekt adlı programımda konuştuğumuz konulardan birisi de Beşiktaş'ın kötü gidişatının, ruhsuzluğunun getirisi olarak Çarşamba günü (22.01.2020) oynanacak Ziraat Türkiye Kupası karşılaşmasında, kendi evinde BB Erzurumspor'a yenilme olasılığının çok yüksek olduğuydu.

Yanılmadık...

Abdullah Avcı ve eseri bizi yanıltmadı.

1986 senesi yer Meksika ve final maçında Almanya'ya karşı ülkesi adına olumlu işler yapan Jorge Valdano. Futbolcu, teknik adam, şair ve sonrasında Real Madrid Sportif Direktörlüğü.

Jorge Valdano, Real Madrid'e transfer olan her futbolcuyu önce kulübün müzesine götürür ve ona hangi kulübe transfer olduğunun, o kulübün değerlerinin farkına varmasını sağlar.

Beşiktaş takımının sahadaki ruhsuzluğu ve ruhsuzluğun iz düşümü olan Sivasspor karşılaşmasındaki N'Koudou'nun topu rakibine kaptırdığı bir pozisyon sonrasında eli belinde olayları seyrederken, kendisinden 10 yaş büyük Gökhan Gönül'ün pozisyonu takip için en az 40 metre depar sonrasında, arkadaşının hatasından dolayı tekrar rakip oyuncuyla birlikte aynı mesafeyi daha fazla efor kaydederek koşması ve hemen hemen her pozisyonda Caner'in şahsi her hatasının ardından arkadaşlarına yaptığı el-kol hareketleri en iyi örnektir.

Bu ruhsuzluğa belki çare olur diye Sayın Abdullah Avcı ve futbolcuları idman öncesi topluca "Beşiktaş Müzesi"ne (ki o müzenin yapımı, ortaya çıkış fikri ve ilk yapımı tamamen taraftar eseridir 'Siyah Beyaz Derneği önderliğinde') götürmelidir.

Beşiktaş'ın gelecek adına öncelikli olarak hatırlaması gereken şey "Beşiktaşlılık" doğrusudur.

Abdullah Avcı'ya sitem ettiğimiz kadar Rıza Çalımbay'a da Fatih Aksoy üzerinden bir rica; "Hocam lütfen, öğrencine öncelikli olarak Beşiktaş'ı ve değerlerini anlat. Bu değerleri en iyi bilenlerdensin" anlat ki, bu genç arkadaş sporcu kimliğine yakışır bir karaktere kavuşsun.

Yoksa ortada bu kadar Vasıfsız Eleman var iken, "Vasıfsız Elemanlar" kervanına sizler de "teknik direktör" ve eserleriniz "futbolcular" olarak katılmayın.

Hilmi Yavuz, Doğunun Sevdaları şiirine;

Bir göl güle düşerse

Göl değil de gül bulanır

diye başlar, futbolu bulandırmayın lütfen...