Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Vaad edilmiş topraklar -1

Değerli okuyucularım merhaba,

Bugün sizlere, Ortadoğu ile ilgili yeni bir sayfa açacağım. "vaad edilmiş topraklar".

Filistin'de yaşanan insanlık dramını anlayabilmek için "vaad edilmiş topraklar" konusunu bilmemiz gerekiyor. Müteakip satırlarda size bu konuyu açıklamaya çalışacağım.

Yahudiler'in  kutsal kitabı Tevrat'ta ve Kur'an'da (Mâide Suresi: 21-26) vaad edilmiş topraklardan bahsediyor. İsrail Devletinin kurulduğu 1948'den beri devam eden İsrail-Filistin savaşı İsrail'in Tevrat'ın öngördüğü kutsal topraklara sahip olma mücadelesidir. İsrail bu uğurda tereddütsüz can almaya devam ediyor. 1897 Basel Kongresinden sonra başlayan İsrail'e göç Filistinliler aleyhine toprak paylaşımını diğer ifade ile toprak kavgasının nedeni olarak bu günlere uzandı. 2021'de İsrail "vaad edilmiş topraklara" ulaşmak diğer ifade ile toprak kazanmak uğruna, insanlığa karşı suç işlemeye devam ediyor.

Aynı zamanda arz-ı mev'ûd (vaad edilen topraklar) adıyla da anılan bu yerler Kitâb-ı Mukaddes'e göre Hz. İbrâhim ve onun soyundan gelenlere verileceği Tanrı tarafından vaad edilmiş olan (Tekvîn, 17/8) bugünkü Filistin topraklarıdır.

Günümüzde İsrail denildiği zaman, ilk olarak 'vaad edilmiş topraklar' akla gelir ve bu kavram hemen Nil'den Fırat'ı çağrıştırır. İsrail'in gelecekteki olası hedeflerini gösterir. Dolayısıyla Nil-Fırat demek, İsrail'in bizim vatanımıza göz diktiği anlamına gelir. Peki, gerçekten İsrail'in Tevrat'ta geçen Nil'den Fırat'a toprak vaadi ile bugünkü siyaseti arasında dinsel ve kutsal bir bağ var mıdır? Tüm bu sorulara cevap bulmak için milattan öncesine, 1800'lü yıllara doğru bir yolculuk yapmak gerek, yani günümüzden yaklaşık dört bin yıl öncesine…

Harran'da kabilesi ile birlikte yaşamakta olan Hz.İbrahim'e bir gece, Tanrı gökyüzünden İbrahim'e göründü, onu kutsadı, soyunu büyük bir ulus yapacağı konusunda söz verdi ve ülkesini, akrabalarını ve baba evini bırakıp ayrılmasını istedi:

" Sana göstereceğim ülkeye git. Seni büyük bir ulus yapacağım, seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım, bereket kaynağı olacaksın. Seni kutsayanları kutsayacak, seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar senin aracılığınla kutsanacak"

İbrahim hiç tereddüt etmedi; Tanrı'nın bu buyruğu üzerine karısı Saray'ı, yeğeni Lut'u, kazandıkları malları, edindikleri uşakları yanına alıp Kenan ülkesine gitmek için Harran'dan ayrıldı. Ülke boyunca Şekem'deki More meşesine kadar ilerledi, o günlerde orada Kenanlılar yaşamaktaydı ve tam orada Tanrı göklerden bir daha seslendi:

"Bu toprakları senin soyuna vereceğim".

Tanrı'nın buyruğu üzerine Harran'dan ayrılan İbrahim, çok uzun bir süre Kenan topraklarında yaşadı. Hep Allah'ın bu vaadini hatırladı, bu toprakların hayalini kurdu, çünkü kendisine vaat edilmiş topraklar oldukça büyüktü ve soyuna sonsuza dek yeterdi.

Ama bir sorun vardı, o da, bu topraklarda halen ve çok sayıda yerli kabileler yaşamaktaydı. İbrahim'e verilen buyruk Tanrısal bir buyruk olduğu için, kimse ötesini ve berisi düşünmedi ve İbrahim oradan ayrılarak Beytel'in doğusundaki dağlık bölgeye gitti. Ve bir gün Tanrı, İbrahim'e yine göründü ve toprak vaadini tekrarladı:

 "Bulunduğun yerden kuzeye, güneye, doğuya, batıya dikkatle bak. Gördüğün bütün toprakları sonsuza dek sana ve soyuna vereceğim. Soyunu toprağın tozu kadar çoğaltacağım. Öyle ki, biri çıkıp da toprağın tozunu sayabilirse, senin soyunu da sayabilecek. Kalk, sana vereceğim toprakları boydan boya dolaş ."

Tanrı'nın vaat ettiği topraklar bir yanda Mısır'a, öte yanda Suriye ve Irak'a kadar uzanmaktadır, uçsuz bucaksız, bal ve süt kokan topraklar. Tanrı'nın 'kalk, dolaş' demesi üzerine İbrahim de hemen çadırını sökmüş ve gidip Hebron'daki Mamre meşeliğine yerleşmiştir. Orada Tanrı, İbrahim'e gökyüzünden yine seslenmiş ve soyunu bekleyen geleceği ona bildirmiştir:

"Şunu iyi bil ki, senin soyun yabancı bir ülkede, gurbette yaşayacak. Dört yüz yıl kölelik edip baskı görecek. Ama soyuna kölelik yaptıran ulusu cezalandıracağım. Sonra soyun oradan büyük mal varlığıyla çıkacak. Sen de esenlik içinde atalarına kavuşacaksın. İleri yaşta ölüp gömüleceksin. Soyunun dördüncü kuşağı buraya geri dönecek. Çünkü Amorlular'ın yaptığı kötülükler henüz doruğa varmadı."

Tanrı'nın İbrahim'e buyurduğu bu sözler bir akşamüstü bildirilmişti. Güneş batıp da karanlık çökünce, dumanlı bir mangalla alevli bir meşale ortaya çıktı ve o gün Tanrı İbrahim'e vaat ettiği toprakların sınırını çizdi:

"Mısır Irmağı'ndan büyük Fırat Irmağı'na kadar uzanan bu toprakları -Ken, Keniz, Kadmon, Hitit, Periz, Refa, Amor, Kenan, Girgaş ve Yevus topraklarını- senin soyuna vereceğim."[8]

 

Tanrı İbrahim'e vaadini yeniden hatırlatır:

"Ben Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'yım. Benim yolumda yürü, kusursuz ol. Seninle yaptığım antlaşmayı sürdürecek, soyunu alabildiğine çoğaltacağım.  Seninle yaptığım antlaşma şudur; Birçok ulusun babası olacaksın. Artık adın Avram değil, İbrahim olacak. Çünkü seni birçok ulusun babası yapacağım. Seni çok verimli kılacağım. Soyundan uluslar doğacak, krallar çıkacak. Antlaşmamı seninle ve soyunla kuşaklar boyunca, sonsuza dek sürdüreceğim. Senin, senden sonra da soyunun Tanrısı olacağım. Bir yabancı olarak yaşadığın toprakları, bütün Kenan ülkesini sonsuza dek mülkünüz olmak üzere sana ve soyuna vereceğim. Onların Tanrısı olacağım."

Ve Tanrı şartını açıklar; toprak vaadinin ilk şartı sünnettir ve Tanrı bu şartı, İsrailoğulları'nın bu anlaşmaya bağlı olması koşuluna bağlamaktadır:

"Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek. Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak. Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu."

Başlangıçta Avram adıyla yola çıkan bu kutsal kişilik, Tanrı buyruğu ile Abraham adını alır ve Abraham; Kur'an'ı Kerim ayetlerinde geçen 'Hazreti İbrahim'dir. Karısı Saray'a gelince, o da Saray değil artık Sara'dır, çünkü Tanrı onun da ismini değiştirmiştir:

"Karın Saray'a gelince, ona artık Saray demeyeceksin. Bundan böyle onun adı Sara olacak. Onu kutsayacak, ondan sana bir oğul vereceğim. Onu kutsayacağım, ulusların anası olacak. Halkların kralları onun soyundan çıkacak."

İbrahim'in eşi Sara'dan İshak, diğer eşi Hacer'den ise İsmail adında iki oğlu oldu ve ilk çocuğu İsmail'di. Bu nedenle İbrahim soyunun İsmail'le sürmesini istemişti, çünkü ilk eşinden doğan çocuğuydu, ancak Tanrı bunu kabul etmedi ve İbrahim'e soyunun İshak'la süreceğini buyurdu:

"Karın Sara sana bir oğul doğuracak, adını İshak koyacaksın. Onunla ve soyuyla antlaşmamı sonsuza dek sürdüreceğim. İsmail'e gelince, seni işittim. Onu kutsayacak, verimli kılacak, soyunu alabildiğine çoğaltacağım. On iki beyin babası olacak. Soyunu büyük bir ulus yapacağım. Ancak antlaşmamı gelecek yıl bu zaman Sara'nın doğuracağı oğlun İshak'la sürdüreceğim."


harita.jpg

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları