Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Türkiye, futbol ve siyaset

Siyaset, iktidar neden futbolla bu kadar çok ilgilenir? Çünkü futbol halk arasında yaygınlaştıkça, halkı daha çok etkileyerek sorunların ötesine götürecek dinamiklere sahiptir ve  siyaset ve iktidar elinde böyle bir güçlü argüman oldukça, doğal olarak istediği yöntemleri daha kolayca uygulayabilir.

İttihat ve Terakki'ciler Milliyetçilik akımını güçlendirmek adına İzmir'de Altay takımını kurarlar, İstanbul'da ise Galatasaray'dan ayrılan Progres kulübünü satın alırlar ve adını değiştirip Altınordu yaparlar ve doğal olarak kulüp başkanı Talat Paşa olur.

Birinci Dünya Savaşı meydana geldiğinde Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaraylı futbolcular cephede yer alırken, Altınordu'lu futbolcular bu işten muaf kalırlar.

Gençlik ve Spor Müdürlüğü'nün ilk temeli olarak Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı (1922-1936) yerini Türk Spor Kurumu'na devrettiği dönemde tek parti dönemidir (1936-1938) ve bu kurum CHP'nin yan kuruluşu gibi çalışmaktadır. İl örgütü başkanları ve partililer bu kurumda çok etkindiler ve kurum 1938 yılında kurum Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'ne devredilir, günümüzdeki Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olana kadar birçok isim değiştirir. Cumhuriyetin ilk yıllarında CHP il başkanları aynı zamanda karşımıza kent takımlarının patronları olarakta çıkar.

1950'li yıllarda tek partili dönem yerini çok partili döneme bırakır sahnede yer alan diğer parti Demokrat Parti'dir ve iktidarın yeni sahibidir. Ulusal basının ortaya çıktığı dönem aynı zamanda yabancı sermayelerinde ülkeye girizgah ettiği dönemdir ve hızlı kentleşme ile çehre tamamen değişmektedir. 1950-1960 arasında Demokrat Parti'nin iktidar dönemlerinde üç büyük kulübün başkanlık koltuğu siyasetçilere teslim edildiği zamanlardır.

1980 ihtilali sonrası dönemlerde özellikle Turgut Özal ile birlikte futbol siyaseti iktidara göre değişmeye devam eder. Takımların iktidar kararıyla ligden düşürülmesi kaldırılır çünkü önemli olan gelecek oy potansiyelidir ve özellikle seçim zamanlarında bölgelerin tüm spor kulüplerine ayrı bir önem gösterilir. Belediyelerin takımlara yaptığı maddi yardımlar artar hatta birçok kulüp belediye bünyesine geçer, belediye başkanları aynı zamanda kulüp başkanlık koltuğunun ve uzantısı olarakta gelecek oyların sahibi olurlar.

"Döneme ait en iyi kanıtlardan birisi Spor Arena Dergisi'nde çıkan 1988 yılı Fenerbahçe'deki olağan kongre ile ilgili 'Bu Seçimin Kazananı Anavatan Partisi İdi' başlıklı yazıdır. Kongrede Kadıköy Grubu lideri Semih Bayülken'e savaş açıp kazanan Tahsin Kaya,  başkan seçildikten sonra sandık başına gelip ANAP (Anavatan Partisi) selamı verir. Gerçi seçimlerdeki aday olan hem Kaya hem de rakibi aynı zamanda Kadıköy Belediye Başkanı Osman Hızlan'da ANAP'lıdır. Kazanan illaki ANAP olacaktır."

Futbol siyasete oy kazandırır, siyasi yöntemini uygulamasında etkin rol oynar, milleti futbolsever olarak adlandırarak ilgisini gerçeklerden uzaklaştırır. Siyasette bu futbolun bu kıyağını kulüplere maddi imkân olarak karşılık verir.

Siyasetin futbol üzerindeki etkisi günümüze geldiğimizde ise mevcut bir spor yasası olmadığından, kulüp yönetimlerinin başkanlık koltuğunda oturanları herhangi bir şart altında bağlamadığı, kulüplerin mevcut kongre yapılarının bu mevcut sistemle oluşturulması doğrultusunda ekonomik yapılarındaki çöküşün, iflas noktasının resmileştirilmemesi olarak karşımıza çıkar.

Siyaset, iktidar bu zamanda karşımıza kulüplerin vergi borçlarının silinmesi, devlet bankaları aracılığıyla yüklü miktarda kredi olanağı sağlayarak çıkar.

Siyasetin sağladığı bu imkânı tabiki kulüp yönetimleri yine kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya devam eder. Bakın bugün kulüp yönetimleri göbekten bağlı oldukları siyasi iktidara karşı futbolu geliştirmeyecek, futbol içindeki çarpık yapılanma ile istenilen takıma kıyak geçilmesi gibi birçok şeye sesini çıkaramaz, itiraz edemez çünkü bunu yaptıkları anda cezaları kesilir zaten olmayan maddi kaynakları kesintiye uğrar.

Bu işler düzelir mi? Açıkçası düzelmez çünkü bütün bunlara, olanlara ve olacaklara bugüne kadar sesini çıkarmayan bir kitlenin ilgisi altında futbol bu ülkede yaşamaya devam ettiği gibi devam eder. Futbol bugün sadece siyasetin değil siyaset bağlantılı mafyanın elinde bambaşka bir seyirle ilerlemektedir.

Siyaset ve mafya ile (bazıları bu kişilere kabadayı, abi gibi benzetmeler yapsalarda) ilişkisi olmayan, bu ilişki karşısında boynum kıldan ince demeyen kaç tane TFF, MHK, Kulüp yöneticisi, futbolcu, yorumcu, gazeteci bulabilirsiniz?

Saygıdeğer gerçek futbolseverler o yüzdendir ki! Bu ülkede "Futbol Sadece Futbol" değildir.

Eldeki malzeme bu ve artık bundan ne kadar zevk alabilirsen sana kalmış.

Bize gelince, tüm bunları yazmaktan yorulduk, yorgunluk bir yana maalesef doğruluğun karşılık bulma sayısının hergün azalması ile artık yazmak eylemine de yakında bir son vereceğim çünkü maalesef "haramilerin saltanatına karşı savaşmaktan bıktım."

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları