Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Türk-Rus ilişkileri (1952-1960)

Değerli okuyucular merhaba,

Bu gün, 1952-1960 döneminde yaşanan Türk-Rus ilişkilerini özetle hatırlatacağım,

Batı Avrupa ülkeleri, II. Dünya Harbi'nin bitimiyle birlikte Avrupa'da barışı devamlı kılmak amacıyla  ekonomik ve siyasi bütünleşme içinde Avrupa Birliği'nin temelini attılar. Kısa süre sonra ABD'nin öncülüğünde, NATO (North Atlantic Treaty Organization) kuruldu. Doğu bloku ülkeleri de Rusya'nın önderliğinde Warşova Paktını kurdu. Bu iki büyük askeri güç genel manada caydırı "deterrence" yarattı. Caydırı, Soğuk Savaş döneminde barışın da koruyucusu oldu. SSCB, ekonomik ve sosyal problemlere rağmen, kuruluşundan dağılmasına kadar geçen yetmiş yıla yakın süre, özellikle soğuk savaş döneminde ABD'nin tek kutuplu dünya düzenine karşı varlığını koruyarak yirminci yüzyıla damgasını vurdu. Doğu bloğunun lideri SSCB, ABD'nin silahlanma programları karşısında, ekonomik yönden hem silahlanmayı ve hem de ülke ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldi ve 1991'de dağıldı.

II. Dünya Harbi sonrasında, Avrupa'da uluslar, barışı devamlı kılmak için tedbir alırken, Sovyet Rusya 1939 Alman-Rus Saldırmazlık Paktı'ndan sonra gündeme getirdiği "Boğazlar'da üs ve Doğu Anadolu'dan toprak talebini "19 Mart 1945 ve 7 Haziran 1945 tarihlerinde tekrar etti. Temmuz 1945'te toplanan Potsdam konferansında Churchill, Truman ve Stalin arasında Boğazlar rejimi (Montreux)  tartışıldı, ABD Karadeniz Boğazlarından serbest geçişi, Rusya Boğazların Kontrolünü, İngiltere Montreux sözleşmesinin korunmasını savundu, sorunun ikili görüşmeler ile çözümlenmesi kararı alındı. Potsdam sonrasında, Türkiye, Sovyetlerin, Kafkasya ve Balkanlar'da kuvvet yığınağı yaptığı konusundaki tespitlerini ABD ve İngiltere ile paylaşınca, Sovyetlerin nihai hedefinin Akdeniz'e inmek olduğu ve bunu durduran Türkiye'nin öncelikli hedef olduğu konusundaki Türkiye tezini kabul eden ABD, Aralık 1945'ten itibaren yaklaşımını değiştirerek, "Sovyet toprak talepleri, ABD'nin büyük ölçüde ilgilendiği barış ve güvenlik bölgesine uzanmaktadır" açıklamasını yaparak, Boğazlar ile ilgili ilgisini belirtti. Ocak 1946'da Başkan Truman, "demir yumruk ile karşı karşıya kalacaklarını açıklamazsak şüphe yok Sovyetler, Türkiye'ye saldırmak niyetinde" memorandumunu açıkladı.

Aynı dönemde, Türkiye, İngiltere'ye 1939 tarihli Türk-İngiliz Dostluk ve Saldırmazlık Anlaşmasına dayanarak SSCB talepleri karşısında görüşünü sorar, İngiliz Dışişleri Bakanı, 1939 tarihli Türk-İngiliz Anlaşmasının hala yürürlükte olduğunu ve "Türkiye'nin bir peyk devleti olmasına müsaade etmeyeceklerini" beyan etti.

Sovyetlerin, bir yanda Boğazlar ve Montreux, diğer yanda doğuda sınır düzeltmesi adı altında toprak talebini ülke bütünlüğüne yönelik önemli bir tehdit olarak gören İnönü liderliğindeki CHP yönetimi, 1947'de ABD ile askeri yardım anlaşması imzaladı, aynı dönemde Marshal planından yararlandı ve Avrupa konseyine katıldı. 1950'de yapılan seçimle iktidara gelen DP, ABD'nin strateji ve politikalarına paralel dinamik bir dış politika izlemeye başladı. Menderes Hükümeti, TBMM'nin kararını almaksızın, 1950'de ABD'nin yanında Kore savaşına katılmak üzere bir tugay seviyesindeki kuvveti Güney Kore'ye gönderdi. 1952'de SSCB tehdidine karşı kurulan NATO'ya girdi, 1953'te "Balkan paktı", 1955'te "Bağdat paktına" katıldı.

Atlantik ülkeleri ile Avrupa'yı kapsayan NATO, Balkanlar'da Balkan Paktı, Ortadoğu'da Bağdat paktı ve Uzak Doğu'da ANZUS'tan oluşan paktlar zinciri Rusya'nın sıcak denizlere inmesini ve yayılmasını engellemeye yönelik tedbirler, Rusya'nın yoğun propaganda ve eleştirilerine neden oluyordu.

Türkiye, Kıbrıs'ta bulunan Türk nüfusun can güvenliği ve toprak hakkını esas alarak 1950'lerden  itibaren Kıbrıs ile ilgilenmeye başladı. Türkiye'nin garantör olduğu 1959 Londra ve Zürih anlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti kurulunca, Suriye ve Mısır ile askeri iş birliği içinde olan Rusya da Güney Kıbrıs'la  ilgilenmeye başladı. EOKA taraftarlarının Kıbrıs'taki Türk toplumuna yönelik katliamı, İnönü hükümetini askeri tedbir almaya zorladı. ABD Başkanı Johnson'un (NATO amaçları için Türkiye'ye verilen silahları, başka amaç için kullanamazsınız, mesajını içeren) mektubu ile Türkiye'nin 1964 yılında adaya müdahalesi engellenince, Türkiye yeni arayışlara yöneldi. İnönü; "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini alır..." ifadeleri ile Türkiye'nin yeni açılımlar peşinde olduğunu duyurdu. Ardından,  25 Mart 1967'de, Türk-Sovyet Ekonomik işbirliği anlaşması imzalandı iki ülke arasında üst düzey ziyaretler yapıldı. 1968'de Rusların kuracağı İskenderun Demir-Çelik fabrikası anlaşması yapıldı. Rusya ile yakınlaşma dönemi başladı. Bu yakınlaşma döneminde Rusya bir çok fabrikanın inşaatını üstlendi. Bu dönemde Rusya muhtelif açıklamalarında Kıbrıs'a yönelik Türk tezini  desteklemeye başladı.

Nisan 1955'te Endenozya'da Bandung'da toplanan uluslar, "Bağlantısız ülkeler" grubunu oluştururlar.   Türkiye'nin de katıldığı konferansta fakir ve kalkınmaya çalışan uluslar "üçüncü dünya" topluluğunu kurdular. Üçüncü dünya BM kararlarında etkili olmuş, Kıbrıs konusunda daima Türkiye'nin karşısında yer almıştır.

1959'da Türk-ABD gizli anlaşması ile, ABD, İzmir-Çiğli'ye Orta Menzilli Jüpiter füzelerini yerleştirir. Füzeler Sovyet yumuşak karnını tehdit etmektedir. ABD, Türkiye'de, Rusya'yı hedef alan geniş bir elekronik dinleme ve gözetleme ağı inşa eder. Türk-ABD ilişkilerinde meydana gelen gelişmeler Rusya'nın tepkisini çekmektedir, Rusya, Türkiye'yi hedef alan yoğun propaganda ve casusluk faaliyeti icra etmeye başlar.

Türk-Rus ilişkilerini incelemeye devam edeceğim.

Sağlık esenlik dilerim.

NOTLAR

 Harrs,S.George, Troubled Alliance,Stanford University,Hoover Institution Studies.33,p.12,16,

 Age.s.18

  Girgin, Kemal, Ruslarla, Kavgadan-Derin Ortaklığa,Kültür, Sanat Yayıncılık,İstanbul,2014, s.361

Sovyet Rusya Tarafından inşa edilen tesisler;

1.            İskenderun Demir-Çelik Fabrikası,

2.            Konya Seydişehir AlüMinyom

3.            İzmir, Aliağa rafinerisi,

4.            Bandırma Sülfirik asit fabrikası,

5.            Artvin'de kontraplak fabrikası,,

6.            Oymapınar, hidroelektrik santralı

7.            Çayırova,levha cam fabrikası,

İSDEMİR, 288 MİLYON DOLAR EK KREDİ İLE KAPASİTESİ , 2Milyon tona çıkarılıyor,

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları