Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Teknik direktör dedikleri

Usta Eduardo Galeano satırlarında;

Eskiden antrenörler vardı ve kimse de fazla kulak asmazdı onlara. Futbol oyun olmaktan çıkıp doğru dürüst teknokratlara ihtiyaç duyulmaya başlandığında, antrenörler sessizce göçüp gittiler. İşte o zaman teknik direktörler geldiler dünyaya. Görevleri doğaçlamayı ortadan kaldırmak ve özgürlüklerini sınırlayarak, disiplinli birer atlet olmak zorunda olan oyuncuların verimlerini artırmaktı. Antrenör, "Oynayalım!" derdi.

Teknik direktör ise, "Çalışalım!" diyor.

Şimdi her şey rakamlarla ifade ediliyor. Yirminci yüzyılda futbolun öyküsü olarak kabul edilen ve cesaretten korkuya doğru katedilen mesafe, esasında 2-3-5'ten yola çıkılarak, 4-3-3, 4-4-2 üzerinden 5-4-1'e varışın öyküsüdür. Bu işe yabancı olan biri bile, biraz yardımla bu rakamları tercüme edebilir, ya da bir bakarsınız hiç kimse çıkamaz işin içinden. Bu noktadan sonra teknik direktör, İsa'nın kutsal doğumuna benzeyen esrarengiz formüller geliştirir ve bunlarla birlikte, kutsal üçleme kadar içinden çıkılmaz taktik şemalar hazırlar.

Babadan kalma karatahtadan elektronik ekranlara geldik. Ustaca oyunlar şimdi bilgisayarda tasarlanıp videoda gösteriliyor. Ama bu mükemmellik düzeyine, maçlar televizyondan verilirken pek rastlanmıyor nedense. Televizyonlarda daha çok, teknik direktörlerin gergin yüzlerini görüyoruz. Yumruklarını sıkıp bağırarak, birileri anlayabilse, maçın gidişatını tamamıyla değiştirebilecek birtakım talimatlar veriyorlar.

Gazeteciler, maç sonrası düzenlenen basın toplantılarında delik deşik ederler onu. Teknik adamların zaferlerinin formülünü açıkladıkları hiç görülmemiştir; ama yenilgilerin nedenleri konusunda değerli açıklamaları hep vardır:

"Talimatlar çok açıktı ama kimse dinlemedi" gibi birşeyler söyler, takımı işe yaramaz bir takım karşısında hezimete uğradığında. Ya da üçüncü kişi ağzından bu tarz birşeyler söyleyerek kendine olan güvenini pekiştirir:

"Sabırlı davranan rakip takım, kavramsal olarak net bir galibiyet yakalayamadı, teknik direktör bu durumu, etkinliğe ulaşabilmek için birçok fedakârlığın gerekli olduğu şeklinde yorumlamaktadır."

Gösteri makinesi her şeyi öğütür. Her şey bir süre sonra yok olur. Tüketim toplumunun tüm ürünleri gibi, teknik direktörler de kullanılıp atılabilirler. Seyirciler bir gün, "Çok yaşa!" diye ortalığı inlettikleri halde, bir sonraki pazar günü kellesini isteyebilirler.

Teknik adamlar, futbolun bir bilim, sahanın da bir laboratuvar olduğunu düşünürler. Yöneticiler ve taraftarlar ise ondan Einstein kadar zeki ve Freud kadar ince olmasını istemekle kalmazlar, aynı zamanda Lourdes Meryem'i gibi mucizeler yaratmasını ve Gandi gibi sabırlı olmasını da beklerler. Satırlarıyla teknik direktör tanımlamasına açıklık getirir.

2021-2022 sezonunun ilk haftası geride kalırken, geleceğe ilk haftanın performansı ne getirir sorusu için erkendir ama en azından "Böyle giderse" ne olur? Diye soracağımız soru veya soruların cevapları en azından futbolun kurtarabilme ümitlerimizi taze tutar yüreklerimizde.

Geçen sezonun teknik direktör kıyım makinesi halindeki iki kulübü olan Kasımpaşa ve Kayserispor "Maşallah" bu sezona da beklenenden daha hızlı ve erken "teknik direktör" kıyımıyla merhaba dedi.

Kayserispor'da sayın Berna Gözbaşı'nın devam eden görev süreci içinde çalıştığı teknik adamlar ve süreleri aynen şöyle;

Hikmet Karaman   2 gün

Samet Aybaba      18 gün

Bülent Uygun.       64 gün

Robert Prosinecki 203 gün

Bayram Bektaş.       61 gün

Samet Aybaba.        49 gün

Dan Petrescu           43 gün

Uğur Kulaksız           24 gün

Hamza Hamzaoğlu  30 gün

Yalçın Koşukavak   111 gün

Bu gerçekler biryanda öksüz gibi durup, görmezden gelinirken diğer yanda Kayserispor başkanı sayın Berna Gözbaşı henüz ligler başlamadan "Trabzonspor'u" kendince şampiyon ilan ediyordu, kendi kulübünü, takımını tıpkı geçen sezon olduğu gibi bir bilinmezin içine doğru itti ve sanırız kimse kendisine; "Berna hanım lütfen, neden kendi takımınızla ilgilenmiyorsunuz?" sorusunu sormadı. İki sezondur ipin ucundan dönen Kayserispor, tüm başarısızlık etkenlerinin sebebi olarak teknik adamlarını taraftar ve spor camiasının önüne sürerken, futbol yapılanmasının baş sorumlusu olan yöneticileri kulak arkası iliştirilmiş, sigara kıvamına getirmeye çalıştılar, çalışıyorlar ama bu sefer olmaz,

Sadece Kayseri değil Kasımpaşa'da bildiği, bilmezliğin devamında yola devam ediyor.

Bu iki takıma TFF 1. Lig'den Bursaspor'da katıldı ve teknik direktör kovma yarışının başlangıç düğmesine basılmış oldu.

Artık kabul edelim futbol dediğimiz şey "toplumların afyonudur" en azından bizim ülke sınırları içinde böyle…

Futbolun İngiliz ve zenginlere olan aidiyet dönemi tekrar başladı. Futbol bugün zenginlerin ve kara para aklayanların kasalarındaki para meblağlarına, bol sıfırlı rakamlar yazdığı, fakirlerin ise içindeki umudunu futbol denilen bu sahte dinin peşinde koşup, zenginlerin para kazandığı oyuncağının bir parçası haline geldiğinin farkına varmadığı zaman dilimindeyiz.

Fakirler kendisine sunulan sigaralık halindeki "futbol afyonunun" her nefesinde kısa süreli keyif zamanlarında, beynine, algısına tahripler yapmaya devam ederken, futbol sisteminin tek kaybedeninin tuttuğu takım değil kendisi olduğunun farkına varır mı? Varırsa ne yapar? Bilinmez ama bir gerçek var ki! Futbolseverlerin bilincinin yerine gelmesini istemeyen, gözleri kapatan o kadar kara el var ki!

Bugün yazdığımız Teknik Direktörler futbolda zurnanın zort dediği deliklerden birisidir.

Teknik direktör, hakem, yönetici hangisine dokunursanız dokunun birbirinden farkı olmayan, dönüp dolaşıp aynı noktaya varan, aynı "zort" sesini çıkarmaktadır.

Lig uzun hem de çok uzun bir süreç bakalım, hangi kulübümüz, hangi alanlarda rekor üstüne rekor kıracak?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları