İstanbul, özlediği yağmura kavuştuğu zamanlarda artan trafik hayatı zorlaştırsa da herkes "aman barajlar dolsun, susuz kalmayalım" düşüncesinde, zorluklara katlanmaktalar.
Futbolun içinde bulunan hemen hemen her şey değişti, teknoloji zemin, malzeme, istatistik bilgi gibi başta birkaç unsur olmak kaydıyla futbolu şekillendirdi.
Teknik adamlar, bu değişimi olumlu kullanıp gelişen teknolojiden faydalandığı da kendi ve takımı adına gözle görülür işler yapıyorlar. Rakiplerini incelemek adına, eldeki görüntü kayıtlarını defalarca izleyip her maçın gelen futbolcu ve oyun istatistiklerine analizlerini yapabiliyor ve böylece rakibine karşı nasıl oynaması gerektiğine dair bir oyun planı oluşturabiliyorlar.
Tüm bunlara rağmen, futbolda değişmeyen şeylerde var futbolun yer ve görevleri, oyun içinde görev alanları gibi...
Beşiktaş, ligin başlamasının ardından içine girdiği buhranlı dönemden kurtulmak adına toparlanabilmesi için tam yirmi iki günlük bir ara döneme girdi. Bu dönem, var olan futbolcu sakatlıkları (çok önemli sakatlıklar hariç) atlatabilmek, bol bol hazırlık maçları yaparak takımın saha içinde uyumunu sağlayabilmek, birliği oluşturmak ve her şeyden ötesinde futbolcu ve teknik heyetin üzerinde psikolojik rahatsızlıkları düzeltmek için idealdi.
Denizlispor karşısındaki atılan üç gol, bu yolda önemli görünürken, kalede görülen iki gol birden o rahatsızlık veren ruh halinin sahneye çıkmasına sebep oldu. Kafalarda hemen "Beşiktaş bu ara dönemde bu saha içinde psikolojik rahatsızlığa" karşı gerekli adımları (futbolcuların ödemesinin yapılması etken değilmiş) atmamış sorusunu sordurdu.
Bu soruya Sergen Yalçın'ın maç sonunda yaptığı açıklamalarda araya yorumculara ayar vermek adına "günümüz futbolunda ofansif, defansif diye bir şey yoktur. Toplu hücum, toplu defans vardır" cevabı bu soruyu sorduranları haklı çıkardı.
Madem böyle bir şey var o zaman neden transfer yaparken, ofansif veya defansif özellikleri olan mevkilerine göre futbolcu transferleri yapılıyor.
Sergen Yalçın'ın ruh hali yerinde değil, toparlanmaya ihtiyacı var, yönetimin taraftarla arasına yaptığı set olma görevini, o da kötü sonuçlarda taraftarı ve kendisine olan sevgiyi koyarak yapıyor ama bu da onu bir yere kadar kurtarır. Dileriz Sergen Yalçın bu dönemi kısa zamanda atlatır yoksa zarar gören sadece o olmaz, geride mali yükü artan, psikolojik olarak dağılan Beşiktaş'ta olur.
