Tek atışta iki isabet!

Sizlere daha önceden Anzak askerlerinin hatıralarına konu olmuş keskin nişancı Türk kadınlarından söz etmiştik. Bir okuyucumuz, "Çanakkale Savaşı'nda sadece keskin nişancı kadınlar mı vardı?" diye sormuş. Bu sorunun cevabı "Tabii ki hayır"dır. İşte sizlere bu gün  Gelibolu cephesinde ilk keskin nişancımız; Korkunç Abdül'den söz edeceğim.

Maalesef Osmanlı kayıtlarında kendisi hakkında bir bilgi bulunmamakta. Yani asıl kimliği hakkında malumatımız çok az. Fakat işin ilginç tarafı yabancı kaynaklarda adı geçmekte. Üstelik kendisine "Terrible" (Korkunç) lakabı takılacak kadar ciddiye alınan bir Türk askeri Abdül.

Billy Sing'in vurduğu Osmanlı ve Alman askerleri üzerinde yaptığı kurşunun giriş yönü, askerin atış açısı, vurulan askerin duruş pozisyonu gibi çok ince hesaplamaları ile tanınan Abdül, Gelibolu Cephesi'ne kan kusturan Anzak keskin nişancı için özel olarak çalışmıştı.

Her gün, gün ışımadan belirlediği bir sipere çıkar ve yerini belli etmemek için emin olmadan kesinlikle atış etmezdi. Öldürdüğü düşman askerlerinin haberi hemen bütün cepheye yayılır, diğer askerlere moral verirdi.

Son mücadelesi ise en büyük rakibi Billy Sing ile olacaktı... Kısaca Billy Sing asıl adı ise William Edward Sing, Avustralya'da doğup büyümüş yaşadığı kasabada avcılığı ile nam salmıştı.

William Edward Sing, 1915 yılında yani 28 yaşındayken 1. Dünya Savaşı çıkınca, gönüllü olarak orduya yazıldı. Çok geçmeden Anzaklar'ın Gelibolu cephesindeki 5. Hafif Süvari Alayı'na katıldı.

Gözcüsü, yardımcısı, yürüyüş kolu ve sonradan Avustralya hakkında birçok tarih kitabı yazacak olan Ion 'Jack' Idriess ile mevzisine çıkıp saatlerce kıpırdamadan bekleyen Anzak keskin nişancısıydı. Türk ordusuna kişisel olarak bakarsak en çok zarar veren Anzak askeriydi. Bu yüzden "The Assassin of Gallipoli" (Gelibolu katili) lakabı takıldı. Onlarca Türk subayını ve yüzlerce Türk askerini hedef alan mermileri, 300 askerden fazlasını hedef aldı. Özellikle de cepheye yeni gelen acemi askerleri hedef almaktaydı.

Günlüğünde bir bölümde; psikopatça, ilk önce bir subayı dizinden vurduğunu, etrafına toplanan askerleri tek tek kafasından vurduğunu ve sonra tekrardan subaya dönüp kafasından vurarak işini bitirdiğini yazmış.

Sing'in, keskin nişancılıktaki başarısı cephede kulaktan kulağa yayılırken hatta İngiliz ve Amerikalılar tarafından efsaneleşirken hiç beklemediği bir şey olacaktı. Bir anda

Abdül ortaya çıkacaktı...

Ve iki keskin nişancı karşı karşıya geldi...

Yazının bundan sonrasını Cerrahpaşa Cerrahi Tıp Bilimleri Başkanı Prof. Doktor Cengiz Kuday'ın yazısından alıntılayalım...

"...Billy Sing'in giderek sayısı artan ve 300'lere ulaşan insan avı, maç skoru gibi Anzak siper hatlarında ağızdan ağza bir kahramanlık destanı gibi yayılırken, Türkiye'nin dört bir yanındaki evlerdeki yüreklere bir kor ateşi gibi düşüyor, ailelere çaresiz bir ağıt bırakıyordu. Sing'in ısrar ve isabetliliği ise sayıyı her geçen gün yükseltiyordu. Türkler'den bir tepki gelmesi kaçınılmazdı. Bazen bir tek günde 10 Türk'ü vuran bu Avustralyalı'yı durdurmak gerekiyordu.

Ağustos sonlarında bir sabah, önce çok yakın bir atış Sing'in artan güveninin sarsılmasına neden oldu. Sing ve bu defaki gözlemcisi *Süvari Er Tom Sheehan*, Türk siperlerini gözetliyor, korumasız kol, kafa, vücut arıyorlardı. Bir Türk nişancının bakışlarının da kendi üzerlerinde olduğundan habersizlerdi. *Nihayet, Türk siperlerinden gelen bir silah sesi, Sing'in fiyakasını bozmuştu. Bu atış Sheehan'ın teleskopunu bir uçtan bir uca geçerek Avusturalyalıyı her iki elinden yaralamış, sonra ağzından girip sol yanağından çıkmıştı. Hızı kesilen mermi yine de yoluna devam ederek Sing'i sağ omuzundan vurmuştu. Tek atışta iki isabet! Sing, Türk'ün maharetinden veya şansından istemeyerek etkilenmişti. Sheehan, Avustralya'ya tahliye edildi, Sing ise revire kaldırıldı."

İlk karşılaşmadan çok şanslı bir şekilde kurtulan Gelibolu Katili, Korkunç Abdül'ün en az kendisi kadar iyi bir sniper olduğunu anladı. Sonrası;

"...Sing'in Türk nişancıyla yüzleşmesi üzerinden bir hafta geçmiş, yarası iyileşmişti. Sing'in nişan öncesi hazırlıklarını izleyen Türk, uygun bir yer belirlemişti. Her sabah şafak öncesi mevkisini alıyor, sadece gözleyerek ve bekleyerek günler geçiyordu. Bazen tahrik edici hedeflerin belirmesine rağmen Türk nişancı atış yapmadı. Avının, bu akılsız Avustralyalılar arasında olmadığını biliyordu. Fırsatçı bir atış onu ele verebilirdi. Sonunda ısrarı sonuç verdi. Gece siperine döndüğünde rakibini bulduğundan ve ertesi gün Sing'i susturacağından emindi. İki keskin nişancı karşılaşmıştı. Sing teleskopu alarak hedefe baktı, 'Feci Abdül' karşısındaydı. Pozisyonunu belli etmeden nişanını aldı, tüm dikkatine rağmen görüldüğünün farkındaydı, ilk atan, hedefi bulabilirse kazanacaktı. O anda bir mermi Türk'ü gözlerinin arasından vurdu. Bu düellodan hemen sonra, top atışları başlamıştı. Sing ve gözcüsü mevziyi terk etti. Hemen sonra düşen bir mermi mevziyi tahrip etti. Saniyelerle kurtulan Sing'in başarıları İngiliz ve Amerikan gazetelerine konu oldu."

İlk keskin nişancımız Abdül cephede şehit düştü fakat düşmeden önce birçok düşman askerini de öldürdü.

Anzak keskin nişancı Billy Sing ise savaştan sonra, 1917 yılında evlendi ve İskoçya'ya yerleşti. Bir süre sonra ise vatanı Avustralya'ya geri döndü. 19 Mayıs 1943 tarihinde yani 57 yaşındayken sefalet içinde öldü. Bir zamanlar kahraman olan adam öldüğünde cebinde sadece 6 Pound vardı...

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları