Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehlika Figen Yazar

Mehlika Figen Yazar

Sonsuz Bilinç

Suistimallerin hayatımızdaki tehlikeleri

Suistimaller, faydalanma, tehdit, dayatma, zorla fiziksel eylem, sömürme, suçlanma, utandırılma, aşağılanma, zorlanmayla oluşan zamanla bütün bunları da normalleştirdiğimiz ve bunların normalleşmesini sağlayan içimizdeki temel inançları kurban ettiğimiz bizim de kurban durumuna geçmemizi sağladığımız ve bizim de bunları kabul edilebilir yaptığımız bakış açılarımızdır.

Bu suistimaller hayatımızın her yerinde vardı. Öyle ki artık normal olarak gördüğümüz için fark etmeden bunların içinde bir hayat yaratmışızdır. Küçük yaştan itibaren anne ve babamızla başlayan suistimallerin bir bireye ne kadar zarar verdiğinin bilincinde değilizdir. Anne babalar bir çocuğu eğitirken bu şekilde olması gerektiğine inanmış, hatta kendi anne ve babalarının da onlara öğrettiği şekilde çocuklarını yetiştirmeye karar vermişlerdir.

Çocuklar gözlerini saf ve nötr bakış açısıyla kimlerin yanında açtıysa onlara karşı koşulsuz güven duymaya başlar. Tabii bu kişiler genellikle anne ve babaları olur. Onların her söylediğini doğru olarak kabul eder ve kendini bir hamur gibi onların bakış açılarında şekillendirmeye çalışırlar. İşte kişilik/karakter dediğimiz bu oluşum da böyle başlar. Elbette eğer anne ve baba onu kendi doğruları ile eğitmeye başladığında ortaya çocukta "başkasının fikirleri benden daha doğrudur" inancı doğarsa özgüven eksikliğinin ve değersizlik hissinin de ilk tohumları o anda atılmış olur. Ayrıca iyi insan adı altında, vicdanlı, fedakar, saygılı, kurallara uyan, yeri geldiğinde susmasını bilen, çok soru sormayan, çok merak etmeyen, çok sorgulamayan bireyler, toplumun kabul gördüğü ideal bir insan olma yoluna da girmeye başlar. Böylelikle her bir birey, birbirine benzeyen kalıplardan işleyen bir formata bürünür. İşte en büyük suistimaller de bu şekilde ortaya çıkar.

 

·              Ayıp çocuğum öyle yapma.

·              Her zaman başkalarına saygı duy.

·              Su küçüğün söz büyüğün.

·              Öyle her yerde ulu orta konuşma.

·              Eğer şöyle yapmazsan sana şunu yapmam.

·              Benim ne söyleyeceğimi bilmeliydin.

·              Her zaman böyle yapıyorsun.

·              Herkes yanlış biliyor da sen mi doğru biliyorsun?

·              Kurallara uymazsan dışlanırsın.

·              Çoğunluğun söyledikleri her zaman doğrudur ve buna uymak zorundayız.

·              Bu senin suçun.

·              Çok abartıyorsun.

Bu örnek cümleleri çoğaltabiliriz. Bir de eylemler vardır.

·              Başkalarının yanında küçük düşürme, azarlama, bağırma, fiziksel şiddet.

·              Erkeklerin kadınlara lafla ya da fiziksel yaptıkları tacizlerde kendilerinde hak görme.

·              Kadınlar üzerine yapılan tüm cinsel baskılar ve hatta iş hayatında dahi sırf kadın olduğu için erkeklerin kendilerini üstün gördükleri bir kariyer bilinci.

·              Din adı altında insanları yönetme suistimali.

·              Doğrudan ya da dolaylı manipülasyonlar.

·              İstenilen şeyleri zorla ya da tehdit yoluyla kabul ettirme.

Peki, tüm bunları nasıl fark edeceğiz ve düzeltme yoluna gireceğiz? Tabii ki hemen bir parmak şaklatarak değil. Ancak öncelikli birinci adım bu konularda kişilerin bilinçlenmesi ve artık böyle bir olay yaşadığını fark etmesidir.

Bunun dışında şimdiye kadar suistimale uğradığımız ve bedenimize kilitlediğimiz suistimalkar enerjileri (travma, özgüvensizlik, değersizlik, silikleşme, sinirli, öfkeli, kaygılı, depresif durumlar…vb.) temizleme terapileri alınabilir. Ancak en öncelikli olan şey, kişinin bunu fark etmesi, kabul etmesi ve çözüm yoluna gitmesidir. Daha bilinçli ve özgüvenli bir toplum için birinci adım budur.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları