Yıllardan beri televizyonlarda gazetelerde mecmualarda dergi kapaklarında bilbordlarda sinema ve tiyatro afişlerinde, futbol sahalarının reklam panolarında yüzlerce ünlü şöhretli insanların resimlerini gördük hayatlarını okuduk filmlerini izledik seyrettik. Çocukken hayallerimizde hep onlar gibi ünlü olmak istedik. Onlar gibi şöhretli olmak istedik onların yürüdüğü o meşhur kırmızı halılarda biz de yürümek istedik. Ben kendi adıma konuşuyorum iyi ki onlar gibi olmadığıma şükrediyorum.
O gıptayla hayran olduğumuz şöhretli insanlardan bazıları şöhreti hazmedip içine sindirip hakkını vermesini bildiler. Bazıları gibi şöhret delisi olmadılar onlar bu şöhretin bir gün sona ereceğini çok iyi bildikleri için geleceklerini şöhret üzerine kurmadılar. Halkın içinden kopmadılar işleri gereği yeri geldi o ışıltılı gecelerde ve sahnelerde coşkulu statlarda boy gösterdiler yeri geldi kırmızı halılarda yürüdüler ama hiç bir zaman ne kendilerini ne de hayranlarının sevgisini kaybetmediler. Üç beş kuruş para kazandılar akıllı olanları kazandıklarını gelecekteki hayatları ve hayalleri için yatırıma dönüştürdüler. Haydan geldi huya gitsin demediler, MEŞİNTOP’ tan geldi POTA’ ya gitsin demediler. O şöhretlilerden bazıları nasılsa bu çeşme hep böyle akar demediler. Elbet eninde sonunda bir gün bu çeşmenin kuruyabileceğini hesapladılar ona göre tedbirlerini aldılar.
AMMAAAA bazı şöhretliler bir anda ne oldum delisi oldular. Sıradan bir yaşamları varken bir anda kendilerini sahnelerde sahalarda podyumlarda setlerde bulunca dengeleri sarsılmaya başladı, sudan çıkmış balık gibi sarsıldılar, sağa sola yalpalandılar bir müddet sonra şöhretin verdiği hayal aleminin altında ezildiler, şöhreti kaldıramadılar bunalıma girdiler. Ardından ALKOL, UYUŞTURUCU derken bir anda kendilerini EVEREST TEPESİ’nde bulan o zavallılar birden bire kendilerini sokaklarda beş parasız pulsuz selamsız ilgisiz alakasız görmeğe başladıklarında çıldırdılar. İşte tam bu durumdayken gerçek hayat filmi onlar için başlamış oldu.
İşte tam bu sefillik parasız pulsuz ilgisiz alakasız halindeyken mafyanın, uyuşturucu baronlarının, fuhuş çetesinin, terör örgütlerinin, ağına istemeyerek de olsa düşüyorlar. Zaten bunalımdalar çaresizler paraları bitmiş şöhretleri bitmiş sokakta gezerlerken bir de milletin vah vah bizim şu ünlü takımda oynayan futbolcu …. değilmi ne hale düşmüş, ya da ya bu bizim şu meşhur dizide oynayan...... artist değil mi çok yazık ne hale düşmüş diye başlarlar söylemlere. Tabii ki bizim şöhreti kaldıramayan o zavallılar bu sözleri de duyduktan sonra hepten kahrediyorlar. Eskisi gibi tekrar meşhur olmak için bu kez de İLLEGAL yollara başvuruyorlar. Yalan, dolan, hilebazlık, dolandırıcılık, uyuşturucu pazarlama, fuhuş yapma, hatta terör örgütlerinin emellerine bile hizmet etme eylemlerine bile girişiyorlar. Artık onlar kendileri için her yolu her işi mubah sayıyorlar. Tabii ki İLLEGAL yollara da girişince polis enselerine binip yakalıyor. İfade, mahkeme yargılama derken ardından cezaevi çilesi başlıyor. Cezaevindeyken başlıyorlar bu kez onlar kendilerine vah vah demeye..! Ben nerede hata yaptım, neden böyle oldum, neden şöhretin esiri oldum, neden kendimi alkole verdim, neden kazandığım paraları her gece barlarda sazlarda savurdum, diye kara kara düşünmeye. Cezaevindeyken ya şöhreti unutup adam gibi cezasını çekip dışarı çıkacaklar ya da aynı tas aynı hamam sürünmeye devam edecekler..
Şöhret olmak isteyen kardeşlerimize genç kızlarımıza genç delikanlı evlatlarımıza acizane tavsiyem velev ki şöhretli biri oldunuz sakın ha !!! aman ha!!! Bin kere düşünün, attığınız adımınızı hesaplayarak atın, şöhretin esiri olmayın, şöhreti bir kenara bırakın halkınızla beraber onlarla iç içe yaşayın diyelim ki bir hata yaptınız halkın içinde olduğunuzda sizi sevenleriniz size zarar gelmesin diye en azından sizi uyarır. Şöhreti hazmedemeyenlerin sonuna ve akıbetine bakın onların düştüğü duruma sakın düşmeyiniz.
Kalın sağlıcakla…
