Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Soğuk savaşa doğru

Barış, insanın ve insan topluluklarının maddi, güvenlik ve sosyolojik ihtiyaçlarının karşılandığı özgür ve mutlu yaşam ortamı olarak tanımlanabilir. Barış, insanların mutluluk içinde yaşadıkları bir ortam olması nedeniyle, barış içinde yaşamak ulusların tarih boyu öncelikli hedefi. 
Yüce Atatürk'ün "yurtta sulh cihanda sulh" deyişi, tüm uluslara yol gösterici temel ilke olmuştur.
Barış yapmak ve korumak yolunda tüm mücadeleye rağmen uluslar zaman içinde yaşadıkları barış ortamını tehdit eden krizler yaşamaktadırlar. Krizlerin kökeni genelde ulusların beka, güvenlik ve toplumsal ihtiyaçların karşılanmasındaki endişeleridir. Barışı kurmak ve korumak amacıyla gerekli olan toplumsal ihtiyaçlar sonsuz ve sınırsız olmasına karşın kaynaklar sınırlıdır.  İhtiyaçların karşılanmasında kaynakların sınırlı olması çoğu kez uluslararası kriz ve çatışmaların sebebini oluşturur. Diğer yanda, ulusların temel ihtiyacı olan enerji ve ham madde kaynaklarına erişmek ve bu kaynakları kontrol uluslararası çıkar çatışmalarının, uluslarası krizin öncelikli nedeni olmuştur. 
Ulusların barıştan krize ve krizden barışa uzanan yaşam evreleri genelde aşağıdaki süreci takip eder; "barış dönemi, kriz dönemi, krize diplomatik çözüm arama dönemi, diplomatik çözüm bulunamayan ortamda savaş, savaşı durduran ateşkes kararı, ateşkesi müteakip barış görüşmeleri, barış görüşmelerinin ardından antlaşma ve barış."
Ulusların yaşam evrelerinde önemli olan karşılaşılan krizin sıcak savaşa dönüşmeden diplomasi ile çözümlenmesidir. Krizin sıcak çatışmaya dönüşmeden çözümlenmesinde krize nazaran önde olan diplomasinin önemi tartışılamaz. 
 Rusya ile Ukrayna arasında on yılı aşkın süredir yaşanan etnik, demografik ve toprak kökenli krizin çözümsüz bırakılması kabul edilmez bir sıcak savaşa neden olmuştur. 
1940'ların askeri stratejisiyle 200.000'e yakın kara kuvveti, 2000'e yaklaşan tank, binlerce zırhlı araç, hava, deniz kuvveti unsurları ve uzun menzilli karadan karaya füze sistemleri kullanılarak Hitler'in saldırgan stratejisinin kopyası olan bir saldırı ile Ukraynayı işgal harekatının bu ülke için insanlık dramına dönüştüğünü görüyoruz. 
Bir yanda sanatkar ruhlu duygusal davranışları ile öne çıkan, Batı'nın güdümünde bir devlet başkanı, diğer yanda kararlı, despot ve otokrat bir lider. Farklı karaktere sahip bireylerin uzlaşmaları, anlaşmaları beklenebilir mi? Bu durumda insanlık dramı yaşanmaması bakımından krizin görüşmeler ile çözümlenmesi ve uluslararası kuruluşların devreye sokularak çözüm üretilmesi gerekirdi. Ne yazıkki diplomasinin yeterli olmadığı bir ortamda kriz Ukrayna için bir felakete dönüştü.
Diplomasinin başarısı, büyük ölçüde güçlü, saygın, güvenilir, dengeli ve istikrarlı bir devlet politikasının varlığını ve bu amaçla kurulu uluslararası işbirliğini gerektirir. Bu nitelikte diplomasi geleneği bir anda oluşmaz, zaman içinde oluşur. Ne yazıkki diplomasinin çözüm getirmede yeterli olmadığı ortamda savaş kaçınılmaz olmuştur.  
Ukrayna krizinde, diplomasi çözüm getirememiş, savaş önlenememiştir. Savaşın 8. Gününde, Rusya Ukrayna'nın bir bölümünü işgal etmiş durumda. Bu gün itibariyle bir milyondan fazla Ukraynalı, Polonya ve diğer komşu ülkelere sığınmış durumda. Rusya'nın hedef gözetmeksizin sivil halkın yerleşim yerlerine yaptığı top ve füze saldırıları ile 227 kişinin öldüğü yüzlerce kişinin yaralandığı rapor edilmektedir. Bu gün itibariyle 498 Rus askerinin öldüğü bu savaşta, Rusya kitle imha silahlarıyla Ukraynalılara yönelik olmak üzere insanlık suçu işlemektedir. 
Ukrayna'da demokratik hak ve özgürlükler savunmak amacıyla Batı'nın krize yaklaşımı ve Rusya'ya yönelik uyguladığı yaptırımlar, Ukrayna-Rusya krizini Batı ile Rusya arasında krize dönüştürmüş ve kriz, Rusya'nın nükleer silah sistemlerinin harbe hazırlık seviyesini yükseltmesine neden olmuştur. 
Diğer yanda Çin'in BM'lerde Rusya'yı kınama kararında çekimser kalması, Batı'nın aldığı yaptırım kararlarına uymayacağını açıklaması Doğu-Batı bloklarının oluşmasına ilk adım olarak algılanacaktır. Ardından, "Soğuk savaş dönemine mi giriyoruz?" sorusu gündeme gelecektir.
Savaşın, Türkiye'nın Rusya'dan ithal ettiği doğalgaz, buğday v.b. temel ihtiyaç maddelerinde sebep olduğu fiyat artışları göz önünde bulundurularak savaşın sona ermesini sağlamak, Batı ile Rusya arasında tırmanmayı önlemek bakımından diplomatik girişimlerin yoğunlaştırılarak soruna barışçıl bir çözüm bulunması kaçınılmaz hale gelmiştir.
Ulusların diplomatik etkinliği, öncelikle ülkenin ekonomik ve silahlı gücünün varlığına dayanır. Silahlı güç ancak barıştan itibaren inşa edilir. Barıştan itibaren inşa edilen silahlı güç, gerek diplomaside ve gerekse savaşta başarılı olmanın yolunu açar.  

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları