Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Şapkamın altındayım

Tiyatromuzun ve dublaj sanatının büyük ustalarından Mücap Ofluoğlu'nun seslendirmesiyle bir anda Öztürk Serengil'in sinemamızdaki izleyeceği yol belli olmuştu o meşhur "yeşşe", "kelaj" söylemleriyle.

İyi bir komedyenin tanımı için şöyle derler; hem kötü, hem de komik bir karakteri canlandırabiliyorsan iyi bir komedyensin demektir.

Öztürk Serengil işte tam bu tanıma uyan sinemamızın hâlâ yeri doldurulamamış belki de doldurulamayacak en önemli figürlerinden birisidir.

Türk sinemasında ilk önce kötü adam karakteriyle karşımıza çıkmıştır ve ardından bildiğimiz, bugün bile gülerek izlediğimiz o meşhur filmlere imza atmıştır.

Nev-i şahsına münhasır bir  insandır Öztürk Serengil, ki bu yüzden belki de onunla ilgili birçok anıyı, yaptığı hoyratlıkları ilgiyle takip ediyoruz.

Döneminin o kadar çok önemli karakteridir ki, sadece sinemada değil, gazino sahnelerinde de yerini alır.

İstanbul'da yaşadığı yoksulluk ve bekârlık döneminde evinde kaldığı Fikret Hakan'ın yurt dışından getirdiği plak ile dönemin Avrupa'da en sevilen dansı ve müziği "tvist" ile tanışır ama severek yapmaya çalıştığı dansın sözlerini bi'türlü söyleyemediği için "Abidik, gubidik tvist" olarak kendince devşirir.

Sonrası çok acayip ilgi bulur yaptığı dans ve devşirdiği sözler. Ve bunun kaymağını bir gecede arka arkaya en az üç gazinoda, karşılığında yüksek miktarda ücretle alır Öztürk Serengil aslında bugün bakınca kendisinden sonra gelen nice komik aktörlere rağmen ayrı bir yere koyarak takdir etmeliyiz çünkü birçok sinema sanatçısı dönemin akımına uğrayarak sahnede yerini alır (Ayhan Işık, Fatma Girik…)

İşte bu nev-i şahsına münhasır yaşamış sinemamızın önemli karakteri, bol kumarlı gecelerin ardından elde kalan son birkaç parçayı değerlendirmek, geleceğini garanti altına alacak yatırım için Çatalca'da bulunan arsasına minik bir hotel yapabilmek düşüncesindedir. Ne yapayım? Kim bana destek olabilir ki? Diye düşünürken Cenk Koray (o dönem Kültür bakanının danışmanlığını yapmaktadır) kendisini arar ve "Öztürk abi, Ankara'ya hemen gel, senin kredi işini hallettik" der.

Apar, topar Ankara'ya gider ve Cenk Koray ile birlikte kendisine krediyi verecek dönemin Kültür ve Turizm Bakanı'nın huzuruna çıkar.

Daha bakanı ilk gördüğü an, kendini tutamaz ve "bakan, antini kukas" diyerek bakanı şaşkınlığa uğratır. Cenk Koray'ın araya girmesiyle durulur, oturup konuşulmaya başlanır ve bakan telefon açarak kredinin yerine getirilmesi için emir verir, kağıtları getirin onay imzası atacağım der.

Öztürk Serengil birkez daha kendini tutamaz ve Bakanın telefonda kredi işi için verdiği olumlu haberin ardından, kendisi gibi saçları dökülmüş bakanın, kafasını kollarının arasına alarak, arka arkaya patlattığı şaplaklar ile odayı çınlatırken diğer yandan da "bakan, bakan, bakan" diye seslenerek hoyratlığını gösterir. Bu kadar olayın ardından bakan krediyi iptal eder.

Öztürk Serengil'in hayatı tıpkı filmlerindeki unutulmaz replikler gibidir, hepsi ayrı bir tat, ayrı bir koku.

Geleneksel Türk tiyatrosunun kavuklu ve pişekar ikilisini beyaz perdede Vahi Öz ile yakalayan Öztürk Serengil'in en unutulmaz repliklerinden birisi, başrollerini Vahi Öz, Ajda Pekkan, Mürüvvet Sim ve Muallâ Sürer ile paylaştığı "Helal Adanalı Celal" filminde geçer.

Filmde, Üsküdarlı Bilal'in tıpa tıp benzeri Adanalı Celal fabrikadan içeri girer, uyumakta olan Necdet Tosun'un kafasına tokmakla vurup uyandırdıktan sonra kayıp bebekle ilgili sorular sorar, Necdet Tosun'un hafifçe başını okşar ve enseye iki şaplak patlatıp;

-              Yesinler senin aklını top atan kavunu dedikten sonra

Ardından karnına vurup;

-              Ciddi olarak tombul! Der.

Aynı filmin bir başka bölümünde;

Mafyanın elinden kaçan Katip Üsküdarlı Bilal (Öztürk Serengil) caddeden karşıya geçmek isterken trafik polisine çarpar. Polis o anda ağzındaki düdüğü yutar.

Düdük sesi polisin karnından gelmektedir. Polise sarılan Öztürk Serengil;

Yuttun mu düdüğü?

Karnına mı düştü düdük?

Ama düdüksüz düdüklenmez, olmaz polis amca, tıkandı yollar yapma!

Oradan kaçıp bir dişci muayenehanesine girer. İçeride çenesi bağlı ve ağzında pamuk olan birisi acıdan inlemektedir. Öztürk Serengil'i doktor zanneder;

acıyor! Der

Öztürk Serengil;

- Neyin var King Kong'un torunu, anırma! danalar gibi bağırma!

Tüm filmlerinin içindeki en önemli replik yine Vahi Öz ile arasında geçer Öztürk Serengil'in. O günden bugüne futbolumuzun ezeli ve ebedi rekabetinde futbolcu transfer olayları geçtiği filmde gazinoda kumar oynarken Vahi Öz tarafından baskına uğrar, Vahi Öz'ün o meşhur tonlamasıyla; "Neredesin?" sorusuna oturduğu masadan arkasına bakmadan; "Şapkamın altındayım" cevabını vermesidir.

Bugünün Türk sinemasında komikliğin altının kalın çizgilerle küfürlü senaryolarla çizildiği zamanlarda hiç küfür etmeden ama argoluğuda elden bırakmadan, insanları güldürebilmenin tam karşılığıdır, kendi hatasının karşılığı olan kumar illeti yüzünden hak ettiği gibi krallar gibi bir yaşamdan uzak bu dünyayı terk-i diyar eden Öztürk Serengil…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları