Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Ramazan-ı Şerif

İstanbul'un en müstesna ilçelerinden birisidir Üsküdar. Manevi havası ile bambaşka bir yerdir.

Tarihler 3 Nisan 1935'i gösterdiğinde Üsküdar'da dünyaya gözlerini açar Ahmed Yüksel Özemre ve 25 Haziran 2008 tarihinde yine Üsküdar'da gerçek âleme gider.

Haziran 1954'te Galatasaray Lisesi Fen Şubesini, Şubat 1957'de İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik-Fizik dalını lisans derecesinde bitirir. 30 Temmuz 1958'te Saclay, Fransa'da bulunan Fransa Nükleer Bilimler Ve Teknoloji Millî Enstitüsü (Institut National des Sciences et Techniques Nucléaires) Atom Mühendisliği (Génie Atomique)'nden mastır almıştır. 3 Eylül 1973'te teorik fizik dalında kürsü profesörü olmuştur.

Ahmed Yüksel Özemre, ilk Türk Atom Mühendisi olmanın yanısıra tasavvuf alanında da birçok zihinleri aydınlatacak eserleri olmuştur.

Ramazan-ı Şerif'e "merhaba" diyeceğimiz şu tatlı heyecan içinde bulunduğumuz zamanlarda, sizleri Ramazan ve İstanbul ile ilgili Ahmed Yüksel Özemre'nin 29 Kasım 2005 tarihli bir gazetede çıkan nüshâsı ile başbaşa bırakıyorum.

"R A M A Z A N: Aman ya Rabbi şu namaz bitmese!"

Valide Sultan Camii'nin başimamı Hezarfen Necmettin Okyay ile Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri Camii'nde Attar Saim Efendi'nin kıldırdığı teravihleri unutamayan Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre, "Aman ya Rabbi şu namaz bitmese!' dediğim bir başka namaz hatırlamıyorum." diyor.

Son üç Ramazan onun için hasret ve hicran mevsimine dönüşmüş. Bu yılki Ramazan'a da buruk giriyor Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre (66). Türkiye'nin ilk atom mühendisi olan ve 2 yıl Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) başkanlığı da yapan Özemre, gençliğinde Ramazan ve Kurban bayramlarının dışında 3,5 yıl sürekli oruç tutmuş. Bununla yetinmemiş, 2,5 yıl da 'davudi savmi' denilen 'bir gün ara vererek sürekli oruç tutma' şeklindeki ibadetini yerine getirmiş. O günlerde tuttuğu oruçların huzurunu hâlâ unutamıyor. Üsküdar gibi İstanbul'un köklü Ramazan gelenekleri olan bir muhitte yetişen ve bu ayın dışında da oruç tutan bir insan için, son 3 yılda şeker, kalp ve karaciğer rahatsızlıkları sebebiyle oruç tutamamanın verdiği ızdırabı o şimdi yüreğinde yaşıyor. Bazen 2, bazen de 4-5 ay oruç tuttuğu olmuş. Yıllar sonra yılda 8-9 ay oruç tutmaya başladığında bunun bir alışkanlık haline geldiğini ve ibadetin manasının giderek azaldığını görünce de bu oruçtan vazgeçmiş. Üsküdar'daki hayatın yalılarda geçtiği, sabah namazından çıkan erkeklerin bülbül sesini dinlemek için Bülbül Deresi'ne akın ettiği ve her yanın gül koktuğu yıllardaki Ramazanları hatırlıyor. Özemre, o dönemdeki Ramazanları anlatırken, Gümüş Valide Sultan Camii'nde kıldığı teravih namazlarını hâlâ unutamadığını dile getiriyor. Valide Sultan Camii'nin başimamı Hezarfen Necmettin Okyay'ın aynı zamanda meşhur hattat, gül yetiştiricisi ve mücellit olduğunu ifade eden Özemre, "Bunun dışında da Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri Camii'ne giderdim. Buradaki teravihleri de Attar Saim Efendi kıldırırdı. Ben bu iki zatın arkasında kıldığım teravih namazları kadar insana inşirah veren, 'Aman ya Rabbi şu namaz bitmese!' dediğim bir başka namaz hatırlamıyorum. Çünkü bu zatlar çok iyi hafız, bihakkın Kur'an'a vakıf, fevkalade musikîşinas oldukları için tatlı bir namaz kıldırırlardı. Çok farklı, çok heybetli, insana inşirah veren bir havası vardı o Ramazanların." şeklinde konuşuyor. Çocuklar iftar saatine yakın bir vakitte yalıların en üst katına çıkarak minarelerde yanacak kandilleri gözetlermiş. Ezanı duyar duymaz 'oldu' haykırışı ile birlikte merdivenleri üçerbeşer atlayarak sofranın etrafında orucunu açan aile büyüklerinin yanına varırlarmış. Büyükler o gün oruç tutan çocukların orucunu 3 kuruş ücret mukabilinde satın almaya da ihmâl etmezlerdi.

Konakların Ramazan'da herkese açık olduğunu kaydeden Özemre, "Üsküdar adabında fakirleri boş çevirmemek vardır. Her konağın kendine mahsus fakirleri vardı. Bunların da günleri vardı. Bunlar o muayyen günlerinde gelip mangırlarını alırlardı." diyor. Özemre, kendi konaklarından da hem oğlunu hem de karısını bir sene içinde kaybeden Şükrü Bey adındaki bir hafıza para yardımı yapıldığını anlatan Özemre, şunları söyledi: "Annem ve babaannem onun için o zamanda hayli yekûn teşkil eden 1 lirayı saatli maarif takviminin yaprağına sarar, hazırlardı. Kapı çalındığı zaman takvim yaprağı benim elime verilir, 'Git evladım, Şükrü Bey amcaya şunu takdim et.' derlerdi. O da, 'Güzel evladım Allah bereketinizi, fazlınızı artırsın'. diye dua ederdi."

Ahmed Yüksel Özemre'yi rahmet ve saygıyla anarken, şu mübarek Ramazan-ı Şerif ayında yüce Allah'tan tek dileğim; "aman yarabbi şu namaz bitmese!" diyeceğim günleri yaşamak ve idrak etmektir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları