Edip Cansever "Otel" şiirini;
Silik bir izlenim gibi kalıyordum kendimde
Elimle filan bir şeyler yaptığımı görüyordum
Seyrek de olsa konuşuyordum, örneğin
Eski bir efsaneyi anlatıyordum birilerine
Ya da bir yerleri tarif ediyordum yüzümü buruşturarak
İçki de içiyordum, hem de sert içkiler içiyordum
Bazen bir iki bardak
Bazen de sabahtan akşama kadar
Durmadan içiyordum
Canım elbette, diyordum, nasılsa
Otel batacak, otel batacak
En önemlisi de tanıştırılır gibiydim biriyle
Hiç kimselerin ilgilenmediği
Bazı olayların tarihçisi olarak.
Dizeleriyle bitirir…
Galatasaray'da geçen sezon gösterdiği performansla milli takıma seçilen Taylan Antalyalı giydiği "LGBT onur tişörtü"'nden dolayı "homofobik" saldırılara maruz kalınca yaptığı paylaşımı sildi ama her şey burada kalmadı TV 100 kanalında, işleri sadece sahadaki futbolu yorumlamak olan yorumcular işi saha dışına çıkarıp sadece bu paylaşımı yaptığı için Taylan Antalyalı'nın bir daha milli takım forması giymemesi lazım gerektiğini bildirdiler.
Euro 2020 devam ederken ve asgari ücretin yaklaşık 39 bin TL olduğu İsviçre'de futbol teknik direktörü Vladimir Petkovic (bir dönem Samsunspor'u çalıştırmış ve diğer örneklerinde olduğu gibi bu ülkede futbol adına bir şey olmayacağını anlayınca önce FC Sion ardından Lazio ve sonunda İsviçre milli takım direktörü olarak yılda 500 bin Euro karşılığında görev almaya başladı) gerçeği ışığında milli takım ve ülke futbolunun geleceğini tartışmak var iken, Türkiye'de asgari ücretin 2 bin 825 TL gerçeğinde milli takım teknik direktörünün yıllık 3.2 milyon Euro almasını ve milli takımımızın 24 ülke arasında son sırada bulunmasını tartışmak, doğruların ne olduğunu söylemek ve savunmak Taylan Antalyalı'ya yapılan saldırıdan daha önemlidir.
Bu arkadaşlar ekranda bu işi tartışınca olay bu sefer Galatasaraylılığıyla bilinen bir gazetecinin Taylan Antalyalı'yı savunmasıyla adeta şekil değiştirip başka bir alana çevrildi ve her iki taraf arasında twitter üzerinden "Klavye Delikanlılığı" yaşandı.
Olayın bir tarafında bulunan gazeteci, karşı tarafı susturmak adına "Titanic Otel" ile ilgili orada ne yaşandı ise üstü örtülü imada bulunca, aklımıza Sedat Peker ve siyasetin dibe battığı Paramount Hotel geldi.
Ülkenin her anlamda dibe battığını seyretmek bizim makus talihimiz midir? Bilmiyorum ama net bir şey var ki o da yaşananlardan "midemiz bulanmaktadır."
Ülkenin ekonomisi, kültürü, eğitimi, sporu yerlerde sürünürken her şeyin üstüne tuz biber olan, andımızda yer alan "küçüklerimi korumak" vurgusunu hayata geçirmek yerine ülke çocuklarının taciz ile ruh dengeleri bozulup, hayatları alt üst olurken, bunları yapanların o çocukların yaşadıklarını çizerek anlatmaları bile, kendilerine bunları yapanlara ceza verilmesini sağlayamadı. Duyarlı insanların tepkileri sonucunda, her daim uyuyan uyumaya devam eden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın avukatları zorla göreve dahil olup, yapanların cezasının verilmesi için gerekli işlemleri başlattılar.
Ülke bakanlığı ve makamı meşgul eden bakanlar olayları sadece izlerken, işleri adalet dağıtmak olan hakimler adaletten bi'haber olunca geride yapmamız gereken tek şeyi "çocukları korumayı" bile beceremiyorsak sözün bittiği yerdeyiz.
Siz değerli okurlarıma bir futbol yazısı yazamadığım için özür dilerim ama bu ülkede futbolun düzelebilmesi için insanın düzelmesi gerekiyor. Hayatın her alanında düzgün insanlar gerekiyor.
