Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Orman yangınları

Değerli Okuyucular,

Günlerdir, yaşam kaynaklarımız ciğerlerimiz, ormanlarımız, hayvanlarımız, kuşlarımız, arılarımız, böceklerimiz, köylerimiz,  doğa yanıyor. Yangınla mücadele etmekten sorumlu kadrolar araç ve teçhizat bakımından yetersiz, sınırlı sayıda insanlarımız kısıtlı olanaklar içinde, canları pahasına savaş veriyorlar.

Ağustos 2021 ilk haftası içinde 40'a yakın ilde, 170'e yakın farklı noktada çıkan yangın ile mücadelede insanlarımız çaresiz, yardım bekliyor. Yangın ile mücadelede, yeterli uçak ve araca sahip olmayan insan gücü karşısında yangın sınır tanımıyor, rüzgarın etkisi ile süratle yayılıyor, yürüyor.

Yanan her ağaç bir can, yanan her çam bir nefes.

"Sivis paçem parabellum"  latince bir deyiş var. Bir yaşam ilkesi. Tercümesi; "Barış istiyorsan savaşa hazır ol." Özetle; Gerek birey için ve gerekse kurumlar için temel prensip; yaşamak için, başarılı olmak için mücadeleye hazır ol. Proaktif ol, gözü ile değil beyni ile gören ol. Mesajı veriyor.

Ülkesini ve çıkarlarını ve de barışı korumak bir ordunun komutanı için nasıl temel görev ve hedefse, Sağlık Bakanı için hedef, toplum sağlığını korumaktır. Orman ve Tarım Bakanı için hedef farklı mıdır?

Ülkenin coğrafi özellikleri, florası, bitki örtüsü, iklimsel karakteristikleri  belirli olduğuna göre özellkle yaz aylarında yaşanan  yüksek ısının sebep olduğu ve fırtınaların güçlendirdiği yangınlar ile mücadele edecek kadro ve teçhizatı hazır halde tutmak Orman ve Tarım Bakanı'nın görevi ve sorumluluğu değil midir?

Bu görevi yerine getiremeyen bireyler yasalar karşısında suçlu değilmidir?

Savaşı kaybeden komutan nasıl görevden alınır ve yargılanırsa, görevini yapmayan veya yapamayan Orman ve Tarım Bakanı ve sıralı yöneticiler sebep oldukları yaşamsal kayıplar nedeniyle idarî ve adlî soruşturmaya tabi tutulmalı, görevde başarısız olan her onurlu birey gibi istifa ederek görevlerini yapacak kişilere terk etmelidirler.

Yangın her ulus için bir felaket olarak algılanmıştır. Bu noktada, İran'da Persapolis'te. Behistun kayalıklarına M.Ö. 300 yıllarında kral Daryus'un kazıttığı "Yüce Tanrı Ahuramazda, ülkemi yangından, afetten, ulusumu yalan hastalık ve hırsızlıktan koru.." ifadeleri hatırlanmaya değer.

Orman yönetiminde yasal düzenlemeler;

Ormanların korunması ve yönetimi konusunda ilk yasal tedbir 1870 yılında kabul edilmiştir. Ormanlar, ilk kez 1937 yılında 3116 sayılı Orman Kanunu ile yasa kapsamına alınmış 1961 Anayasası ile koruma altına alınmış daha sonra 1982 tarihli Anayasa'nın 169 ve 170. maddeleri içinde yer almıştır.

"Madde 169 - Devlet ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zaman aşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz. Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz."

Yasalar orman yönetimi ile ilgili görev ve sorumlulukları detaylı olarak tanımlamış durumdadır. "Devlet ormanların korunması için gerekli tedbirleri alır." hükmüne  rağmen, yürütme erki Ağustos 2021 yangın felaketini önleyememişir.Yaşam kaynaklarımızın kaybına neden olan her kademedeki sorumlular hesap vermelidir.

Yangın felaketini yaşayan evini ve tarlasındaki ekinini kaybeden soruyor; "Ormanı sabote eden veya yakan ile söndürmeyen arasında bir fark varmıdır?"

Ulusça çok üzgünüz, kayıpları hiç bir mazeret geri getiremeyecektir. İtfaiyenin, politik tercihler ile yönetilemeyeceği bir kez daha anlaşılmıştır. Yaşadıklarımız acı bir ders olarak kalacaktır.

Türkiye'de havacılık sanayiini kurmak; askerî, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamak için 16 Şubat 1925'te Mustafa Kemal Paşa'nın emri ile kurulmuş olan Türk Hava Kurumu, yakın tarihe kadar sahip olduğu yangın söndürme uçakları ile yangın ile mücadelede önemli bir güç olarak hizmet vermekteydi. Ne yazıkki yaşadığımız felakete THK müdahele edemedi. İktidarın, hatalı politikaları sonucu THK bu yeteneğini kaybetti. Sonuç yangınlara müdahale konusunda,dış kaynaklara muhtaç duruma düştük.

THK'nun yangın söndürme konusunda yeterli güce sahip olması için ulusça seferber olmamız gerektiğine inanıyorum

Esenlik dileklerimle,

NOT:

Yangını söndürmek üzere canları pahasına mücadele ederek hayatlarını kaybeden Orman Şehitlerini, minnet ve şukran duyguları ile anıyor, Tarım ve Orman Bakanlığı personeli ile mücadeleye destek veren itfaiörgütlerine teşekkür ediyoruz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları