Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Oğuz Kağan'ın silüeti  karşımızda dikiliyor

Bundan önceki yazılarımda Afrika, Orta ve Güney Amerika ile Orta Asya'daki piramitlerden söz etmiş, Çin rejiminin uzun yıllar yasak bölge ilan ettiği Uygur Türkleri'nin atalarının yaptığı Beyaz Piramitlerden söz etmiştim. Yazar ve araştırmacı Oktan Keleş'in sahibi bulunduğu Onaltı Yıldız'da bu piramitlere binbir türlü macerayla nasıl girdiğini anlattığından söz etmiştim. Gelin bu heyecan dolu macerayı onun kaleminden dinlemeye devam edelim:

Biz ihtiyar Çinli'nin verdiği bilgiyi, kuşkuyla karşılasak da, yine de sizlerle paylaşalım: "Özellikle güneydeki piramitlerin yanında bulunan otlaklarda yiyen hayvanlar daha besili oluyorlarmış ve eğer hayvanlar hasta ise o bölgede otladıktan sonra iyileşiyorlarmış. Yine o bölgede otlayan hayvanların daha çok süt verdiklerini" ısrarla söylüyor. Telaffuzunu tam anlayamadığımız bir ot veya bitkiden veya ona benzer bir şeyden bahsediyor. Bu da sadece o bölgeye hasmış. Bu durum sadece hayvanlar için değil, insanlar için de geçerliymiş. Oradan topladıkları o madde bir çok hastalığa iyi geliyormuş. Köylüler o maddeden toplar ve bunu kutsal sayarlarmış. Bu ihtiyarın çocukluğu bu bölgede geçmiş. Kendisi küçükken, köyün yakınındaki Kabba'ya yani piramide girdiğini söylüyor.

Ve ihtiyar çok ilginç bir şey daha anlatıyor: Bu yaşlı Çinli'nin dedesi, 120 yaşında ölmüş.Yaşlı Çinli, dedesinden şunları dinlemiş: "Bu yapıların (piramitlerin), Türklerin atalarına ait dünyada kurulan ilk kütüphane olduğunu" söylermiş. İhtiyarın dedesi, çok bilge bir adammış. Ayrıca Türklerin atalarına çok saygı duyan bir kişiymiş. Bu bilge adam, öldüğünde piramide 3 kilometre yakınlıktaki bir mezarlığa defnedilmiş. Hangi inanca mensup olduğunu soruyoruz: Çünkü Budistse yakılması gerek. Çok ilginç bir şey anlatıyor: "Dedesinin Gök Tanrı inancına sahip olduğunu ve buralarda yakılma hadisesinin olmadığını, Budistlikle de uzaktan yakından ilgisi olmadığını" söylüyor.

Yaşlı Çinli; "fotoğraf makinesi ve kamera yanınıza almayın, eğer yakalanırsak, hafifletici sebep olur" diyor. Biz de,"tamam" diyoruz, ama fotoğraf makinesini yine de gizlice yanımıza alıyoruz. "Dijital fotoğraf makinemizi yanımıza almadan gitmenin bir anlamı yok" diye düşünüyoruz. İhtiyar Çinli, eline bastona benzer bir çubuk alarak, "kendisini takip etmemizi" istiyor. Bir elinde tüttürdüğü çubuk, bir elinde değnek, arkasında Uygurlu rehber ve arkasında da biz yola koyulduk. Yaşlı Çinli, zaman zaman "durmamızı ve çömelmemiz" konusunda bizi ikaz ediyor. Çaresiz dediğini yapıyoruz.

Önümüzdeki tepe bir kaç kilometre, ama oldukça yokuş. Arazi gittikçe çoraklaşıyor. Nihayet tepeye çıktık. Karşımızda heyecan verici o manzara. Buralara kadar gelme sebebimiz olan piramit, 3-4 kilometre kadar ilerimizde. Etraf kayalık. Piramit de dev bir kayayı andırıyor. Rengi kıraç toprağın rengine benziyor. Piramide yakın bir yerden doğal bir mağaranın içerisine girdik. Mağaranın içerisi karanlık olduğu için, sırt çantamızdan fener çıkardık, fenerin ışığında ilerlemeye başladık. Mağarada hafif su şırıltıları duyuyoruz. Mağaranın içerisindeki geçitten piramide doğru yürümeye başladık. İhtiyar Çinli 600 metre kadar bir mesafeden bahsediyordu ama o kadar gitmedik. En fazla 40-50 metre kadar yol gittik.

Nihayet 3 kanallı bir girişe geldik. Dikey bir yerden, 7-8 metre kadar aşağı kaydık.  Yaşlı Çinli,"Bu mevsimde olmadığını" söylüyor. Geniş bir alana geldiğimizde yaşlı Çinli, "Piramidin içinde olduğumuzu" söylüyor. İçerisi aşırı soğuk, sanki klima çalışıyor gibi. Piramit tabii bir oluşumun üzerine yapılmış. Oldukça heyecanlıyız. Düz bir duvarın arkasından döndük ve işte o manzara.

Zifiri karanlık her yer. Fenerlerimizin aydınlığında baktığımızda, karşımızda düz bir duvarın yukarı doğru uzandığını görüyoruz. Hafif bir su sızıntısı var. Ya biriken yağmur sularından ya da içeri ile dışarının ısı farkından kaynaklanıyor. İçerisi küf kokuyor sanki.

Çinli ihtiyar, bir anda saygıyla eliyle işaret ederek feneri gösterdiği yöne tutmamızı söylüyor. Feneri, gösterdiği yöne tuttuğumuzda, buranın bir mezar odası olduğunu anlıyoruz. İki metreye yakın boyu olan bir mumya var yerde. Heyecanımız iyice arttı. Mumyanın yanı başında bir kaya da çeşitli işaret ve yazılar görüyoruz. Ay yıldız, kurt başları, ve şok olduğumuz şeyi ışığı tuttuğumuzda görüyoruz.

Duvarda, 3 metreye yakın boyu olan, muhtemelen granit taştan yapılma bir kafa heykeli. Enteresan olan çift boynuzu veya antene benzer iki  obje var baş kısmında. Kafasının ortasında yine ay yıldız simgesi göze çarpıyor. Yine yanında bir kadın ve kucağında çocuk heykeli. Heykelin baş kısmı kırılmış. Her şeyi incelemeye başlıyoruz. Oksijen almakta zorlanmıyoruz, sanki bir hava sirkülasyonu var. İhtiyar Çinli, dizlerinin üzerine çöküp bir şeyler mırıldanıyor. Gördüğümüz mumya bir erkeğe ait. 30 sene kadar önce yüzü daha net seçiliyormuş hatta ayaklarında çizmeye benzer şeyler olduğunu söylüyor, yaşlı Çinli.

Biz artık ihtiyar Çinli'ye aldırış etmeden, gördüğümüz her şeyin fotoğrafını çekmeye başlıyoruz. İçeride yaklaşık 7-8 dakika kadar kaldık ki, ihtiyar Çinli acele çıkmamız gerektiğini işaret ediyor.

Biz biraz daha kalıp etrafı iyice incelemek istiyoruz. Yaşlı Çinli sertleşiyor, teklifimizi kabul etmiyor.

Geldiğimiz yerden piramidin dışına çıkıyoruz.

Özellikle çift boynuzlu ve çift antene benzer gibi başı olan granit taştaki o yüzü sorduk yaşlı Çinliye: Bizi oldukça heyecanlandıran şu cümleleri sarf etti: "O sizin atanız: Oğuz Kağan'ın temsili suretidir." Acaba oradaki granit taşta bulunan suret, gerçekten Oğuz Kağan'ın betimlenmesi olabilir mi? Bu konuyu araştırmacıların dikkatlerine sunuyoruz.

Her Türk'ün artık Çin'deki piramitlere girmesi için can atması gerekiyor. Çin hükümetinden, piramitleri Türk araştırmacılara açmalarını talep etmek hepimizin ortak görevidir. Yukarıda özetini sunduğum yazının ve orjinal resimlerin tamamını "Onaltı Yıldız" sitesinde Oktan Keleş'in yazılarında görmeniz mümkündür.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları