Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Necip Fazıl Kısakürek üzerine

Şairliğim on iki yaşımda başladı.

Bahanesi tuhaftır:

Annem hastahanedeydi. Ziyaretine gitmiştim… Beyaz yatak örtüsünde, siyah kaplı, küçük ve eski bir defter… Bitişte yatan veremli genç kızın şiirleri varmış defterde… Haberi veren annem, bir ân gözlerimin içini tarayıp:

-              Senin dedi: şair olmanı ne kadar isterdim!

Annemin dileği bana, içimde besleyip de on iki yaşıma kadar farkında olmadığım bir şey gibi göründü. Varlık hikmetimin ta kendisi… Gözlerim, hastahane odasının penceresinde, savrulan kar ve uluyan rüzgâra karşı, içimden kararımı verdim:

-              Şair olacağım!

Ve oldum.

O gün, bugün, şairliği küçük ve âdi hasisliklerin üstünde gören, onu idrakin en ileri merhalesi sayan ben, bu küçük ve âdi bahaneyi hiç unutmadım.

San'at ve hayat, san'at ve hakikat üzerine fikri olmayan, fikir tasası çekmeyen şair, bence, kuyruğu kıstırılınca ağlayan bir hayvancıktan farksız… Birbirine aykırı çift başlı bir mahlûk olan şairde, biri süfli ve mahkûm, öbürü ulvî ve hâkim, iki kutup var… Bunların biriyle şair; insanoğlunun en altında, öbürüyle de nebîler ve velîler ayrı, en üstünde…

Elbette ki, alt kattakilerden olmak istemeyecektim. Bunun için büyük bir memuriyeti yerine getirmek lâzımdı.

Buna çalıştım:

Bir yanda belli başlı bir san'at anlayışından tüten şiirler, bir yanda, bu san'at anlayışının tüttürdüğü şiir mefkûresi… Bir yanda yemişin içindeki lezzet reçetesi…

Kısacası, sezerek yapmak ve düşünerek bulmak…

Şiirlerim, yemişin içini, şiir hakkında düşündüklerim de kabuğunu gösteriyor. Demek ki, ben, sadece şiir dokumakla kalmıyorum; Frenkçeden Türkçeleştirilmiş tabiriyle (Poetika)mı, şiir san'atı üzerindeki fikirlerimi de örgüleştirmiş bulunuyorum. Yaptığım işin değerini bilmem ama, böyle bir işin şiir ananemizde şimdiye kadar mevcut olmadığını belirtmek hakkımdır.

Yarım metre bir cücede bu zamana kadar hangi dâhiye rastladık? El ilânı kadrosunda hiçbir hikmet tılsımı bilmiyoruz. Birkaç mısraın şairlerinden de fazla bir şey ummayalım!

Keyfiyeti, kemmiyet zenginliği, hiç olmazsa yeterlik içinde aramanın bir sırrı olsa gerek…

 

*

Türk edebiyatının önemli kalemlerinden üstad Necip Fazıl Kısakürek işte bu satırlarla kendini ve şairliğini anlatmaya çalışır.

Kimileri üstadı, yaşadığı bohem hayatı ve sonrasıyla her daim eleştirmiş, belki de eleştirmeye devam edecektir ama bir gerçek var ki! O da, bohem hayatının ardından ki üstte belirttiğimiz gibi o dönem her zaman eleştirilecektir çünkü üstadın 1934 yılında tüm hayatını değiştirecek olan Abdülhâkim Arvasi ile tanışması, hayatını şekillendirmesi eleştirileri yapanların işine gelmeyecektir.

İnsanları belirli kalıplar içine koymak, onları bu kalıplar içinde yaşamaya mahkûm etmek, herkesin nazarında da böyle göstermek gibi kolaycılığa gitmek her zaman daha çok tercih edilmiştir. Kimse kendisini bir kalıba konulmasını istemez ama birilerini kalıplaştırmak, öyle yaşatmayı ister.

Kimin ne dediği veya ne diyeceği açıkçası bugün ve yarın üstadı sevenlerin gözünde seviye olarak aşağılara indirmeyecek hatta tam tersine yükseltecektir.

He şair kendi dizeleriyle sevenlerin gönlünde asırlık bir çınar hâline gelir ve kimse bu çınarı kökünden kesip çürütemez.

Çünkü geride ölümsüz dizeler kalmıştır, yarınlara emanet.

Ölümsüz dizeler demişken, birkaç örnek vermek gerekirse;

 

ÇİLE

 

Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam,

Gezdirsin boşluğu ense kökünde!

Ve uçtu tepemden birdenbire dam;

Gök devrildi, künde üstüne künde…

 

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!

Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!

Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,

Ok çekti yukardan, üstüme avcı….

 

1939 yılında yazılmıştır.

 

*

Tâ Meverâdan

 

Rüzgâr öyle esti, öyle esti ki;

Her şey uçup gitti kaldı Yaradan.

Ayna düştü, hayal, perdelerdeki

Bir akisçik gibi çıktı aradan.

 

Sırtımı uykuda dürtüyor bir el;

Fırla yatağından koşar adım gel!

O bir minicik zarı kabuğunu del!

Seni çağıran var, tâ meverâdan!

 

1958 yılında yazılmıştır…

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları