Sabahın erken saatlerinin habercisi çiğ taneciklerinin size günaydın dediği zaman diliminde bir yerden, bir yere dert taşıma telaşındaki insanların sığındıkları, sarıldıkları, kendilerine yol arkadaşı edindikleri akıllı telefonlar ve içindeki onlarca oyunlar aslında sadece "avuntu"dan öteye bir şey değildir.
Hızla değişen, teknolojinin anlık yeni serüvenleriyle baş döndürdüğü dünyanın erozyona uğrayan insanlarının ortaya çıkan yeni yüzlerini futbol arenasında rahatlıkla görmekteyiz.
Futbola Beşiktaş penceresinden bakan, hayatı ve futbolu bu penceredeki manzaradan yorumlamaya çalışan birisiyim, bu pencereden baktığımda ise;
Süleyman Seba, Beşiktaş adına doğru bildiğini yaptığı ve her şeyini anlattığı kürsüden son yaptığı konuşmanın ardından, başı dik geride gurur dolu zamanları tüm Beşiktaşlılara emanet bırakıp inerken, geleceği bozguna uğratacak yenil nesil Beşiktaşlılar, alkış tufanı eşliğinde yeni düzeni Serdar Bilgili ve onun ardından adeta "Matruşka" gibi birbirinin benzeri, boyutları farklı başkanlar serisinin başlangıcı için düğmeye basıyorlardı.
Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören, Fikret Orman...
Ve tabii ki üç aşağı, beş yukarı aynı kişilerden ara ara değişikliklerle oluşan yönetim kurulları.
Futbol da tıpkı dünyanın teknolojik anlamda ilerlemesi gibi ilerliyordu ama Beşiktaş, bu ilerlemede, kendine uymayan profil ve karakterle futbol arenasında boy göstermeye kalkıyordu.
Her düşüncesiz hareketi kendine maddi ve manevi zarar veren Beşiktaş, bugün altından kalkamayacağı bir borç yükü ve manevi enkazla önünü görmeye çalışıyor.
Beşiktaş'ın geleceği için düşünen bir avuç insandan başka kimse yok.
Adeta 300 Spartalı gibi Beşiktaş'ı yok etmeye adım adım ilerleyen zihniyete karşı savaşan bu bir avuç insanın onurlu davranışı Beşiktaş adına gurur ve umut verici harekettir.
Beşiktaş, lige Abdullah Avcı onun mantalitesi ve Fikret Orman'ın lanse ettiği "Pırlanta"sıyla başladı. İki sezon şampiyonluk, Şampiyonlar Ligi'nde gruplarında namağlup mücadele, ülke futbolu adına gurur verici oyun anlayışıyla ilerleyen Beşiktaş'ta, Şenol Güneş'in oyun sisteminin kilit adamı Marcelo'nun Fransa'ya transferiyle başlayan süreç ardından Beşiktaş defansı "Dikiş tutmaz Sabri"ye dönerken, oyun sistemi çöktü.
Kulübün hiçbir zaman mali işleyişine sesini çıkarmayan, kendisine sunulan kadroyla değişik oyun sistemleri üzerinden derdini anlatmaya çalışan Şenol Güneş, kendine soluk aldıran, stresten kurtaran Millî Takım Direktörlüğüne geçerken, koltuğunu Abdullah Avcı'ya devrediyordu. Abdullah Avcı ismi, daha gelmeden Beşiktaş tribünlerinin homurtu seslerinin yükselmesine sebep oldu.
Yani Abdullah Avcı, Av Zamanına "Avcı" değil "Av" olarak başladı.
Beşiktaş adına işler sahada ve saha dışında iyi gitmiyor.
Olağanüstü kongre sesleri ve adaylar üzerinden sanal başkanlık yarışı başlatılmış çoktan.
Bu süreçte bir kere sezon adına, Beşiktaş adına şampiyonluk umutları çoktan bitmiştir.
Beşiktaş adına şimdi gitsinler ve gelsinler konuşuluyor.
Beşiktaş'ın başkan adayları belirlenmiş; Ali Gültiken, Ahmet Nur Cebi, Serdal Adalı, Hürser Tekinoktay, Ethem Sancak (Yıldırım Demirören destekli)...
Belirlenen ya da arzu edilen, istenilen başkan adaylarından ise henüz bir açıklama yok ama Sayın Fikret Orman'ın verilen "istifa" kararı ile yolu açılan bir "Olağanüstü Kongre" var.
Alınan bu karar ardından Beşiktaş adına sadece belirlenen başkan adaylarından bakalım hangisi ses çıkaracak.
Abdullah Avcı yerine de belirlenen isimler listede uzayıp gidiyor.
Beşiktaş başkanı giderayak bir şeyler söyledi. Çoğunlukla, yine camia içindeki büyük rahatsızlık veren "ben, ben" söylemleriyle yaptıklarını anlattı ve yaptık kabahat mi işledik sorusunu orta yerine koydu.
Sayın başkan şunu bilmeli ki! Zaten siz veya diğer başkanlar, adaylar o koltuğa hizmet etmek için aday oluyorsunuz, seçiliyorsunuz. Şimdi kalkıp böyle konuşarak hâlâ hata yapıyorsunuz.
Beşiktaş için bir kan değişikliği ihtiyacı mutlaktı bakalım bu gelişim süreci Beşiktaş adına neler getirecek.
Beşiktaş adına bundan sonrası ya daha büyük kaosları getirecektir ya da tam tersi.
Beşiktaş adına sıkça sorulan, cevabı listelerce uzayıp giden tek soru var;
"Ne olacak şimdi?"
Bu soruya kendimizce cevabı Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.'leri'nin Marifetnâme eserinde yer alan Tefviznâme şiirinde geçen muhteşem sözüyle cevap verelim;
"Mevlâ Görelim Neyler, Neylerse Güzel Eyler"..
