Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Namık Kemal ve Mustafa Kemal

Değerli okuyucular,

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün  fikirlerinden etkilendiği kişilerin başında Namık Kemal ve Ziya Gökalp gelir. Bu yazımda sizlere Namık Kemal'i ve savunduğu fikirlerini anlatmaya çalışacağım.

Mustafa Kemal, 18 Aralık 1919'da Ankara'ya gelmek üzere Sivas'tan yola çıkar. Heyet-i Temsiliye, Merkezi'ni Ankara'ya taşımak kararını vermiştir. Şarkışla ve Kayseri'den geçerek 21 Aralık da öğle vakti Kırşehir'e gelir. Halkın coşkun sevgi gösterileriyle karşılaşır; Kırşehir Gençler Derneği'nde yaptığı konuşmada "Milli gücü etken, milli egemenliği hakim kılmak" gerektiğini anlatır. Geceleyin şerefine fener alayı düzenlenmiştir, halka hitaben yaptığı konuşmada şöyle der:

"Bu milletin içinden çıkan bir (Namık) Kemal,

"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini

Yok imiş kurtaracak bahtı kara maderini"demiş;

gene bu milletin bağrından çıkan bir (Mustafa) Kemal de diyor ki;

"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini

Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara maderini"

Atatürk, Namık Kemal'e aynı cevabını, Birinci İnönü Zaferi'nin kazanılmasından sonra 13 Ocak 1921 (1337) Perşembe günü saat 15.30'da Mecliste tekrar eder;

Mustafa Kemal, Namık Kemal'in fikirlerinden öğrencilik çağlarından itibaren etkilenmiştir. 1897 Türk-Yunan harbi patladığında Mustafa Kemal Manastır İdadisi'ndedir. Harp, okuldaki havayı etkilemiş, Mustafa Kemal, Namık Kemal'in  savunduğu fikirlerin etkisinde düşünce ve görüş ufku açılmış, bir Osmanlı değil, bir vatansever ve hürriyet savunucusu  olmuştur.

Mustafa Kemal ve onun nesline, vatan ve hürriyet sevgisi ve fikrini aşılayan Namık Kemal kimdir?

Mustafa Kemal'in, Namık Kemal'i tanıması ve fikirlerini benimsemesi Manastır askeri lisesinde öğrenci iken yakın arkadaşı Ömer Naci'nin Mustafa Kemal'e okuması için verdiği kitaptaki şiirlerde Namık Kemal imzalı şu mısralara rastlaması ile başlar:

Vücudun hamurunun mayası vatan toprağındandır:

vatan yolunda eziyet ve sıkıntılarla toprak olursa beden

bunda üzülecek ne vardır.

 

Namık Kemal'in  "Vatan Yahut Silistre" tiyatro oyununda geçen şarkı sözleri; ''Yâre nişandir tenine erlerin, Mevt ise son rütbesidir askerin....''  Mustafa Kemal'i etkilemiştir;  "Benim bedenimin babası Ali Rıza Efendi, Duygularımın babası Namık Kemal, Fikirlerimin babası ise Ziya Gökalp'tir." der. Namık Kemal'in savunduğu: Vatan, Milliyet, Hürriyet, Medeniyet, Aile, Hukuk gibi kavramlar, Atatürk'ün duygu ve düşüncelerine yön verir.

1888'de Namık Kemal öldüğü zaman, Mustafa Kemal henüz yedi yaşındadır. Çökmekte olan devleti kurtarmak için çareler arayan aydınlar, vatan şâiri Nâmık Kemal'in eserlerini çoğaltarak, okunmasını sağlamakta, öğrencilere Nâmık Kemal sevgisi aşılanmakta, eserleri elden ele dolaşmaktadır. O yıllarda, Nâmık Kemal'in yasaklanmış eserlerini bulmak, onun vatanseverlik telkin eden şiir ve yazılarının heyecanını tatmak aydınların ortak tutkusu gibidir.

Mustafa Kemal'in okul arkadaşlarından Ali Fuat Cebesoy hatıralarında bu konuda şunları söylemektedir: "Mustafa Kemal'in bir gece vakti yanıma gelerek, Kemal'in Vatan Kasidesi'nin teksir edilmiş bir nüshasını "Fuad kardeşim bunu ezberleyelim" diye bana verirken, yavaş bir sesle fakat büyük bir heyecanla okuduğu:

''Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin

Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten" mısralarını nasıl unutabilirim.

Mustafa Kemal, daha lise öğrenciliği günlerinden itibaren Nâmık Kemal'e hayran yani vatansever, hürriyet savunucusu biri olmaya başlamıştır. Liseden sonra gittiği Harb Okulu'nda da bütün yasaklamalara rağmen Nâmık Kemal'in eserlerini okumaktadır. Mustafa Kemal bu konuda "Sultan Hamit devri idi... bu gibi vatanperverane eserleri okuyanlara karşı takibat yapılması, işlerin içinde bir berbatlık olduğunu ihsas ediyordu" demektedir.

Cebesoy; Namık Kemal konusunda, Atatürk'le beraber, Manastır'da seyrettikleri "Vatan Yahut Silistre" piyesi ile ilgili bir hatırasını şu satırlarında anlatır:

"Manastır'a döndük. Şehrin girişine geldiğimiz zaman, orada bulunan bir mesirede vakit geç olmasına rağmen, Harp Okulu talebelerinin açık havada büyük vatan şâiri Nâmık Kemal'in Vatan Yahut Silistre adlı eserini oynadıklarını gördük. Atlarımızdan inerek, oyunu büyük heyecanla seyrettik. Talebe efendilerden birinin temsilin son sahnesinde:

Yâre nişandır tenine erlerin!

Mevt ise son rütbesidir askerin!

Altıda bir üstü de birdir yerin.

Arş yiğitler vatan imdâdına.

mısralarını okurken, yanımdaki subaylar, gözyaşlarını tutamamışlardı. Benim de gözlerim yaşarmıştı. Harp Okulu'ndaki talebelik hayatımız gözümün önünde canlanmıştı. Sınıf arkadaşım Mustafa Kemal ile beraber bu şiirleri o zaman okumuş ezberlemiştik. Fakat böyle heyecanla haykıramamıştık."

Atatürk, özel sohbetlerinde yaptığı heyecanlı konuşmalarda veya bunaldığı sıkıldığı zamanlar genellikle Nâmık Kemal'den mısralar, beyitler okumuştur. Öğrencilik yıllarından sonra subay olarak bulunduğu yerlerde de, Nâmık Kemal'in şiirleri onun fikir kaynağı olmuştur.

Birinci Dünya Harbi sırasında Doğu Cephesi'nde (Bitlis, Silvan gibi) bölgesinde iken Mustafa Kemal, 10 Ağustos 1916 Pazar günü defterine şöyle bir kayıt düşmüştür;

"(Namık) Kemal Bey'in,  Makalat-ı Siyasiye ve Edebiyyesini okudum,  (Namık) Kemal Bey'in Tarih-i Osmani'sini okumaya başladım".

Atatürk'ün özel kütüphanesinde Nâmık Kemal'in eserlerinin kopyalarının varlığı, Mustafa Kemal'in ona ve fikirlerine büyük önem verdiğinin belgesidir.

Atatürk'ün, Nâmık Kemal hakkındaki düşüncelerini net bir şekilde ortaya koyan bir de telgraf vardır. Nâmık Kemal'in oğlu Ali Ekrem Bolayır, İkinci İnönü Zaferi'nin kazanılmasından sonra Atatürk'e bir tebrik telgrafı gönderir. Atatürk de, Ali Ekrem'e yazdığı 10 Nisan 1921 tarihli cevabi telgrafında, Nâmık Kemal hakkında;

"Vatanın kurtuluşunu sağlayan nesillerin yetişmesinde, Nâmık Kemal'in önemli etkileri olduğu ifade edilmekte ve ayrıca, Atatürk'ün Nâmık Kemal'e büyük bir saygı duyduğu" belirtilmektedir.

Atatürk'ün, Millî kültür ve Batı medeniyetini hedef alan devrimlerinin temelinde, "Hürriyet", "Medeniyet" ve "Terakki-gelişme" kavramları hakkında ilk ciddi çalışmaları Nâmık Kemal yapmıştır. Atatürk'ün üzerinde tam bir dikkat ve titizlikle durduğu "Vatan sevgisi", "Milliyetçilik" ve "Halkçılık" hareketinin ilk heyecanlı adımları da Nâmık Kemal tarafından atılmıştır.

"Vatan bize kılıcımızın ekmeğidir. Dâima kendimize ait, yalnız bize ayrılmış biliriz. Dâima kendimizden çok sever, canımızı uğruna feda ederiz."

Namık Kemal'in Atatürk'e, vatan ve hürriyet konularında ışık tuttuğu, heyecan verdiği muhakkaktır. Şu sözleri, Nâmık Kemal tesirinin açık izlerini taşır;

"Bu bedbaht memlekete karşı mühim vazifelerimiz vardır. Onu kurtarmak yegâne hedefimizdir. Hürriyet olmayan bir memlekette, ölüm ve izmihlâl (yok olup bitme) vardır. Her terakkinin ve kurtuluşun anası, hürriyettir. Milleti vatana hâkim kılmak, hülâsa vatanı kurtarmak için, sizi vazifeye davet ediyorum. "Vatan mutlaka selâmet bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır. Çünki kendi selâmetini, kendi saadetini memleketin, milletin saadeti ve selâmeti için fedâ edebilen vatan evlâtları çoktur.", "Biz, millî hudutlarımız dâhilinde hür ve müstakil yaşamaktan başka bir şey istemiyoruz."

"Millî hudut dâhilinde vatan bir bütündür."

"Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir"

diyen Atatürk, Nâmık Kemal'i "Türk milletinin yüzyıllardan beri beklediği sesi" olarak görmektedir.

Atatürk; vatan ve özgürlük kavgalarını yeni kuşaklara aşılayan Nâmık Kemal; Osmanlılık yerine Türklüğü ve Türklük duygusunu dile getiren millî şair Mehmet Emin Yurdakul'u ve her türlü zorluğa karşı direnip, insanlığı yükseltmeye yönelen Tevfik Fikret'i, Ziya Gökalp'i çok okumuştur. Atatürk, bu kitaplarda geçen görüş ve düşüncelerin izleyicisi değil, yorumcusu olmuş, kendine göre bir sonuca varmaya çalışmıştır.

Nâmık Kemal, hayatı, sanatı ve fikirleriyle, hem sağlığında hem de ölümünden sonra Türk toplumu ve aydınları üzerinde etkili olmuş bir şâir-yazardır. Zamanının yeni fikirlerini Türk toplumuna, anlayıp sevecekleri bir üslûpla sunmuş, Batılılaşma yolundaki Türkiye'de inkılâpçı bir kuşağın yetişmesinde etkili olmuştur. Onun etkileriyle yetişen Türk aydınları, gerek Osmanlı Devleti dağılırken, gerekse Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken, ölüm pahasına Türk milletine hizmet etmişlerdir.

Sonuç olarak; Mustafa Kemal; nazım ve nesir türündeki eserlerinde vatan, millet, bayrak, din, dil, hürriyet, eşitlik, kültür, medeniyet, hak, hukuk gibi yüce kavramları; uğrunda seve seve canımızı bile feda edebileceğimiz yüksek idealler olarak gören ve gösteren Namık Kemâl'i örnek almıştır.

Nâmık Kemal tarafından bayraklaştırılan ilke ve kavramlar, aralarında farklılıklar olsa bile, Atatürk tarafından ömür boyu savunulmuştur. Atatürk, Nâmık Kemal'den esinlenerek, zamanın gerçekleri ve kendi tecrübelerinin ışığında değerlendirip daha yeni, daha geçerli sentezlere ulaşmıştır. Ulu Önder Atatürk; vatan ve milletin istiklâli, birliği, bütünlüğü, ilerleyip yükselmesi ve medenî dünyadaki haklı yerini alması yolunda heyecan yüklü fikirleriyle yakın tarihimizin bütün devrimci aydınlarına örnek olmuştur.

Abdülhamit'in yarattığı baskıcı yönetim döneminde, fikirleri ile karanlıkları aydınlatan, vatan, millet, hürriyet ve eşitlik kavramlarının savunucusu Namık Kemal ve yüce Atatürk'ü minnet ve şükran duygularıyla anıyoruz.

25-eylul--oner-pehlivanoglu-namik-kemal.png

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları