Hayat bazen olumsuzmuş gibi görünen mücadele takımlarıyla başlar. Tıpkı 19 Mayıs'ta Mustafa Kemal'in adım attığı o büyük yürekli kararı gibi. Ondan ilham alacağımız çok bakış açıları var aslında. En önemlisi kendine inanmayı seçmiş olması ve tabiki Türk milletine de aynı zamanda. Asla pes etmemeyi, hiç kimseyi ve hiç bir şeyi kendinden daha büyük ve güçlü yapmamamız gerektiğini aşılamaya çalışmış hayatı boyunca. İnsan gibi yaşamanın ne demek olduğunu fark ettirmiş bizlere.

Eski alışkanlıkları yıkmayı devrimleriyle başarabilen dünyadaki tek lider olmuş. Nasıl mı? Herşeye rağmen kendisine bunu başaracağına inanarak.

Gerçek şu ki bir şeyi çok istersek fırsat yaratırız istemezsen bahane. Şu anda içinde bulunduğumuz koşullarda genelde hep şikayet eder ve öğrenilmiş çaresizlik tabloları çizeriz. Ben her zaman danışanlarıma ve eğitim verdiğim ekibime şunu söylerim: "Herşey mümkün. Sadece seçmek yeterli. Eğer seçimlerimizde net olmazsak evren de bize net olmaz." Bunu bilmek de farkındalıktan işlemekle olur. Yani sadece fark edeceğiz. Hepsi bu. O zaman bir bakmışız ki yanan küllerinden yeniden doğan bir Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ya da bir bakmışız ki bambaşka olasılıklardan hiç ummadığımiz hayatlar oluşturmuşuz.

Bu bilinçten işlersek eğer, kendi hayatımızdan başka hayatlara da dokunabilir, kim bilir belki de daha büyük dönüşümlere de fırsatlar yaratırız.