Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Müptezel

Hayat fena halde futbola benzer. Belki de bu yüzden fena halde âşk ile bağlıyız futbola. Bu âşkın en güzel hikâyelerini kramponlarındaki çivilerle, sahalara yazmış ve şimdi Kaf Dağı'nın ardında kalmış namlı masal sevdalıları sayesinde okuduk, sevdik ve bu hikâyenin en güzel kelimelerini, kahramanlarını hayatımızın en geniş alanlarına serdik, anı defterimizin yaprakları arasında geçmişin bir düşü olarak kalsın diye kurutmak için sakladığımız gül misali.

Bugün müptezellikle dibe vurmuş futbolumuzu, popülist, sevişgen ve girişgen hallerine rağmen, farklı renklerin armaların peşinde aynı heyecan, aynı dilekler, aynı geleceğin düşleri ile inadına peşinde koşup varmak istedikleri sevda ülkesinin adıdır futbol.

Hayatın her anlamında maddiyatın ezici üstünlükle galip geldiği maneviyatın kramponlu kahramanları ve onların futbolun ruhunda var olan centilmenliği yaşattıkları dönemlerden sadece geriye satırlar kaldı, hikâyesini yazmak için çok büyük paralara değil sadece hikâyesini yazacağı kalemi olan bir çift krampona transfer olan kahramanlardan.

Dünya edebiyatının büyük ustalarından Vladimir Nabolkov "Kaleci yalnız bir kartaldır, bilinmezlerin insanı, son muhafızdır. Yakalamaya çalıştığı şey, golden ziyade hayalidir" der.

Ülke futbolunda kalecilik makamında adı altın harflerle yazılmış bir kahramandır Cihat Arman.

İkinci Dünya Savaşı'nda Mısır'da görev yapan İngiliz ordusunun profesyonel futbolculardan kurulu futbol takımının, maçlar yapmak üzere geldiği Türkiye'de 4 Aralık 1941 günü Fenerbahçe Stadı'nda İngiliz Orta Doğu Ordu Takımı ile Fenerbahçe karşılaşması gerçekleşir. Maça damga vuran olay, hayatında hiç penaltı kaçırmamış İngiliz futbolcu Fenton'un, kurtarılamaz denilen penaltısını kurtarmış ve rakipleri başta olmak üzere herkesin takdirini ve saygısını kazanmıştır.

İşte bir Fenerbahçe - Beşiktaş derbisinde bir yanda Cihat Arman'lı Fenerbahçe diğer yanda ise Şükrü Gülesin'li Beşiktaş. Futbolumuzun unutulmaz yeteneklerinden sadece Türkiye'yi değil bir dönem İtalya'yı yeteneğiyle büyülemiş isimdir Şükrü Gülesin.

Bu iki dev ismin var olduğu kadroların karşılaştığı işte bu derbide bugün sporda ve futbolda özlemle aradığımız centilmenliğin, her şeye rağmen kaybolmayan latifenin, saygının, sevginin en naif örneği yaşanır.

Büyük ustalardan Halit Kıvanç şöyle anlatır;

Şükrü Gülesin'in fırtınalaştığı yıllardayız. Ama karşı kalede de uçan kaleci var, Cihat Arman var. Şükrü kaptığı topla inmiş Fenerbahçe kalesine… Gol yüzde yüz… Çünkü bomboş akıyor Şükrü.. İyi de Cihat Arman, hiç heyecanlı değil. Hiçbir hareket yapmıyor. Kollarını kavuşturmuş, kıpırdamadan duruyor. Şükrü biraz daha yaklaşınca, Cihat'ın Şükrü'ye birşeyler söylediğini fark ediyoruz. Ve de Gülesin'in topu kızgınlıkla auta attığını… Beşiktaş'ın yıldızı geriye doğru koşarken, bu sefer takım arkadaşları koşuyor kendisine… "Niçin atmadın bal gibi golü?" diye sormalarıyla Şükrü patlıyor:"Hakem ofsayt diye düdük çalmış ya… Atsam da saymayacaktı." Takım arkadaşları bir yana, duruma şaşıranlardan maçın hakemi de Şükrü'ye doğru sokuluyor. "Ben düdük filan çalmadım ki… Sahi niye auta attın topu?" Şükrü'nün birden Fenerbahçe Kalesine doğru koşmasını görecektiniz. Olayın devamını kahramanlar sole anlatır. Cihat Arman "Şükrü herkesi geçmiş geliyor. Rüzgar gibi… Muhakkak golü anlatacak. İmkânım yok kurtaramam… Öyle sert vurur ki topa… Bir anda aklıma geldi, böyle bir şakaya sarıldım. Boşuna koştuğunu, hakemin düdük çaldığını söyledim. Doğrusu Şükrü'nün topu dışarı atacağını hiç düşünmemiştim."

Yaşanan bu olay sonrasında ne iki futbolcu birbirine saldırır, ne bir ağır laf söyler ne de hiçbir yönetici bu olayla ilgili ortamı gerecek bir çift laf eder.

Yaşanan iki futbolcu arasında ezeli rekabete rağmen hoş bir anı olarak kalır. Bu hoşgörüye yöneticisi, futbolcusu ve tribündeki taraftarı kısıcası herkes aynı saygıyla yaklaşır.

Günümüzde futbol endüstriyelleşme denilen tedavisiz bir hastalıkla, futbolun bünyesini sararken, taraftarlıktan müşteriliğe terfi etmiş topluluk ise bu hastalık sürecinde yöneticilerin ağızlarından çıkan zehirli sözlerle birbirine adeta düşman olmuşlar, renklerin ve armaların farklılığına rağmen aynı sevdanın peşinde koştukları sevda ülkesinin yolundan sapmışlardır.

Futbol bir değerler manzumesidir.

Bizi birbirimizden;

Uzaklaştıran,

Afyon yutmuş gibi uyutan,

En ağır kelimelerle bezenmiş sözlerle aşağılatan değil

Tam aksine her şeye rağmen bizi birbirimize yaklaştıran manzumedir.

Bugünün müptezelleşmiş futbolun ortaya koyduğu değersiz, değer yığınlarını üstümüzden atıp, ayağa kalkarsak aslında aynı futbol güneşinin yüzlerimize vurup bizleri aydınlattığını göreceğiz.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları