Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Montrö Sözleşmesi, 1936

Değerli okuyucular, merhaba,

Covid-19 virüsünün yarattığı salgından kurtulamayarak hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Ulu Tanrı'dan rahmet tüm ulusumuza başsağlığı dilerim. Covid-19 salgınına karşı korunmada her bireyin sorumlu olduğunu hatırlatmak isterim.

*

İki önemli olay Montrö Boğazlar sözleşmesine sahip çıkmamız gerektiğini Ortaya koydu;

İlki Yunanistan Sağ partilerinin Montrö hakkındaki bildirisi diğeri Rusya-Ukrayna savaşı.

Yunanistan'da  milliyetçi sağ partilerin 30 Mart 2021'de yayınladığı aşağıdaki bildiri Montrö'yü tartışılır hale getirmişti. Bildiriyi okuyalım;

"Yunanistan'ın tamamen aleyhinde olan Montrö'nün kaldırılmasına tam destek veriyoruz.

Büyük Yunanistan'ın önünde bir engel olan bu anlaşma kaldırılınca Yunan savaş gemileri Konstantinopolis ve Karadeniz Pontus sularında rahatça dolaşabilecek, Yunan  bayrağını kadim Bizans denizlerinde dalgalandıracaktır. Ayrıca, Lozan Anlaşmasıyla Batı Anadolu'daki haklarımız tamamen ortadan kaldırılmıştı. Lozan'ın tartışmaya açılarak geçersiz kılınması bir önceki Sevr Anlaşmasını otomatik olarak geçerli hale getirecektir. Lozan Sevr'i ortadan kaldırmıştı. Lozan'ın geçersiz olması halinde Sevr'e göre Yunanistan'a verilen İzmir ve Batı Anadolu'daki haklarımız yeniden yürürlüğe girecektir. Bu nedenle Türkiye'de... Montrö ve Lozan Anlaşmalarının tartışmaya açılarak nihayetinde kaldırılmasını destekliyoruz". Hellasnews.com Mart 30, 2021

 

*

24 Şubat 2022 günü başlayan Rusya-Ukrayna savaşının öncesinde 6 Rus savaş gemisi ve bir Rus denizaltısının Türk boğazlarından geçerek Karadeniz'e açıldığını gördük. Son olarak Rus Donanması'nın Karadeniz filosuna ait Epron adlı savaş gemisi Marmara Denizi'nden İstanbul Boğazı'na giriş yaptı. Sahil güvenlik botlarının eşlik ettiği Rus savaş gemisi, bir saaati aşan seyir sonrasında Karadeniz'e açıldı. Rusya-Ukrayna krizi nedeniyle Türk Boğazlarında artan Rus savaş gemilerinin trafiği Montrö Boğazlar Sözleşmesini gündeme getirdi.

 

*

Size bu gün, 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi hakkında özet bilgi vereceğim.

Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı bir bütün olarak Türk Boğazları olarak anılır. Türk Boğazları, 1916 Sykes-Picot gizli Anlaşmasında "Uluslararası statü" öngörülmüş, Sevr Anlaşmasında da bu statü korunmuş, Lozan Antlaşması ile kurulan Boğazlar Komisyonu yönetimine bırakılmıştır.

 

Boğazlar rejimine dair sözleşme;

 

Lozan Antlaşması'nın eki olarak, 23 Temmuz 1923'de kabul edilen 'Boğazlar Rejimine İlişkin Sözleşme'nin 10-18. maddeleri gereğince, Cemiyet-i Akvam'a bağlı, özel bayrağı ve bütçesi olan Boğazlar Komisyonu kurulmuş ve 1923-1936 döneminde Türk Boğazları'nın yönetimi ve kontrolü bu Komisyon'a verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Boğazlar Komisyonu'nda Başkan olarak bir temsilci bulundurmuş ancak Türk Boğazları üzerinde Türk hakimiyeti kurulamamıştır. Boğazlarda Türk hakimiyeti kurulamadığı için Boğazların savunulması Cemiyet-i Akvam'a bırakılmıştı. Sözleşme hükümlerine göre, Boğazlar bölgesine Türk askeri yerleştirilemiyor, buralarda tahkimat yapılamıyor, savunma önlemleri alınamıyordu. Dolayısıyla hem Çanakkale hem de İstanbul Boğazı silahsız, askersiz, kısacası savunmasız bırakılıyordu. Boğazlar ve Marmara Bölgesi bütünüyle askerden arındırılmıştı. Boğazlar'dan savaş gemilerinin ve Marmara Denizi de dahil, Boğazlar'ın üzerinden uçakların geçişini Türkiye denetleyemiyordu. Bu yetki, kendisine özgü bayrağı da bulunan Boğazlar Komisyonu'na aitti.

Atatürk, Avrupa'da büyük savaşın yaklaşmakta olduğunu görüyordu, kendisini ziyaret eden General McArthur'a bu konudaki görüş ve değerlendirmelerini aktarmıştı. Yaklaşan bunalımda Boğazların içinde bulunduğu zafiyetini görerek bu durumun değiştirilmesini düşünüyordu. Bu amaçla Lozan Anlaşmasına taraf ülkeler nezdinde diplomatik girişimde bulunuldu. Uzun görüşme ve tartışmalardan sonra 9 Kasım 1936'da Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. 1936 Montrö sözleşmesiyle 1923 Boğazlar Sözleşmesi yürürlükten kaldırıldı. Boğazlar komisyonu lağvedildi. 10 Kasım'dan itibaren Türk ordusu Boğazlar bölgesine yerleşti, Boğazlar ve Trakya'nın güvenliğini üstlendi.

II. Dünya Savaşı döneminde Nazi orduları, Trakya sınırına dayandı, Hitler Alman kuvvetlerini Türkiye üzerinden Ortadoğu'ya sevk etmek istedi. İnönü'nün direnişi ile karşı karşıya kalınca Boğazları aşamadı.  Bunun temel nedenlerinden birisi de Montrö Sözleşmesi ile Trakya'nın Türk kuvvetlerince savunuluyor olmasıydı.

1935 tarihinde imzalanan sözleşme hakkında Atatürk yaptığı açıklamada, "Yeni mukavele Türk diplomasisinin parlak bir zaferidir." demişti. Montrö, dönemin gazetelerine şöyle yansımıştı: "Dün geceden itibaren Akdeniz kapımızı emniyet altına aldık. Boğazlar TSK tarafından korunmaya alındı. Montrö zaferini bütün Türkiye kutladı. İstanbul'da şehitlik ziyaret edildi. Beyazıt, Taksim meydanlarında miting ve fener alayları yapıldı. Dün kahraman ordu Çanakkale'ye girdi. Aynı gün Hamidiye kruvazöründen çıkan birlikler Bozcaada ile İmroz'u işgal ettiler."

1936'da kabul edilen Montrö Boğazlar Sözleşmesi (1936) ile Boğazlar üzerinde Türk hakimiyeti tesis edilmiş, Boğazların yönetim yetkisi Türk Devleti'ne verilmiş, Boğazlar, Türkiye'nin denetim ve kontrolüne  geçmiştir. Sözleşme, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, SSCB, Yugoslavya ve Türkiye tarafından imzalanmıştır.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları