Edebiyatımızın büyük şairlerinden Nazım Hikmet Ran, "Memetçik Memet" şiirinin dizelerinde şöyle sesleniyordu;
Gece gündüz cephelere sevkiyat gider.
Nerede başlayıp nerede biter?
Ocağında çam ağacı yakan tirenler
Hat boyu yanmış odun kokusu.
Askeride hat boyunun tapısı.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Dört cephe içinde koptu kıyamet.
Vagonların kırk kişilik ise yapısı
Seksen Memet, yüz Memet yüklü hepisi.
Kilitlenmiş vagonların kapısı.
Tirenler gidiyor Memetçik dolusu.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Dün, bugün cephede hep sıvası dökülmüş "Vatan Sağolsun" diyenlerin evlatları "Memetçikleri" emaneti teslim ederken sahibine, geride dökülen gözyaşlarını ve ağıtları boğazımız düğümlenerek izliyoruz.
Ülkenin gidişatındaki durumları hiçbir şey yokmuş gibi izleyenlerin, oluşan sarsıntıları hissetmemesinin sebebi "Su yatağı" keyfiyatından öte bir şey değildir.
Siyasetin, milleti avutabilmesi için elinde tek kalan silah "Spor ve futboldur". Euro 2020 başlamadan bu silaha sadece siyaset değil aynı zamanda elindeki üç kuruşluk malı, binlerce liraya çakma derdindeki markalarda katıldı ve reklamlarında oynatmadıkları milli takım oyuncusu kalmadı.
Amerikan ağzıyla yapıştırılmış yaftalı "Bizim Çocuklar" bir anda izleyenleri gaza getirmek adına oldu sana "Memetçik"
Hangi Memetçik?
Sıvası dökülmüş evin dış duvarında ay yıldızlı bayrak asılı, ailenin geleceği umudu olan ve geride boynu bükük, gariban bir aile bırakan Memetçik mi yoksa 2022 Dünya Kupası Eleme Grubu'nda Hollanda ve Norveç'i yendiği için Türkiye Futbol Federasyonu tarafından maç başı 100'er bin Euro (960 bin TL) primi (iki maç üzerinden varın matematiğini siz yapın) cebine indiren "Bizim Çocuklar'mı"…
Şimdi bunları yazıp, ortalığı neden bulantıya veriyorsun ki? Diyenler olacaktır ama kimse kusura bakmasın, o sıvası dökülmüş evde yaşayıp "Vatan Sağolsun" diyenlerin hakkı var üzerimizde.
Bu vatan toprağını korumak için emanet canını teslim eden, delikanlının en hası, en babayiğidinin hakkı var üzerimizde.
Eğer sizler için bir hak mevzu bahis değil ise, o ayrı…
Siz cebine milyon TL'leri indiren, attığınız bir golden sonra şov gösterisine çevirdiğiniz "Asker selamı" ile sadece kendinizi kandırırsınız.
Mesela siz Coca-cola kutusunu elinizin tersiyle itip, "su için!" diyebilecek yüreğe sahip misiniz, bize ondan haber verin. O yüreğe sahipseniz zaten hiçbir şekilde ihtiyacınız olmayan o cebine indirdiğiniz paraların büyük kısmını, gerçek "Memetçiklerin" ailelerine, aylardır tek kuruş kazanmadan, siftah yapmadan, yanındaki çalıştırdığı elemanına "paydos" diyen esnafa dağıtırsınız. Çünkü yaptığınız iş bir "Milli Görev" ve karşılığında para talep edilmez, alınmaz.
Bunu sadece siz değil o maaşları söz konusu olduğunda "Evet" diyebilmek için yarışan diğer zamanlarda ise sahte yağsız pehlivan ayağına yatıp, peşrev çekmeye çalışan sahtekâr milletvekilleride yapar.
Kusura bakmayın, sevgili okurlar bu yazı biraz spor dışı oldu ama kimse spor adına, futbol adına vatanın gerçek evladı "Memetçiklerin" adını böyle hoyratça kullanamaz.
