Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Mehmet Akif Ersoy üzerine

20 Aralık 1873 tarihinde İstanbul Fatih'te dünyaya gözlerini açtığında, Fatih Camisi medrese hocalarından Kosova doğumlu babası Mehmet Tahir Efendi, ebced hesabıyla doğum tarihine karşılık gelen "Ragif" adını verdiği Ersoy, arkadaşlarının ve annesinin daha kolay telaffuz edildiği kendisine "Akif" diye seslenmesiyle bu adı benimsemiştir.

Vatanın kurtuluşunun ardından yazdığı "İstiklal" marşı ile o artık "Vatan Şairidir"

Şiirlerini 7 kitaptan oluşan "Safahat" adlı eserde topladı "İstiklal Marşı"'nı Türk milletine armağan ettiği için Safahat adlı eserinde yer vermedi.

Bugünün gençliğinin özellikle Cuma akşamları okul kapanışındaki İstiklal Marşı'nı okumadan kaçışlarına şahit olmuşsunuzdur ya da İstiklal Marşı okunurken, durup hazır ol vaziyetinde dinlemekten kaçındıkları gibi…

1980 ihtilalinin ardından bu ülke topraklarında bilinçli bir şekilde, bu ülkenin iktidarını ele geçiren muhafazakâr sağ partiler tarafından öyle bir toplum oluşturuldu ki! Neden bugün din ve vatan olgusundan uzaktayız sorusunun net cevabıdır.

*

"Bizim Çocuklar" maalesef birilerinin kuklası olarak, bugünün toplumunun temellerini attılar.

Sokakta bir araştırma yapıldığında kaç genç Mehmet Akif Ersoy'u tam anlamıyla tanıyacaktır?

Mehmet Akif Ersoy'u tanımak vatan, millet, bayrak ve din gibi toplumun temel taşlarını idrak etmek, tanımak demektir.

Mehmet Akif Ersoy şiirlerini okumak, toplumu, ahlâkı tanımak demektir.

Mehmet Akif Ersoy şiirinin en güzel örneği nev-i şahsıma göre "Küfe" şiiridir.

Küfe şiirinin satırlarında dönemin İstanbul'unu adeta resmeder şairimiz.

Sadece İstanbul'u değil o İstanbul'daki yaşanan yoksulluğuda beraberinde aktarır;

Beş-on gün oldu ki, mu'tada inkıyâd ile ben

Sabahleyin çıkıvermiştim evden erkenden.

Bizim mahalle de İstanbul'un kenârı demek:

Sokaklarında gezilmez ki yüzme bilmeyerek!

Adım başında derin bir buhayre dalgalanır,

Sular karardı mı, artık gelen gelir dayanır!

Bir elde olmalı kandil, bir elde iskandil ,

Selâmetin yolu insan için bu, başka değil!

Elimde bir koca değnek, onunla yoklayarak,

Önüm adaysa basıp, yok, denizse atlayarak,

Ayakta durmaya elbirliğiyle gayret eden,

Lisân-ı hâl ile amma rükûa niyyet eden

O sâlhurde , harab evlerin saçaklarına,

Sığınmış öyle giderken, hemen ayaklarına

Delîlimin koca bir şey takıldı…

Baktım ki: Genişçe bir küfe yatmakta, hem epey eski.

Bu bir hamal küfesiymiş… Aceb kimin? Derken;

On üç yaşında kadar bir çocuk gelip öteden,

Gerildi, tekmeyi indirdi öyle bir küfeye:

Tekermeker küfe bîtâb düştü tâ öteye.

- Benim babam senin altında öldü, sen hâlâ

Kurumla yat sokağın ortasında böyle daha!

O anda karşıki evden bir orta yaşlı kadın

Göründü:

- Oh benim oğlum, gel etme kırma sakın!

Ne istedin küfeden, yavrum? Ağzı yok dili yok,

Baban sekiz sene kullandı… Hem de derdi ki: "Çok

Uğurlu bir küfedir, kalmadım hemen yüksüz…"

Baban gidince demek kaldı âdetâ öksüz!

Onunla besleyeceksin ananla kardeşini.

Bebek misin daha öğrenmedin mi sen işini?"

Dedim ki ben de:

- Ayol dinle annenin sözünü!

Fakat çocuk bana haykırdı ekşitip yüzünü:

- Sakallı, yok mu işin? Git cehennem ol şuradan!

Ne dırlanıp duruyorsun sabahleyin oradan?

Benim içim yanıyor: Dağ kadar babam gitti…

- Baban yerinde adamdan ne istedin şimdi?

Adamcağız sana, bak hâl dilince söylerken…

- Bırak hanım, o çocuktur, kusûra bakmam ben…

Adın nedir senin oğlum?

- Hasan.

- Hasan, dinle.

Zararlı sen çıkacaksın bütün bu hiddetle.

Benim de yandı içim anlayınca derdinizi…

Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi.

O, bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni

Nasıl büyüttü? Bugün, sen de kendi kardeşini,

Yetim bırakmayarak besleyip büyütmelisin.

- Küfeyle öyle mi?

- Hay hay! Neden bu söz lâkin?

Kuzum, ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak?

Ayıp: Dilencilik, işlerken el, yürürken ayak.

- Ne doğru söyledi! Öp oğlum amcanın elini…

- Unuttun öyle mi? Bayramda komşunun gelini:

"Hasan, dayım yatı mekteplerinde zâbittir;

Senin de zihnin açık… Söylemiş olaydık bir…

Koyardı mektebe… Dur söyleyim" demişti hani?

Okutma sen de hamal yap bu yaşta şimdi beni!

Söz anladım ki uzun, hem de pek uzun sürecek;

Benimse vardı o gün pek çok işlerim görecek

Bıraktım onları, saptım yokuşlu bir yoldan.

Ne oldu şimdi aceb, kim bilir, zavallı Hasan?

Bizim çocuk yaramaz, evde dinlenip durmaz;

Geçende Fâtih'e çıktık ikindi üstü biraz.

Kömürcüler kapısından girince biz, develer

Kızın merakını celbetti , dâimâ da eder:

O yamrı yumru beden, upuzun boyun, o bacak,

O arkasındaki püskül ki kuyruğu olacak!

Hakîkaten görecek şey değil mi ya? Derken,

Dönünce arkama, baktım: Beş on adım geriden,

Belinde enlice bir şal, başında âbânî ,

Bir orta boylu, güler yüzlü pîr-i nûrânî ;

Yanında koskocaman bir küfeyle bir çocucak,

Yavaş yavaş geliyorlar. Fakat tesâdüfe bak:

Çocuk, benim o sabah gördüğüm zavallı yetîm…

Şu var ki, yavrucağın hâli eskisinden elîm :

Cılız bacaklarının dizden altı çırçıplak…

Bir ince mintanın altında titriyor, donacak!

Ayakta kundura yok, başta var mı fes? Ne gezer!

Düğümlü, alnının üstünde sâde bir çember.

Nefes değil, o soluklar, kesik kesik feryâd;

Nazar değil o bakışlar, dümû'-i istimdâd .

Bu bir ayaklı sefâlet ki yalnayak, baş açık;

On üç yaşında buruşmuş cebîn-i sâfı, yazık!

O anda mekteb-i rüşdiyyeden taburla çıkan

Bir elliden mütecâviz çocuk ki, muntazaman

Geçerken eylediler ihtiyârı vakfe-güzin …

Hasan'la karşılaşırken bu sahne oldu hazîn:

Evet, bu yavruların hepsi, pür-sürûd-i şebâb,

Eder dururdu birer âşiyân-ı nûra şitâb .

Birazdan oynayacak hepsi bunların, ne iyi,

Fakat Hasan, babasından kalan o pis küfeyi,

-Ki ezmek istedi görmekle reh-güzârında -

İlel'ebed çekecek dûş-i ıztırârında !

O, yük değil, kaderin bir cezâsı ma'sûma…

Yazık, günâhı nedir, bilmeyen şu mahkûma!

*

Bugünün İstanbul'unda birbirimize karşı saygısızca yaşamları sergilerken, Hasan adını, Hamal Küfesini ve o eski Fatih'i hatırlamanız dileğiyle…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları